| Konu: | BDP GRUBUNUN, DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ ALTAN TAN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, DİYARBAKIR BAŞTA OLMAK ÜZERE BÖLGENİN TAMAMINDA UZUN SÜREDEN BU YANA YAŞANAN ELEKTRİK KESİNTİLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 30/1/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 6 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 06.02.2014 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, elektrik kesintilerine alışık olduğumuz için biz de ses çıkararak kendi sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. O yüzden, karanlıkta bağırdığımız için biraz da ondan kaynaklıdır. O ses o nedenle görünüyor.
BAŞKAN - Yok, ben o fasıldan bakmadım da yaş grubuyla alakalı, gençler böyle ses çıkaramıyor.
Buyurun.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Evet, grubumuza iltifat olarak kabul ediyoruz. Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis açıldığı günden bu yana bu sorunu defaatle Meclis gündemine taşımaya çalışıyoruz, ilgili Bakanla sürekli istişare ederek, konuşarak bölge genelindeki hemen hemen tüm illerde elektrik kesintilerine çözüm bulunması konusunda girişimlerde bulunuyoruz ama maalesef bugüne kadar hep duvara konuşuyoruz. Bu kış koşullarında Diyarbakır'dan Hakkâri'ye, bütün serhat illeri de dâhil olmak üzere, hemen hemen her gün ortalama altı saat, yedi saat elektrik kesintileriyle yüz yüzeyiz. Hele mensubu bulunduğum, milletvekili bulunduğum ile ise mesela son on gün içerisinde bir haftadan fazla süreyle hiçbir şekilde enerji verilememiştir, elektrikleri tümden kesik.
Devlet, oradaki vatandaşların bu sorunlarının çözümüne ilişkin ne sorunları dinlemeye tahammül ediyor ne de sorunların giderilmesi için bir çaba içerisinde olabiliyor. Sayın Enerji Bakanı, maalesef, Kürtlerin yaşadığı bölgede, Kürtlerin yaşadığı coğrafyada elektrik şalterini Kürt halkına karşı şantaj aracı olarak kullanıyor. Elektriklerin kasten kesildiğine dair kaygılarımız var ve bu konuda bize gelmiş bilgiler de var. Enerji Bakanı her defasında çıkıp şuralarda şunu söylüyor, bu kürsüde şunu söylüyor: "Efendim, kayıp kaçak oranı çok yüksek. Biz, tahsilat yapamadığımız için maalesef oradaki hat donanımında yenileşme yapamıyoruz." Böyle bir mazeretin arkasına sığınıyor. Evet, Hakkâri'de kayıp kaçak oranı devletin resmî verileriyle yüzde 75 oranındadır.
Ama, bir rakam daha ifade edeceğim -Hakkâri halkı mı bu kayıp enerjiyi kullanıyor- vereceğim rakamlar resmîdir, resmî verilere yakın veriler ifade edeceğim. Hakkâri bölgesindeki kayıp kaçağın yüzde 30'undan fazlası devletin resmî kurumlarına aittir. Devlet, orada, trafolardan direkt hat çekerek kayıt dışı elektrik kullanıyor. Bölgede bulunan bütün karakolların çevre aydınlatmaları -bakın bir tek istisna yok- kayıt dışıdır. Devlet kendi malının hırsızlığını yapıyor. Bakın, çok açık ifade ediyorum: Devlet kendi enerjisini çalıyor ve bunu çalarken de oradaki masum vatandaşa mal ediyor. Son on gün içerisinde, Hakkâri bölgesinde ihtarname çekilmiş okul, karakol, tabur, alay diz boyu ve tespitlidir, kayıt dışı elektrik kullandıkları tespitlidir ve toplam kayıp kaçak içerisindeki oran yüzde 30'un üzerinde bir rakama tekabül ediyor. Sayın Bakan çıkıp burada cevap vermelidir ve bölge halkından bu konuda özür dilemelidir.
Enerjinin, Türkiye'deki toplam enerjinin yüzde 35'ini ürettiğiniz bölgenin insanını enerjiden mahrum bırakıyorsunuz. Niye bunu yapıyorsunuz, anlamak istiyoruz.
Üç gün önce köyleri dolaştık, elektrikleri kesik olan köyleri dolaştık; bir hafta boyunca enerji verilmemiş. Ve en son, hatlardaki, enerji nakil hatlarındaki iyileştirme, gözden geçirme, onarma 1985 yılında yapılmış. Sistem bir bütün olarak bir kar yağışıyla çöktü ve şu anda kentlerin büyük çoğunluğu enerji alamayacak durumdadır. Bakın, isim olarak veriyorum; Bingöl Karlıova Taşlıçay köyü. 170 civarında silikozis hastası var burada ve bir elektrik kesintisiyle bunların tamamının hayati riski vardır, yaşamları tehlike altındadır. Ve bu köyde dahi elektrik kesintisi oluyor. Diyarbakır öyle, Mardin öyle, Batman öyle, Şırnak öyle; serhat illerinin tamamı böyle.
Bu devlet kendi vatandaşına eziyet etmek için mi vardır, kendi vatandaşına karşı elektrik şalterini şantaj aracı olarak kullanmak için mi vardır? Bakın, bunlar artık itham olmaktan çıktı, çıplak gerçekliği sizinle paylaşıyoruz. İnsanlar mum ışığında aydınlanıyor artık. Bölgeden alınan enerjinin bir kısmını bölgeye verseniz sorun çözülmüş olacak.
Her defasında Sayın Bakana söylüyoruz: Yatırım olarak ne yapıyorsunuz bu bölgeye? Bir buçuk ay önce de bu kürsüde ifade ettim; örneğin, Hakkâri'de, Hakkâri'yle ilgili olarak yapılmış, taahhüt edilmiş yatırım kalemlerinin hiçbiri ilana dahi çıkarılmamış. Aslında, biz bu seneyi artık konuşmaktan vazgeçtik, önümüzdeki seneyi kurtarmaya çalışıyoruz. Geçen sene de bu seneye ilişkin olarak uyarılarımızı yaptık ama maalesef, atılmış bir adım yok.
Elektrik dağıtım şirketleriyle ilgili yapılmış özelleştirmelerin hemen hemen tamamı şaibelidir. Bu konuya ilişkin sorduğumuz hiçbir soruya cevap alamıyoruz. Bizden neyi gizliyorlar, ne yapmaya çalışıyorlar, anlamak istiyoruz.
Tekrar ifade ediyorum: Halkına yalan söyleyen bir bakan bakanlık yapamaz. Enerji Bakanı, yatırımlar açısından, taahhütleri açısından halk karşısında artık yalancı pozisyonundadır. Verilen sözün yerine getirilmemesi "yalan" ifadesi dışında, başka bir şekilde tarif edilemez.
İhmallerden söz ediyoruz, sıkıntılardan söz ediyoruz ama maalesef, hiç umurunuzda olmuyor. 1970'teki resim neyse bugün de aynı resmi yaşıyoruz, bugün de aynı tabloyu görüyoruz. O nedenle, merhum Şemsi Belli'nin şiirini size anımsatırım tekrar: "Bebek yanir, bebek hasda, bebek ataş içinde..." dediği o şiirin fotoğrafı bu işte. Bu, 1970'te çekilmiş bir fotoğraf değil, Muharrem Taş'ın fotoğrafı 1970'te çekilmedi; bugün sizin gerçek tablonuz işte bu. Bu bebek devlet ihmali sonucu öldü ve babası bu bebeği, 3 yaşındaki bu çocuğu un torbasında taşımak durumunda kalmıştır. Vicdanınız sızlamıyor mu? Bu ihmale bir yerde "Dur." demeyecek misiniz? Eğer bu resim karşısında da hâlâ sessizseniz, sessizliğinizi koruyorsanız size söylenecek bir şey kalmıyor. Bu ihmallere artık "Dur." demek gerekir, "Dur." demeniz lazım.
Gündeme getirdiğimiz Meclis araştırma önergesi, işte, bu resmin ortadan kaldırılmasına dönük bir araştırma önergesidir ve ihmal vardır. Bu ihmallerin, Hükûmetin, ilgili bakanın ihmallerinin araştırılması için sizden en azından bu araştırma önergesine müspet oy bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)