| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 13.02.2014 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum.
Görüştüğümüz madde, büyükşehir bulunan illerde il özel idarelerinin kaldırılması nedeniyle Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nda oluşacak bir hukuki boşluğu gidermektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiye ekonomisinde sanayi sektörünün ekonomik ve sosyal kalkınmadaki lokomotif görevini daima savunmaktayız. Bu yüzden, organize sanayi bölgesi konusunun başta Hükûmetin, sonra da toplumun tüm kesimlerince öneminin kavranması ve buna millî bir mesele olarak yaklaşılması gerektiğine inanmaktayız.
Ülkemizin sanayileşme sürecine destek olmak amacıyla, organize sanayi bölgesi kurulması yönündeki yatırımların bölgeler arası dengesizliği giderecek şekilde planlanarak yaygınlaştırılması 57'nci Hükûmet döneminde gerçekleştirilmiştir.
1999-2002 yılları arasında, yaklaşık üç buçuk yıllık süreç içerisinde 34 adet organize sanayi bölgesi ve 69 adet de küçük sanayi sitesi bitirilmiş ve sanayicimizin hizmetine sunulmuştur. Ancak, yaklaşık kırk yılı aşkın geçmişi olan organize sanayi bölgelerimizin ihtiyaçları ve talepleri, AKP hükûmetlerince yeterince dikkate alınmamış olup bugün bazı organize sanayi bölgelerimiz atıl durumda bulunmaktadır. Bizim organize sanayi bölgelerimize içtenlikle gösterdiğimiz hassasiyeti, iktidarın on bir yıldır göstermemesini kabul etmek mümkün değildir.
Organize sanayi bölgelerimiz bir üst kurumdur, buralara bu şekilde bakmak ve yaklaşmak gerekmektedir. Bu kurumsal yapıyı da meydana getiren temel unsur sanayicilerimiz ve girişimcilerimizdir. Eğer organize sanayi bölgelerimizi ilgilendiren konularda birtakım iyileştirme çalışmaları yapılacaksa, çok doğal olarak onların haklı taleplerine kulak verecek şekilde olmalıdır, yoksa parça parça yapılan düzenlemelerin organize sanayi bölgelerine de KOBİ'lere de etkisi sınırlı olacaktır. Bu yüzden, Hükûmetin mevcut organize sanayi bölgelerimizdeki başarı ve etkinlikleri geliştirici kapsamlı planları ve programları bir an önce uygulamaya koyması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de, bugün 273 adet organize sanayi bölgesi bulunmakta ancak bunların yüzde 50'si hâlen boş durumdadır. Uzun bir aradan sonra müzakerelere tekrar başladığımız Avrupa Birliği müktesebatında, Avrupa Birliğine ihraç edilecek ürünlerin organize sanayi bölgelerinde üretilmesi zorunluluğu şartı bulunmaktadır. Avrupa Birliğinin çevre, denetim ve enerji verimliliği için aldığı karar kapsamında, Türkiye'deki 25 bine yakın tesisin organize sanayi bölgesine taşınması ya da üretim yaptığı bölgenin ıslah organize sanayi bölgesi statüsü kazanması gerekmektedir.
4562 sayılı Kanun'a Nisan 2011'de eklenen geçici maddeyle dağınık sanayi alanlarının ıslah organize sanayi bölgesi kimliği kazanmasının önü açılsa da aradan geçen sürede ancak 30 adet başvuru gelmiştir. Bu başvuruların da şimdilik 9'u hayata geçebilmiştir çünkü yasada, organize sanayi bölgesi olmak için bölgedeki arazi ve arazi sahiplerinin toplam alanın 1/33'üne denk gelecek oranda talebini şart koşan bir madde bulunmaktadır. Bu oranın aşağı çekilmesi gerekmektedir çünkü bu alanlarda zamanında yatırım için, arazi alanlarının çoğuna ulaşma imkânı bulunmamaktadır. Zaman dar, yapılacak çok iş vardır. Bu yüzden, bir an önce organize sanayi bölgelerimizin konu hakkındaki talepleri değerlendirilmelidir. Maliye Bakanlığı tüm uyarılarımıza ve yargı kararlarına rağmen, organize sanayi bölgelerini ve küçük sanayi sitelerini kurumlar vergisi mükellefi olarak görmekten vazgeçmelidir.
Organize sanayi bölgeleri, yatırım cazibe merkezine, istihdam, üretim ve ihracat üssüne dönüştürülmesi için mevcut duruma göre, yatırım teşvikleri yönünden 5'inci ve 6'ncı bölgelerde konumlandırılmalıdır. Tüm bunları yaparken mevcut organize sanayi bölgelerinde üretim yapan firmalarımıza dünyadaki rakiplerinin sahip olduğu avantajları da sunmamız gerekmektedir. Bunu sağlayabilirsek, organize sanayi bölgeleri on bir yıldır umutla bekledikleri rekabet avantajına kavuşmuş olabileceklerdir.
Organize sanayi bölgeleri ve KOBİ'lerin ülkemizin lokomotifi olduklarını bir kez daha hatırlatarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)