| Konu: | MHP GRUBUNUN, MHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL İLE MHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ KAYSERİ MİLLETVEKİLİ YUSUF HALAÇOĞLU TARAFINDAN ADALET VE KALKINMA PARTİSİ HÜKÛMETLERİ DÖNEMİNDE LİYAKAT, EHLİYET VE TARAFSIZLIK İLKELERİ GÖZETİLMEDEN YAPILAN BÜROKRAT ATAMALARI VE YER DEĞİŞTİRMELERDE MEYDANA GELEN USULSÜZLÜK VE HAKSIZLIKLARIN TESPİTİ, YENİ MEMUR ATAMALARINDA HUKUK VE HAKKANİYET DIŞINDA YAPILAN ALIMLARIN BELİRLENMESİ, KAMU BÜROKRASİSİNDE KAOSUN GİDERİLMESİ VE VAR OLAN SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ AMACIYLA 11/2/2014 TARİH VE 3345 SAYIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 11 ŞUBAT 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 11.02.2014 |
MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında farklı bir konuşma yapacaktım ama AKP sözcüsünü dinleyince sanki bütün bürokratlar böyle liyakate göre atanmış... Bakın, ben size şimdi örnekler vereyim: Gaziantep İslâhiye'de ilçe başkanlığı yapan ve sabıka kaydı bulunan birini yargıç yaptınız. İstanbul hâkimliğine atadığınız Veysi Pekacar Mardin Midyat AKP İlçe Yönetim Kurulu Üyesiydi. Van Cumhuriyet Savcılığına atadığınız İbrahim Halil Dulkadir AKP Mezitli İlçe Başkanıydı. Bakırköy hâkimliğine atadığınız Abdullah Boyalı Antalya AKP Demre İlçe Yönetim Kurulu Üyesiydi. Konya Akşehir hâkimliğine atanan Serdar Atalar AKP Kahramanmaraş Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyesiydi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yasal engel mi var?
MUHARREM İNCE (Devamla) - Karaman Cumhuriyet Savcılığına atanan Bahri Bayazıtoğlu AKP Ordu İlçe Yönetim Kurulu Üyesiydi. Bursa Gemlik Cumhuriyet Savcılığına atadığınız Barış Zehir AKP Sancaktepe Belediye Meclisi Üyesiydi. Erciş Cumhuriyet Savcılığına atadığınız Kasım Kılıç AKP Tarsus Belediye Meclisi Üyesiydi. Şimdi, bunlar adalet dağıtacak öyle mi! Bunlar adil olacaklar, tarafsız olacaklar!
Her iktidar tabii ki müsteşarlarını, genel müdürlerini, daire başkanlarını belirleme hakkına sahiptir. Siz kapıcıya kadar geldiniz, siz öyle bir noktaya geldiniz ki artık, siz sadece bürokrat atamıyorsunuz, iş adamı atıyorsunuz, gazeteci atıyorsunuz, gazeteci; medya patronu atıyorsunuz siz. Yani Hükûmet patronu, Hükûmetin adına bir patron var, Hükûmetin adına yazar var. Siz damattan yazar yapıyorsunuz artık. Mesela, artık gazetecilere şöyle soracaklar: "Nerede çalışıyorsun?" "Ben bir Hükûmet gazetesinde köşe yazarıyım." Siz memleketi, basını, medyayı, yargıyı, iş dünyasını bu hâle getirdiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Teyyo basın, Teyyo.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Yani, Rekabet Kurulu Başkanı atıyorsunuz, 20'nci Dönem Refah Partisi milletvekili. Bern'e basın müşaviri atıyorsunuz, İngilizcesi "yes", "no"dan ibaret. Yani milletvekili olanlar, kamuda bürokratken AKP'ye hizmet edip, AKP'li yöneticilerin aklanmasına hizmet edip sonra milletvekili olanlar, bakan yardımcısı olanlar, bunları saymıyorum.
Yani, ombudsman kurumu oluşturduk, değil mi? Kamu başdenetçisi olacak.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlarım, kamu başdenetçisi olan kişi -oğlunun nikâh şahidi Recep Tayyip Erdoğan- Hrant Dink davasında karara imza atan hâkim.
Muhittin Mıhçak, kamu denetçisi, Erdoğan kararında tek muhalif üye.
Abdullah Cengiz Makas, kamu denetçisi, AKP tüzüğünü hazırlayanlardan birisi.
Serpil Çakın, kamu denetçisi, AKP kadın kolları üyesi.
Zekeriya Aslan, kamu denetçisi, AKP'nin eski milletvekili.
Mehmet Elkatmış, kamu denetçisi, AKP kurucu üyesi.
Değerli arkadaşlarım, kimi kandırıyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) - Turkcell'e de yönetim kurulu üyesi atadılar AKP il başkan yardımcısını.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben şu anda buraya bir büyük hazırlıkla gelmedim; ben, sayın milletvekilinin konuşması üzerine hemen, ilk etapta aklıma gelenleri derleyip toparlayıp size sunmak istedim. Eğer ben buraya iki günlük bir hazırlıkla çıkmış olsam, devleti, tepeden tırnağa, akraba, eş dost, hala, dayı, enişte, kayınço, bunlarla nasıl doldurduğunuzu, nasıl yandaşlarınızı devlette liyakati yok ederek, yeteneği yok ederek, insanların onca yıllık emeklerini bir kalemde silerek, sizlere hizmet etmek isteyen, aslında hiç de yeteneği olmayan, bu işlerden anlamayan insanları buraya nasıl getirdiğinizi tek tek açıklarım. Yani, iki günlük bir çalışmayla saatler süren, herhâlde bir yarım saat zamana ihtiyacım vardır bunları anlatmak için.
Bakın, sayın milletvekilleri, ben şunu söylemek istiyorum size: AKP'nin grup önerisinde bu hafta sonu çalışmak var. Peki, Meclis, salı, çarşamba, perşembe günleri çalışır İç Tüzük gereği. Bu grup önerisi kabul edildiği takdirde -ki AKP çoğunluk olduğuna göre bu kabul edilecek- hafta sonu bu Meclis çalışacak; cuma, cumartesi, pazar çalışacak. Peki, size şunu soracağım: Bu acele... Bu hafta sonu çalışmasını biz niye yapacağız? Yani, hafta sonu biz burada ataması yapılmayan öğretmenlerin sorununu mu çözeceğiz? Böyle bir çalışmamız varsa, eğer 300 bin ataması yapılmayan öğretmenin sorununu burada çözeceksek söz, sabahlara kadar çalışalım. Peki, biz burada hafta sonu taşeron işçilerinin sorununu mu çözeceğiz? (CHP sıralarından alkışlar) Bunu çözeceksek hayhay; 134 milletvekili, hep birlikte biz -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz veriyorum- cumartesi pazar yetmez, gece sabaha kadar çalışalım. Taşeron işçilerinin sorununu hep beraber çözelim.
Peki, o geçinemeyen, o aldıkları üç kuruş maaşla kendileri geçinirken bir de işten atılan oğullarına bakan, işsiz kalan kızına bakan emeklilerin sorunlarını görüşeceksek eğer, size söz veriyorum, üç ay boyunca haftanın yedi günü yirmi dört saati çalışalım. Hiç problem değil.
Peki, biz burada eğer bu hafta sonu yaşa takılan emeklileri görüşeceksek hiç itirazım yok. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç itirazım yok, gelin, bu sorunu burada çözelim. Bu hafta sonu yetmez, önümüzdeki on hafta sonu için de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına siz söz veriyorum: Bütün milletvekillerimiz burada olacak, hiçbir engel çıkartmayacağız, hiçbir zorluk çıkartmayacağız hatta konuşmaya bile gerek yok, zaman kaybı da olmasın. Getirin, oylayalım, hep birlikte yaşa takılanların sorununu çözelim.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - 4/C.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Eğer biz hafta sonu burada özgür bir Türkiye, daha özgür bir Türkiye, mutlu bir Türkiye, yasakların kalktığı bir Türkiye, basını özgür bir Türkiye'yi tartışacaksak gelin, çalışalım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - 4/C.
MUHARREM İNCE (Devamla) - 4/C'lilerin sorununu tartışacaksak, orman köylüsünün sorununu tartışacaksak gelin, bunları tartışalım. Ama bu hafta sonu ne için çalışacak bu Meclis biliyor musunuz? Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin izlerini silmek için çalışacak yani Büyük Millet Meclisi bir çamaşır makinesi görevi yapacak. Temizlik için lojistik destek sağlanacak. Bu hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, ayakkabı kutusundaki dolarların, o paraların, o ahlaksız iş adamlarının siyasetçilerle ilişkilerinin temizlenmesi için çamaşır makinesi görevi yapacak bu Meclis.
Eğer bakın, doğrudan bu hafta sonu bu Meclis ne için çalışacak biliyor musunuz? Zarrab'a çalışacak, Zarrab'a. Zarrab'a çalışacak bu Meclis, yolsuzluğa bulaşmış mahdumlara çalışacak, bu Meclis Zarrab'a çalışacak. Nasıl mı çalışacak? Söyleyeyim: O mahkemeler müebbet hapis cezasını verirken oy çokluğuyla verdiler mi? Verdiler. Nasıl olur da müebbet hapis için oy çokluğuyla karar veren mahkeme alıkoyma için oy birliği istiyor? Yani, müebbet hapis verirken bile oy birliği istemiyorsunuz da alıkoyma, elkoyma için, teknik takip için neden oy birliği istiyorsunuz? Zarrab'dan korkuyorsunuz, Zarrab'ın konuşmasından korkuyorsunuz. Ve tehdit ediyor, tehdit, diyor ki: "Ya beni çıkarın, ya beni kaçırın, ikisinden birini yapın; düzenleyin, bu düzenlemeleri yapın." Siz de bu hafta sonu bu düzenlemeleri yapacaksınız şimdi.
Bakın, değerli arkadaşlarım, ezici bir çoğunluğunuzu tenzih ediyorum, hiç de bu yolsuzluklarla, bu rüşvetlerle işinizin olmadığını biliyorum, inanıyorum ve öyle inanmak istiyorum. Değerli arkadaşlarım, Zarrab'ın mal varlığına elkoyma kararını kaldırmak zorunda kalınacak bu düzenlemeden sonra yani hafta sonu Zarrab'a çalışacaksınız, bunu bilmiş olunuz.
Değerli arkadaşlarım, bunu bu Meclis hak etmiyor. Yani, on beş gün içinde tüm dinleme ve teknik takip kararlarının yeniden alınması zorunluluğu getiriliyor. Yani, dikensiz bir gül bahçesi yaratacaksınız. Bırakın hırsızlık yapanlar, rüşvete, yolsuzluğa bulaşanlar, ayakkabı kutularından dolar fışkıranlar, evlerinde, yatak odalarında kasa bulunanlar, para sayma makinesi bulunanlar hesabını versin, bırakın hesabını versin.
Bu düzenlemeye alet olmayın diyorum, bu çalışmaların içerisinde olmayın diyorum, sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)