GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:05.02.2014

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz, bu Mecliste özgürlükleri artıralım, demokrasimizi tam olarak yerleştirelim, Avrupa Birliği kriterlerini yerli yerinde yerine getirelim, tesis edelim derken maalesef her geçen gün biraz daha geriye gidiyoruz. İşte, en son, bu İnternet ve iletişimle ilgili alelacele bir torbanın içerisine konularak getirilen yasada da maalesef aynı durumlarla karşı karşıyayız.

Tabii, değerli arkadaşlar, bu öyle bir noktaya geldi ki, mimaride, inşaatta ve diğer birçok mevzuda "eklektik" tabiri var, eklektik. Yani, önce geliyorsunuz, planı projesi olmadan bir şey yapıyorsunuz işte mecburiyetlerden dolayı, onun üzerine bir oda daha, bir banyo daha, bir merdiven daha, bir kat daha derken bir müddet sonra bir ucube meydana geliyor. İşte, Türkiye'nin bu demokrasi serencamı da bu hâle geldi. Doğru düzgün, bütün toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak bir yeni anayasa ve bu yeni anayasayla bağlı uyum yasaları, kanunlar düzenleneceğine, böyle her lazım olduğunda, her gerektiğinde bir şeyler yapılmaya kalkıldığı zaman bir ucube ortaya çıkıyor, tıpkı bu Meclis kampüsünün içinde parlamenterler için hazırlanmakta olan, yeni hizmet binası denilen ucube bina gibi.

Değerli arkadaşlar, buradan bir yere varamayız. Birincisi iktidara şunu soruyoruz: Siz, bu yasayı neden şu an alelacele bu torbanın içine koyup da getirme ihtiyacını hissettiniz, neden, niçin? Birinci soru bu. Tam bu yolsuzluklar, kasetler, görüntüler ortaya sürülmüşken neyi gizleme telaşı içerisindesiniz? Lütfen bunun cevabını verin önce. Basında haberler çıkıyor, deniliyor ki: "İşte, efendim, bir gazetenin alımı için 630 milyon dolar belli müteahhitlere salma salınmış." E, hadi bunu yasaklayalım. Bizim Kürt bir müteahhit diyor ki: "Kardeşim, tamam, bana salma salmışsınız da beni İstanbul ihalesine ortak etmemişsiniz, beni ortak edin ben de bu kadar vereyim." Neyse ki Kürt bu kadar akıllanmış. E, onu da yasaklıyorsunuz. Bir başka haber çıkıyor: "Başbakanın oğlunun kurduğu bir vakfa 99 milyon 999 bin 990 -onu da anlayabilmiş değilim, niye böyle 9, 9, 9 gidiyor- dolar yatırılmış." Yuvarlak hesap 100 milyon dolar. "Kim yatırmış, niye yatırmış, hangi saikle yatırmış?" bunu açıklayın diyorsunuz. E, bunları da yasaklayalım. Peki, arkadaşlar buradan nereye varacağız?

İşte, biraz önce bir sayın konuşmacı da söyledi; Malezya'nın, Çin'in, İran'ın geldiği noktaya gelirsek buradan bir şey çıkmaz değerli arkadaşlar, buradan hiçbir şey çıkmaz. Tabii ki doğru düzgün yasalar olacak, tabii ki dünyanın belli uygulamaları var bu iletişimle de ilgili, İnternet'le de ilgili, bu medya kuruluşlarıyla ilgili ama siz bütün bir medyayı -bir zamanlar Cemal Abdül Nasır döneminde Mısır'da yarı resmî El Ahram gazetesi vardı- bütün bir İnternet'i, bütün gazeteleri yarı resmî El Ahram seviyesine getirirseniz, onun da başına -Hasaneyn Heykel vardı, meşhur, o zaman Mısır'ın yazarlarından- bir kamyon da Hasaneyn Heykel getirip de bunların başına koyarsanız, vallahi arkadaşlar, buradan size de bir hayır çıkmaz, hiçbir şey çıkmaz. Onun için, uzun uzadıya, şu doğrudur, bu yanlıştır, bu böyledir, şu böyledir demiyoruz, yapmayın bunu diyoruz.

Ve size bir hadise anlatayım: Meşhur, işte, kadının birisi, çocuğu geceleyin altına küçük abdestini yapıyor, idrarını tutamıyor, bir muskacıya gidiyor, bir muska yaptırıyor bu işe bir çare bulmak için. Ondan sonra dönüyor, ertesi gün feryat figan, tekrar muskacıya gidiyor. Diyor ki: "Ne oldu hanım?" "Aman, bahtına düştüm hocam, bu eski muskayı iptal et, başka bir şey istemiyorum." diyor. "Ne oldu?" Diyor ki: "Sen bu muskayı yazdıktan sonra çocuk büyük abdestini de yapmaya başladı." Yani, bu işleri en azından eskiye döndürün de hele bakalım ne zaman doğru düzgün bir anayasa yapacağız. Onun için, yol yol değil; ne zaman dönerseniz sizin için de kâr, bizim için de kâr.

Evet, saygılar sunarım. (BDP sıralarından alkışlar)