| Konu: | MHP GRUBUNUN, MHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL İLE MHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ KAYSERİ MİLLETVEKİLİ YUSUF HALAÇOĞLU TARAFINDAN ADALET VE KALKINMA PARTİSİ HÜKÛMETLERİ DÖNEMİNDE LİYAKAT, EHLİYET VE TARAFSIZLIK İLKELERİ GÖZETİLMEDEN YAPILAN BÜROKRAT ATAMALARI VE YER DEĞİŞTİRMELERDE MEYDANA GELEN USULSÜZLÜK VE HAKSIZLIKLARIN TESPİTİ, YENİ MEMUR ATAMALARINDA HUKUK VE HAKKANİYET DIŞINDA YAPILAN ALIMLARIN BELİRLENMESİ, KAMU BÜROKRASİSİNDE KAOSUN GİDERİLMESİ VE VAR OLAN SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ AMACIYLA 11/2/2014 TARİH VE 3345 SAYIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 11 ŞUBAT 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 11.02.2014 |
S.NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Estağfurullah.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kamuda yapılan haksız, hukuksuz atamaların araştırılması üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
AKP dönemi, kamu bürokrasisi için kayıp ve dejenerasyon yıllarıdır. Binlerce yıllık devlet geleneği olan ve Batı dünyasının kabile, soy, sülaleler hâlinde yaşadığı asırlarda çağının en güçlü cihan devletlerini kurma örneklerini sergileyen milletimiz kamu görevlisine her zaman saygıda kusur etmemiştir. Hele hele görevlerini ifa ederken devletin şefkat ve merhamet hisleriyle insanına hizmeti bir borç bilmiş, adalet ve hakkaniyet duygusuyla herkese eşit mesafede durmuş; günün, devranın adamı değil de devletin adamı olmuş memurunu hep baş tacı etmiştir. Ama değerli arkadaşlar, kurulduğunu günden beri AKP Hükûmetinin devletle problemi vardır, devletin adamlarıyla problemi vardır. Devleti tahrip etmenin yegâne yolunun kamu bürokrasisini tahrip etmekten geçtiğini Sayın Erdoğan bilmektedir. Devleti öcü, ceberut gösteren zihniyet devlet memurunu da hırpalamaya devam etmektedir. Devletimizin binlerce yıllık gelenekleri maalesef altüst olmuştur, çiviler yerinden çıkmıştır, sapla saman birbirine karıştırılmıştır. 17 Aralıktaki hırsızlık, yolsuzluk depreminden sonra artık gem iyice azıya alınmıştır. Çünkü artık Erdoğan ve tâifesi başlarının kaygısına düşmüştür. Bunu nereden anlıyoruz? Hukukun bile karşısına geçilmiş, hâkim, savcı bizzat Sayın Başbakan tarafından tehdit edilmiş, yargının başına çuval geçirilmiştir. Devletin kolluk güçleri, adalet güçleri zapturapt altına alınarak yolsuzluk dosyaları kapatılmaya çalışılmıştır. Kamu menfaatleri adına, adalet adına direnen kamu görevlileri ise zulüm süzgecinden geçirilmeye, kıyma makinelerinden geçirilmeye başlamıştır. AKP sözcüleri ve Erdoğan kitlelere verdikleri hak, hukuk ve dürüstlük sözlerini unutmuşlar ve bir gecede, binlerce insanı ilgilendiren sürgün kararnameleri çıkarmışlardır. Hukuk devletinin en önemli gereklerinden birisi, adalet dağıtan hâkim ve savcıların siyasetten bağımsız bir kurul tarafından atanması ve böylece hâkim, savcı kararlarının üzerine yansıyabilecek bir baskı oluşmasının engellenmesidir.
Hükûmet, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu emri altına almak istemiştir. 2010 yılında yaptığı değişikliği, vatandaşa anlattığı gerçeklerini inkâr etmede bir beis görmeyerek HSYK'yı kontrol altına almak istemiştir. Bir gecede savcıların ellerindeki dosyalar alınmış, kendine yakın gördüğü savcılar görevlendirilmiştir. Ne için yapılmıştır bu? Kendisini, oğlunu, bakanları, mahdumları, bacanakları ve yoldaş iş adamlarını bizzat ilgilendiren dosyaların hâkim, savcı önüne gelmesinden sonra bu adım atılmıştır. Bir gecede yüzlerce hâkim, savcının yeri değiştirilmiştir. Bu yer değiştirmelerle hâkim ve savcıların bundan sonraki meslek hayatları karalanmış, lekelenmiştir. Değerli arkadaşlar, içinizde ilgili arkadaşlarımız bilir. Hâkim, savcı için zamanından önceki yer değiştirmeler, birinci sınıfa ayrılmalarında yahut daha sonraki yükselmelerinde bir engel olarak karşılarına çıkarılabilmektedir.
Sayın Erdoğan, bu işte gerçekten masum olduğuna inanıyorsan nedir bu telaşın? Niye hâkim ve savcı ve ellerindeki dosyalarla uğraşıyorsun? Nedendir bu baskı, bu zulüm? Bu yaptığınız açıkça suçluluk psikolojisinin tezahürü değil midir? Yoksa aklanma bu şekilde olmaz. Çiğ et yemediysen karnının ağrımayacağını bilmelisin. Ama her gün çıkan dinlemeler ve tapeler, üzerinizdeki suçların ağırlığını artırmaktadır. Hâkim, savcı tayinleri; dosyaları alıp, efendim, delil karartmalar, hepsi nafiledir. Adaletten kaçış yok, mutlaka adalet önünde hesap vereceksiniz.
Kolluk güçleri üzerine baskı yapıyorsunuz. Onları hiçbir haklı gerekçe olmadan uzaklaştırıyor, bu karda kışta yollara döküyorsunuz; alınlarına çocuklarına bile izah edemeyecekleri karalar çalıyorsunuz. Hırsızı polis, polisi hırsız; suçluyu suçsuz, suçsuzu suçlu yaptınız. Polisin kabahati çalan çırpanın peşine düşmüş olması mı? Zaten görevi bu değil mi değerli arkadaşlar? Yani, çevremizdeki hırsızlar, haramzadelerin onuru, haysiyeti devletin gücünü temsil eden üniformaların onurundan, haysiyetinden daha mı kıymetlidir?
Son dönemlerde 750 kadar polis amiri ile 6 bine yakın polis memuru "atama" adı altında bu karda kışta âdeta hicrete tabi tutulmuştur. Yüklerini omuzlamışlar, çocuklarını okullarından alarak karda kıyamette, eşlerine bile olan biteni izah edemeden, gözyaşlarını içlerine akıtarak yola düşmüşlerdir. Bu gözyaşı, bu ah, bu vebal sizi ve Sayın Başbakan, en başta seni yakacaktır.
Ağlamalardan sorumlu Sayın Devlet Bakanı, Sayın Arınç, olur olmaz her şeye gözyaşı dökerken bu masumlara dökecek iki damla gözyaşın kalmadı mı?
Bu insanlara yapılan zulüm aslında insanımızın devlete olan inanç ve güvenini ortadan kaldırmıştır. Hırsızın, yolsuzun peşine düşerek yakalamak konusunda artık insanlar isteksizdir çünkü her birinin altından AKP Hükûmeti ve yakın çevreleri çıkmaktadır.
"Durmak yok, yola devam." derken yolunu bulan AKP'nin bakan ve yetkili sözcüleri artık "Yolun Sonu Görünüyor" türküsünü bir kez daha hatırlamalıdırlar. Bu hesap mutlaka sorulacaktır; bu dünyada da, ruzimahşerde de bu zulmün mutlaka karşılığı görülecektir.
AKP Hükûmeti hizmet hareketiyle olan kavgasını artık "ya herro ya merro" noktasına götürmüştür ki vicdan, insaf, vefa, adalet duygularıyla ilişiğini tamamen kestiğini cümle âleme göstermiştir.
Şimdi, dershanelerle ilgili yeni bir düzenleme Meclise sevk edilmiştir. Maksat, eğitim, eğitimin ıslahı ya da nesillerin istikbali falan değildir. Bir intikam ve öç yasasıdır gelen, birilerinin burnu sürtülecek ve diz çöktürülecektir. Binlerce müdür, öğretmen, öğrenci ve velinin ne olacağının hiçbir önemi yoktur AKP için. "Hizmet hareketinin inleri"nden kastettiği herhâlde bu olmalıdır. Buradan hesaplaşmak istemektedirler, buradan vurmak istemektedirler darbeyi. Bu yasayla birlikte, senelerini eğitim yöneticiliğine vermiş 100 bin okul müdürü boşa çıkmaktadır. Maksat, kendi adamlarını yerleştirmek; maksat, kendince oralardaki hizmet hareketine mensup müdürleri, öğretmenleri cezalandırmaktır. Sonra? Sonra AKP'nin militanı hâline gelmiş öğretmenlerle bu kadroları doldurup millî eğitimi tamamen teslim almaktır.
Soruyorum sizlere değerli milletvekilleri: Hangi dönemde parti devlet olmuştur, parti ve devlet aynı tüzel kişilikte birleşmiştir? Sürekli eleştirdiğiniz, değerli AKP milletvekilleri, tek parti döneminde. Vali, kaymakam, partinin il ve ilçe başkanlarıdır; memurlar, partinin hizmet ajanlarıdır. Bir de komünist, faşist diktatörlüklerde bu mevzubahistir. Mao'nun Çini'nde, Stalin'in Rusyası'nda, Mussolini'nin İtalyası'nda ve Führer Almanyası'nda görülebilmektedir bu hayal ettiğiniz sistem. Muhalif, farklı, çoğulcu görüşlere kesinlikle tahammülü yoktur Adalet ve Kalkınma Partisinin. Devleti parti devleti, milleti de otokrat devletin hizmetkârı hâline getirmek istemektedir. Beyler, aciz ve komik duruma düşüyor ve bu diktatörlüğe özenmenizle yıllar sonra bile milletin dilinden kurtulamayacağınızı hatırlatmak istiyorum. Lideri Führer'leştiriyorsunuz; yetmiyor, evliyalaştırıyor; yetmiyor, haşa, peygamber ve Tanrı konumuna getiriyorsunuz. Bunu milletin kabullenmeyeceğini göreceksiniz.
Herkes bilmektedir ki demokrasilerde suç işleyen bedelini öder, hata yapan gider; faturayı bürokrasiye, sağa sola kesmez, üstlenir. Kamu yönetimi üzerindeki haksız ve hukuksuz uygulamaları araştırmak ve bununla ilgili çözüm önerileri üretmek üzere vermiş olduğumuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) -...Meclis araştırma önergesine desteğinizi bekliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)