GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:58
Tarih:06.02.2014

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 112'nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

İlgili madde ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk gelişimcisi, sosyolog ve öğretmen kadrolarının ihdası istenmektedir. Buna bir itirazımız yoktur. Zaten Bakanlığın bütün kurumlarında çok sık şekilde personel sıkıntısından kaynaklanan olumsuzluklar ve hizmet aksamaları basın kuruluşlarına da zaman zaman yansıyor. Binlerce sosyolog, psikolog, hatta sosyal çalışmacı, çocuk gelişimcisi ve öğretmen işsiz gezerken atanacak olan 2.162 kişi ne Bakanlığın sorununu çözecektir ne de bu mesleklerden istihdam edilecek insanlarımızın sorununu çözecektir.

Ülkede en büyük sosyal yara olan işsizlikle de mücadele etmesi gereken kurum, mutlaka akılcı bir istihdam politikası geliştirerek bütün bakanlık kurumlarında, kuruluşlarında temizlik ve yemek işinden tutun da temel kadrolar olan sosyolog, psikolog ihtiyacına kadar bütün personel ihtiyacını acilen gidermelidir. Zira, hizmet aksamaları telafisi mümkün olmayan olaylara, yaralara sebep olmaktadır. En yakınımızda, seçim bölgem olan Afyon'da, geçtiğimiz günlerde, yurtta kalan ve yurt gözetimine verilen kız çocuklarını fuhuş ve madde bağımlılığına sürükleyenlerle ilgili bir operasyon gerçekleştirildi; bu, basına da yansıdı. Konuyla ilgili, İl Müdürümüzün açıklaması dehşet verici, ancak ilimizin Valisinin açıklaması ise her zamanki gibi sorumsuzluk örneği bir açıklama. İl Müdürümüz, yapılan fuhuş operasyonunun kurumda çalışanlarla alakasının olmadığını söylüyor ancak mağdurelerin ifadelerinde göze çarpan husus, temizlik ve yemek şirketinin taşeron personelinin kız çocuklarına taciz ve ahlaksız teklifleri ifadelerinde yer alıyor.

Sayın Müdür göreve geldiği bir yıl içinde 30 kişinin tutuklandığını belirtiyor; olaya adı karışan kız çocuklarının ise madde bağımlısı olduğunu, kolluk kuvvetleri vasıtasıyla koruma altına alınan kız çocukları olduğunu, yurttan kaçarak tekrar bu olayların mağdureleri olmaya devam ettiklerini söylüyor. Sayın Bakan, sizin İl Müdürünüz kolluk kuvvetlerinin getirdiği bu kızların kendilerine emanet olduğunu unutuyor galiba. Yurtta sürekli kalan çocuk da olsa kolluk kuvvetlerinin korumasında olan çocuklar da olsa onları korumak devletin birinci vazifesidir. Bağımlılıklarıyla ilgili gerekli tedaviyi yapmak, yaptırmak en önemli göreviniz, "Tekrar kaçıyorlar." demeniz ise bu kurumlarda kalan çocuklarımızın güvende olmadığını âdeta itiraf etmektir. Personel eksikse sorumlusu Bakanımız, göndersin, atama yapsın. Taşeron çalışanları bu işlere teşebbüs ediyorsa denetlemek, kontrol etmek yine sizin vazifeniz. Anladım, Müdür savunma yapıyor ancak gaflarıyla basında ilimizin adını manşetlerden düşürmeyen Valimizin yaptığı açıklama ise çok daha büyük bir skandal. Valimiz çıkıyor "Taciz olayı abartıldı; abartıldığı gibi 30-40 kişi yok, 3 kızımız istismar edilmiş." diyor, bu açıklaması da ertesi gün tabii ki manşetlerde. Sayın İl Müdürü, ilimizin Sayın Valisi, Sayın Bakan; değil 3, 1 kızımız dahi bu iğrençliklere maruz kalıyorsa ve sizler bu işin sorumluları olarak bu işi hafifletmeye, sulandırmaya, önemsizleştirmeye kalkıyorsanız bunun vebalini kimse ödeyemez.

Sayın milletvekilleri, bu kürsüden de defalarca söyledim, Afyon'da da defalarca dile getirdim, Afyon'da boşaltılan bazı kamu binaları var, buraların âdeta metruk hâle getirilip bağımlıların bu mekânları kullanmasını, bu mekânlarda fuhuş yapmasını sadece izleyen idareciler, bunların hesabını önce bu dünyada sonra da -inanıyorsak- öbür dünyada vereceklerdir. Ben ilimin adını, ülkemin adını bu tür nahoş olaylarla duyurmak, duymak istemiyorum. Lütfen, Afyon'da da ülkemizin genelinde de bu sorunu kökten çözün. Kadro ise kadro, personel ise personel, kaç kişi lazımsa alalım; yetki elinizde. Yeter ki bu kanayan sosyal yarayı gelin hep beraber tedavi edelim.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)