| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA BULUNAN 532 VE 423 SIRA SAYILI KANUN TASARILARININ BU KISMIN 4 VE 13'ÜNCÜ SIRALARINA, BASTIRILARAK DAĞITILAN 546 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ'NİN İSE KIRK SEKİZ SAAT GEÇMEDEN YİNE BU KISMIN 5'İNCİ SIRASINA ALINMASINA VE DİĞER İŞLERİN SIRASININ BUNA GÖRE TESELSÜL ETTİRİLMESİNE; 11, 18 VE 25 ŞUBAT 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULAR VE DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK BU BİRLEŞİMLERDE GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA YER ALAN İŞLERİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 19 VE 26 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 546 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ'NİN, İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 11.02.2014 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, AKP Grubunun grup önerisi var; yeniden, her hafta salı günü Parlamentonun daha çok çaba sarf etmesini, daha çok çalışmasını talep etmektedir. Buna biz grup olarak varız; eğer AKP, gerçekten halkın özgürlüğüyle ilgili, gerçekten halkın sorunlarıyla ilgili bir torba yasayı, bir demokratikleşmeyi hayata geçirecekse biz de varız, her seferinde bizleri göreve davet ediyor ama gelen yasalarda halkın refahı, halkın huzuru yok. Eğer, gerçekten, bugün, bu hafta içerisinde, bizim uzun süredir seslendirdiğimiz, mesela hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili bir yasal düzenleme olmuş olsaydı, biz de sizinle birlikte cumartesi de, cuma da, pazar da, isterseniz gecenin şafağına kadar birlikte çalışalım. Ama, sizin, gerçekten, muhalefetin ve ülkemizin temel sorunları olan sorunlarla ilgili bir duyarlılığınız yok, siz gerçekten... Mesela Van'da birkaç yıldır deprem sorunundan dolayı yaşanan o sıkıntıları ortadan kaldıracak yasal düzenlemeleri yapmak üzere Parlamentoyu biz göreve davet ediyoruz ama siz bununla ilgili bir şey getirmiyorsunuz. Van'da yine üç gün önce o çocuğun, Muharrem'in vefatıyla ilgili babasının, ailesinin yaşadığı sıkıntıları gerçekten ortadan kaldıracak yasal bir düzenlemeniz varsa buyurun, hep beraber olalım. Yani, sadece Muharrem bebek değil, Ceylan Önkolların, onlarca bebeklerin bu ülkede nasıl yaşamını yitirdiklerine hepimiz tanıklık ettik. Ve cezaevinde hasta tutsaklarla ilgili -elimizde- yaptığımız araştırmalar sonucu, 108 tane ağır hasta var ve bu hastalardan Aynur Epli, Abdulhalik Orak, Abdullah Altan, Alican Işık yani 108 tane insan, Fatih Hilmioğlu... Ve bu insanların cezaevindeki sıkıntıları var. Bu sıkıntılarla ilgili dönüp Parlamento bir yasal düzenleme yapmıyor.
Ve yine, bakın, bu kadar sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz, daha yaz ayında Ali İsmail Korkmaz'ın Eskişehir'de nasıl yaşamını yitirdiğine tanıklık ettik ve Eskişehir'de, orada saldırıya maruz kaldı ve orada öldürüldü.
Daha önce de ona benzer, Uğur Kaymaz da aynı şekilde Kızıltepe'de öldürülmüştü; 12 yaşındaydı, bedeninde 13 kurşun vardı. Ve bunun mahkemesi Mardin'de görülmesi gerekirken mahkemeyi Eskişehir'e aldırdılar bilinmeyen güçler ve sonra Eskişehir'de Uğur'un katilleri aklandı.
Şerzan Kurt, Muğla'da saldırıya uğradı -bir üniversite öğrencisiydi- polis silahını çekti ve öldürdü. Kamera kayıtlarında var. Polis bir yıl içeride kaldı, o mahkemeyi de Eskişehir'e verdiler ve orada katil aklandı.
Şimdi, Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz yaşamını yitiriyor, Eskişehir'den dava alınıp Kayseri'ye gönderiliyor. Yani, gerçekten siz bu ülkenin sorunlarıyla ilgili bir yasal düzenleme yapıyorsunuz da muhalefet bu konuda size katkı mı sunmuyor? Tam tersine, katilleri kollayan ve koruyan bir anlayış içerisindeyiz.
Ve Paris'te... Barış sürecinden bahsediyorsunuz yani çözüm sürecinden bahsediyorsunuz. Çözüm süreci olduğu dönemde Paris'te 3 kadın katlediliyor, 3 Kürt kadını katlediliyor. Bununla ilgili bir araştırma mı yapıyorsunuz? Hayır. Çözüm sürecini önemsiyorsunuz ve önemsediğinizi de söylüyorsunuz ama çözüm süreciyle ilgili herhangi bir adımı da atmıyorsunuz. Bugünkü yaşadığınız bütün sıkıntıları... Diyorsunuz ki: "Çözümle ilgili kararlı olduğumuz için bize kumpaslar kuruluyor, bize tuzaklar kuruluyor; bize Oslo'da tuzak kuruldu, Habur'da tuzak kuruldu, Paris'te tuzak kuruldu." Peki, bu tuzakları nasıl araştıracaksınız, çözümü nasıl hayata geçireceksiniz yani muhatap olduğunuz kesimlerle ilgili nasıl bir yasal düzenleme yapacaksınız? Bu da yok. Şimdi, dönüp sormazlar mı size, çözümle ilgili bu kadar ciddi bir hassasiyetiniz varsa ve gerçekten bu karanlık güçler... Ve ben inanıyorum ki çözüm sürecidir Türkiye'yi bu kadar tetikleyen süreç ama siz bunları görmüyorsunuz, çözüm süreciyle ilgili bir yasal düzenleme yapmıyorsunuz. Bir yıllık bir süredir -söylüyoruz- kan yok, gözyaşı yok, ölüm yok, tabut yok ama siz bu rehavete kapılıp yasal düzenleme denilen bir şey de yapmıyorsunuz. Siz muhatap olduğunuz kesimlerle neyi konuşacaksınız, neyi çözeceksiniz, hangi sorunu çözeceksiniz? Yani, eğer bir karşılıklı helalleşmeden bahsediyorsak siz, Kürtlerin demokratik haklarını hayata geçirmek gibi bir görevle karşı karşıyasınız. Yoksa sadece biz, siz geldik, karşılıklı bir helalleşme, bir af... Böyle bir sorun çözülmez; sorunlarımız yerli yerinde duruyorsa, Kürt sorunu eğer yerli yerinde duruyorsa, demokratikleşmeyle ilgili küçük bir adım atılmamışsa; dil yasak, kültür yasak, kimlik yasaksa; hâlâ on binlerce insan elinde silah dağlarda bulunuyorsa, hâlâ on binlerce insan Mahmur Kampı'nda, orada mülteci hayatı yaşıyorsa bu iktidarın bununla ilgili ciddi adımlar atması gerekir ama ne yazık ki siz, hâlâ, inşallahla, maşallahla bu işi geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Şimdi, artık bizim karnımız bunlara tok. Gerçekten biz ciddi ve biz gerçekten hilesiz ve klişesiz, amasız, lakinsiz bir yol arkadaşıyız; onun için sizi göreve davet ediyoruz. Bu yasal düzenlemelerle siz gerçekten adımlar atabilirsiniz. İlk adım, bu hasta tutuklu ve hükümlülerin bir an önce özgürlüklerine kavuşması gerekir.
Bakın, son günlerde eski JİTEM'cilerin, eli kanlı, kirli, onlarca, on binlerce Kürt'ün kanına elleri bulaşmış bir komutanın Sayın Öcalan'la İmralı'da yaptığı bir görüşmeyi, bir montaj kaseti piyasaya sunuyorlar. Kiminle? Onların yani Ergenekon'un kılıç artıklarıyla piyasaya sürüyorlar ve açıkça da söylüyorlar: "Biz bu müzakere sürecini baltalamak adına yapıyoruz." Şimdi, bu kasetin bizim hayatımızda, Kürtlerde yani Kürt özgürlük hareketinde, BDP'de ve Kürt halkında bir karşılığı yoktur. Biz Sayın Öcalan'ı çok iyi tanıyoruz. Sayın Öcalan'ın bu topraklarda ne istediğini az çok hepimiz, çok çok iyi biliyoruz çünkü 21 Mart 2013 manifestosu halkların gönüllü birlikteliğini oluşturacak demokratik bir Türkiye'yi o gün de söylüyor, o kasette de onlar var, bugün de diyaloglar var. Ama, barış müzakereleri eğer bir müzakereye dönüştüğü an, biz gerçekten, Türkiye'de eşit yurttaşlık temelinde demokratik bir Türkiye'yi inşa etmek istiyoruz.
Onun için, bu kasetleri piyasaya sunanlar, biz sizleri çok iyi tanıyoruz, sizlerin kimlere hizmet ettiğinizi biliyoruz. Sizin bizim halkımızda, bizim yanımızda hiçbir karşılığınız yoktur. Biz sizin bunları niye yaptığınızı çok çok iyi biliyoruz.
Asıl bunu bilmesi gereken de iktidar partisidir. Eğer bunlar böyle silahlanmış, kuşatılmış bir şekilde barış sürecine karşı böyle bir şantaj içerisindelerse sizin de yapabileceğiniz tek şey, demokratikleşmeyi ve özgürleşmeyi hayata geçirmektir. Onun ötesindeki bir yol, emin olun, sizin de sonunuz olur.
Biz ne yaparız? Direne direne kazanacağız. Biz yoktan var olduk, ta otuz yıldır kavga ediyoruz, birçok iktidarlarla da kavga ede ede geldik buralara ama diliyoruz, umuyoruz ki ilk kez Türkiye gündemine gelen, bugüne kadar devam eden bu görüşmeler, bir yıllık görüşmeler diyalogdan müzakereye geçer, bir an önce yasal düzenlemeler yapılır. Yani, oraya gidip gelenler, orada Sayın Öcalan'la görüşmeleri sürdürenler yasal düzenlemeyle bunu hayata geçirebilir. Bu size çok dostça bir öneridir. Gerçekten samimiyseniz bunun gereğini yapmalısınız yani bu sorunu siyasetüstü bir sorun olarak görmelisiniz ve onun için adım atmalısınız. Biz böyle görüyoruz ve böyle de değerlendiriyoruz, sizi de bu noktada göreve davet ediyoruz. Yapmamız gereken en büyük yasa, gerçekten, halklar arasındaki bu kavgayı bitirip kendi ülkemizde hukukun ve huzurun ülkesini yaratacak barışın projesini hayata geçirmektir, gerisi hiçbirimize yarar getirmez.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (BDP sıralarından alkışlar)