| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 13.02.2014 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 546 sayılı Yasa Teklifi'nin 17'nci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türkiye, spor denilince ne yazık ki dopingle tanışan ve bunu dünyaya daha fazla tanıtan ve Akdeniz Oyunları'nda özellikle, dünyada eşi benzeri görülmemiş doping skandalıyla maalesef rezil olduğumuz bir tabloyu dünyaya sunan bir ülke olarak spor tarihine geçmiştir. Üzücü bir tablodur, reddedilmesi gereken bir tablodur.
Bu getirdiğimiz önergede 17'nci maddede kanun teklifinde 2020 yılına kadar yapılacak olimpiyatlar ve paralimpik olimpiyatlar için 4 bin sporcunun yetiştirilmesi öngörülüyor, biz buna 5 bin diyoruz, keşke sayıyı daha fazla yükseltebilsek ama sorun bu değil değerli milletvekilleri. Bence Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri, sorunu, olimpiyatları alamamamız üzerine yaptığı açıklamayla çok veciz olarak belirlemiş ve şöyle demiş: "Biz olimpiyatları neden alamadık? Tesis yok diye değil, Türk toplumundaki olimpik eğitim ve kültürün az olmasından dolayı alamadık." Evet, dışarıdaki ülkeler de Türkiye'deki olimpiyatlara ilgisizliğin farkında. Biz, spor deyince futbolun öne çıktığı, onun yanında basketbol ve voleybolun desteklendiği ama onun dışında özellikle atletizm alanında, yüzme alanında hiç ilgi göstermediğimiz bir alanda olimpiyat oyunlarını alamayacağımız algısı dünyada yaygınlaşmıştır.
Şimdi bakın, size çok basit örnekler vereceğim değerli milletvekilleri. Şu anda Rusya'nın Soçi kentinde Kış Olimpiyatları yapılıyor. Hemen uçakla 1 saat 20 dakika mesafede. Tam 2.874 sporcu katılıyor dünyadan bütün ülkelerden. Türkiye'den katılan sporcu sayısı 6. Şimdi, ülkemizin Ilgaz gibi, Erciyes gibi, Palandöken gibi, Uludağ gibi dünya ölçeğinde dağları var ama kış sporcusu yetiştiremiyoruz. Türkiye'deki kış sporu yapan sporcularımızın sayısı Türkiye'deki spor yapan sporcuların sayısına oranlandığı zaman yüzde 1,3; çok düşük bir rakam. Niçin yetiştiremiyoruz? "Üç tarafımız denizle çevrili." diyoruz; yüzücü, yelkenci yetiştiremiyoruz. Şimdi, uçakla 1 saat 20 dakika süren Soçi'ye Türkiye'den Kış Olimpiyatlarını izlemek için bir tek seyirci gitmemiş değerli milletvekilleri. Bütün ünlü tur şirketleri dün açıklama yaptılar, Türkiye'den talep olmadığı için uçak kaldırılmıyor, bir tek seyirci yok. Sadece Soçi Olimpiyatlarını Türkiye'den 5 kişi izledi şimdiye kadar, o da açılışta Sayın Başbakan ve Eşi, Dışişleri Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, bu kadar. Giden kimse yok. Şimdi, bu ilgiyi arttırmalıyız. Kış olimpiyatlarında şu ana kadar, tüm olimpiyatlarda -22 olimpiyat düzenlenmiş- aldığımız madalya sayısı 2. Mart başında paralimpik olimpiyatları düzenlenecek, engelli olimpiyatları; 1 oyuncuyla katılıyoruz, o da kayakta, sporcumuzun yaşı 51.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, biz, geçtiğimiz birkaç ay önce -burada İnsan Hakları Komisyonu üyelerimiz var mı bilmiyorum- Almanya'da velayetleri ailelerinden alınan çocuklarla ilgili bir araştırma yapmak için Almanya'ya gittik. Alman makamlarının söyledikleri sanırım, bizim Türkiye'de çocuklarımızın ve sporcuların yetiştirilmesi açısından çok önemli, şöyle dediler bize: "Bizde çocuk örneğin 4 yaşına geldiğinde yüzmeyi mutlaka öğrenir. 7 yaşına geldiği zaman bisiklete binmeyi mutlaka becermelidir. 8-9 yaşında piyano dâhil en az 2 enstrümanı mutlaka çalmalıdır ve okulun saati dokuzda başlıyorsa dokuzdan önce bütün çocuklar dersin içinde olmalıdır." Şimdi, ideal bir çocuk yetiştirme sistemi. Bence sorunun temeli buradan başlıyor. Biz ne kadar çok ideal sayıda sporcu yetiştirmeyi kendimize bir kanunla da, yönetmelikle de uydurmaya çalışsak da bence hepimizin ortak bir problemi olan bu konuda çok ciddi bir eğitim sorunu olduğunun, bunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu sistemlere göre biz çocuğu temelden, doğumdan itibaren bunlara yönlendirebilirsek ancak başarılı oluruz diyorum ve sürem bittiği için de ancak sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)