GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:55
Tarih:30.01.2014

SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Aslında bizim gündemimizde ne Kamu İhale Kanunu ne bu bankalar arası krediler, paralar, pullar, milyon dolarlar falan... Bunlar bizi çok ilgilendirmiyor çünkü hayatımıza da yansımıyor. Ben daha farklı bir konuya değineceğim, ben özellikle cezaevlerinde çok uzun süredir yaşanan bir trajediyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün tutuklu ve hükümlü aileleri Türkiye Büyük Millet Meclisine başvuruda bulundular, cezaevlerindeki insanlara karşı, tutuklu ve hükümlülere karşı uygulanan zalimane politikaları bire bir bizimle paylaştılar. Bu konuda bizim partimizin ve Cumhuriyet Halk Partisinin bu cezaevleriyle ilgili araştırmaları kamuoyuna yansıyor, Parlamentoya yansıyor ama ne hikmetse bugüne kadar bununla ilgili bir yasal düzenleme olmadı.

Bakın, keyfî sürgünler var. Siz insanları alıyorsunuz, tutukluyorsunuz, Muş'ta tutukluyorsunuz, yirmi iki yıl cezaevinde kalıyor; Muş'tan alıyorsunuz, Tekirdağ'a, Edirne'ye, oradan Trabzon'a, Rize'ye gönderiyorsunuz; Şırnak'tan alıyorsunuz, İzmir'e gönderiyorsunuz ve bu insanların aileleri yirmi yıldır cezaevi kapılarında mekik dokuyorlar. Ya, böyle bir hukuk devleti olur mu? Siz eğer orada almışsanız, tutuklamışsanız, bunlara ikinci bir sürgün hayatı yaşatma, ailelerine zulmetme hakkını nasıl kendinizde bulabilirsiniz?

Keyfî disiplin yani oradaki yöneticiler keyfî bir uygulama içerisinde yani orada tutuklu bulunan insanlara, düşünsel anlamda, farklı düşünüyorsa keyfî bir disiplin uygulanıyor. Tutsaklar çırılçıplak edilip onurlarıyla oynanıyor ve "arama" adı altında çıplak bir şekilde, ya, çıplak bir şekilde siz onların organlarının arasında ne arıyorsunuz Allah aşkına? Bir hukuk devletinden nasıl bahsedebilirsiniz? Bu keyfî uygulama... 12 Eylül döneminde bu uygulamalar yapılıyordu, yıl 2014 hâlâ aynı uygulamalar içerisindeyiz ve cezaevinde kangren olan bir sorun daha var; hasta tutuklu ve hükümlüler. Bu hasta, tutuklu ve hükümlülerin büyük bir çoğunluğu, sevgili arkadaşlar, kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar, arkadaşları tarafından ihtiyaçları karşılanıyor. Yani Fatih Hilmioğlu da bunlardan biridir, çocuğunu kaybetmiş ve ağır bir ceza, ağır bir hastalıkla da karşı karşıya. Onun gibi yüzlerce insan cezaevinde ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak noktada, tedavi göremiyorlar.

Peki, siz bunlardan öç ve intikam mı alıyorsunuz? Hani hukuk devletiydiniz, hani sosyal bir devlettiniz, hani özgürlükler açısından Türkiye özgürlüklerin bahçesiydi? Şimdi size hatırlatıyorum, bunların hiçbiri ne hukukla ne vicdanla ne ahlakla bağdaşmaz. Cezaevindedir, tutsaktır, cezaevi idaresi "Sen şu televizyon kanalını izlemek zorundasın..." Yani askerî diktatörlük döneminde uygulama ne ise bugün aynı uygulama var ve televizyon kanalları, üç mü, iki mi neyse, cezaevi tarafından, oradaki yöneticiler tarafından, o mahkûmlara "Bunları izlemek zorundasınız..."

Şimdi, sevgili arkadaşlarım, tek başına ihtiyaçlarını karşılayamayan bu hastalar, bu tutsaklar yani oradaki yakın arkadaşlarının yardımı olmasa hiçbir ihtiyacını karşılayamayan bu insanlara biz Parlamento olarak gerçekten sadece birer rapor sunarak... Evet, Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki çabalarını biliyoruz, bizim de çabalarımız sadece bugünü kotarma adına olmamalıdır. Siz, biz, hepimiz... Bu ülkede hiçbirimizin bir güvencesi yok. Biz de yarın tutuklanabiliriz, çocuklarımız da, hepimiz de yani hukuk hepimiz için geçerlidir. Yani, dünün Genelkurmay Başkanı bugün içeride. Terörle Mücadele Yasası geldiğinde "Yetmez, çok olsun." diyordu ama o terörle mücadeleden bugün mahkûm. Onun için, hiç kimse ne kendi makamına ne mevkisine, hiçbir şeye güvenmeyeceksiniz. Güvenebileceğimiz bir hukuk sistemi olmalıdır, bağımsız bir yargı sistemi olmalıdır. Bu bağımsız yargı sistemi bu ülkeyi özgürleştirebilir. Yani, bu hasta tutuklu ve hükümlülerin ne olur sesine hep birlikte kulak verelim.

Teşekkür ediyorum.