GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:54
Tarih:29.01.2014

MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Çanakkale) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 30'uncu maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Torba kanun olarak komisyondan geçen bu tasarıyla birbirleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan konuları düzenleyen pek çok hüküm tek bir tasarı içerisinde oylanmak zorunda bırakılmakta ve buna ilave bir de temel kanun olarak görüşülmesi Meclise dayatılmaktadır.

AKP, her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyduğu torba yasalarla Meclisi normal seyrinden uzaklaştırarak hukuk devletini ve demokrasiyi tahrip etmektedir. İyi niyetle ve gerçekten aile, yaşlı, engelli ve bakıma muhtaç insanların yaşamını düzenleyecek sosyal politikaları yaşama geçirmek niyetinde olanlara sormak gerekir: Neden engelli ve bakıma muhtaç vatandaşlarımızı ilgilendiren düzenlemelerin içerisine İhale Kanunu'yla, İnternet kullanımıyla Anadolu Ajansıyla ilgili düzenlemeleri ilave ediyorsunuz? Nedir aceleniz, nedir telaşınız? Bu telaş, korkunun ve çaresizliğin telaşı mıdır?

Yargı, emniyet ve ordu mensupları, yarattığınız yeni Türkiye'de görevlerini özgür bir şekilde yapamaz hâle gelmiştir. Görevlerini özgür bir şekilde yapmaya çalışanlar ise bizzat Sayın Bakanın ve Müsteşarının baskı ve tehditlerine maruz kalmaktadır.

Ayakkabı kutularında saklanan paralar, evlerdeki kasalar ve para sayma makineleriyle yeni bir ekol yarattınız. Banka genel müdürünüz milyon dolarları eve getirmiş, sanki bankanın bir kasası da genel müdürün evi olmuş.

Gezi Parkı sonrası ödül verdiğiniz emniyet teşkilatını, Ergenekon ve Balyoz davaları sonrası "Tarih yazıyor." dediğiniz yargı mensuplarını başdüşmanınız ilan ettiniz, paralel devlet yaptınız. Sonra da yürütmenin başı olarak, on bir yıllık Başbakan olarak "Yargıda ve emniyette çete türemiş." dediniz. Çete ve paralel devlet oluşurken siz neredeydiniz? Bu ülkenin Başbakanı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı neredelerdi, ne yapıyorlardı? İddianız doğrultusunda varsa bir çete, çetenin oluşumuna imkân veren, kurum ve kuruluşlara yayılmasını sağlayan yine sizsiniz. Yani, Başbakan olarak görevi ihmal eden, devlet içinde paralel devlet oluşmasına izin veren de sizsiniz, sorumlusu da sizsiniz. "Çete var." diyorsunuz, "Paralel devlet var, dış komplolar var." diyorsunuz ama asla "Yolsuzluk yok." diyemiyorsunuz. On sekiz günlük Adalet Bakanınız hakkında adaleti engellemekten fezleke düzenleniyor. Adalet Bakanı, ne kendi fezlekesini ne de diğer bakanlar hakkında fezlekeleri Meclise göndermeye cesaret edemiyor. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını başlatan yargı mensuplarını görevden alıyorsunuz. Neden korkuyorsunuz? Nedir bu telaş, nedir bu güvensizlik? İçişleri Bakanınızın göreve geldiği gün "Bırakın herkes işlerini yapsın." ifadesine rağmen, Sayın Bakanın bizzat kendisi yüzlerce emniyet görevlisini görevlerinden aldı, yerlerini değiştirdi. Yani, emniyet mensuplarının işlerini yapmasını bizzat Sayın Bakan engelliyor. Neden, hangi gerekçelerle bunları yaptınız? Görevden alınanların, yerleri değiştirilenlerin suçu nedir, nedir bu insanların suçları? Paralel devlet mi, çete mi, komplo mu, yoksa dış mihraklar mı; kime hizmet ediyorlar, nedir suçları, açıklamak ve gereğini yapmak zorundasınız.

Sayın Başbakan siyasi mitinglerde ve toplantılarda halka "Paralel devlet, çete var." diye haykıracağına çete liderini ve mensuplarını tespit edip yargıya teslim etmek zorundadır. Artık mağdur olma şansınız yok, sadece mağdur yaratacak durumdasınız.

Görevden aldığınız ve yerlerini değiştirdiğiniz emniyet ve yargı mensupları hakkında "çete ve paralel devlet üyesi" iddiasıyla soruşturma başlattığınız bir tek kimse var mıdır? Bunu açıklamak zorundadır Sayın Başbakan. Aksi takdirde 17 Aralık sonrası tüm iddiaları havada kalacak, en hafif deyimiyle halkı kandırmış olacaktır.

Sayın milletvekilleri, atı alan Üsküdar'ı geçer de ahı alan sıratı geçer mi? Bu milletin ahını aldınız, almaya da devam ediyorsunuz.

Yüce Meclise saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)