| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 13.02.2014 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Evet, bir kutlama bekliyoruz Mehmet Bey.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Siz kutlama bekliyorsunuz, sevgililer de evde eşlerini bekliyor. Onun için, eşleriyle kutlayabilenlere Sevgililer Günü kutlu olsun, sevgililerinin yanında olanlara Sevgililer Günü kutlu olsun diyoruz; burada olanların da bekleyenlerine Allah sabır versin diyoruz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Sevgilimiz millet!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Az önce Hasan Bey "Sabahleyin gül alır gideriz." dedi ama sabah gittiğinizde eve sokacaklar mı, o da belli değil. Tabii, Allah artık onların kalbini yumuşatsın da hepimiz de eve sabah girebilelim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ya çok dertlisin ya!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ee, öyle, sürekli olarak burada sabahladığınız zaman çocuklar evde bekliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen laf atmayalım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tabii gülüyorsunuz, güzel ama yani kanun yapma sürecinin düştüğü hâl aslında acıklı bir durum. "Ağlanacak hâlimize güleriz." derler ya.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Çalışıyoruz canım, Allah Allah.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şu anda bunlar... Sizin daha önce çıkardığınız kanunlarda bizim sözlerimizi dinlemediğiniz için veya ihmal ettiğiniz için düzeltilen birtakım düzenlemeler var. Yani, burada da şimdiye kadar bu kanunların çoğu az önceki maddede, bir önceki maddede, ondan önceki maddede geldi. Daha önceki maddede söylerken de söyledim, yine personelle ilgili var; her seferinde, her kanunda bunlar geliyor değerli arkadaşlar. Böyle bir kanun yapma tekniği olmaz, böyle bir torba kanun anlayışı olmaz.
Yukarıda Sayın Bakana söyledik -ama Bakan yine değişmiş- yeni İçişleri Bakanımız vardı, eski Başbakanlık Müsteşarı olduğu için "Bir oturun, siz bunu biliyorsunuz." dedim. Plan ve Bütçe Komisyonu Kanunlar, Kararlar Genel Müdürlüğü hâline gelmiş. Gelen kanunun ucu yok, bucağı yok; başı belli değil, sonu belli değil. 20 madde geliyor, alt komisyonda 40 oluyor, üst komisyonda 50 oluyor, 60 oluyor, buraya geliyor 80 oluyor. Bu önergelerden gelenlerin hepsi ayrı hükümler. Ne Başbakanlığın haberi var ne Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği'ne uygun ne ilgili kurumların görüşleri alınmış. Böyle onun için gecikiyorsunuz, onun için bu kanunlar böyle sürüncemede kalıyor arkadaşlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sizin önergeniz neydi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Aynı şey, personel rejimiyle ilgili; yama yapıyoruz. Bakın, bir tarafında araştırmacıyı unutmuşuz, bir tarafında birinin kadrosu bilmem ne olmuş. Alelacele çıkardığımız için bu kanunlar böyle oluyor. Bunların çözümü belli. Yalapşap getirip de "Bizim çoğunluğumuz var. Biz parmak kaldırırız." Az önce kızıyorsunuz yazılana. Çoğunuz orada neye parmak kaldırdığınızı bilmeden geliyorsunuz; maalesef vahim, acıklı. Bunu tasvip ettiğimiz için veya sizi kınadığımız için söylemiyoruz ama bu hâle düşülüyor. Böyle bir kanun yapma süreci olmaz ki.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayenizde oluyor, sayenizde.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, buradan çıkan işte oluyor. Her seferinde "Şunu da unutmuşuz, onu koyalım. Filancayı unutmuşuz." Ya, diyoruz ki: Bak, burada geldi. Bir süre sonra eğer aklıselim bir arkadaşımız oradan uyarırsa veya bürokratlardan birisi de söylediğimize iştirak ederse gelip değiştiriyorsunuz ama o arada, burada o kanunlar, o maddeler tartışılmış oluyor. Böyle bir kanun yapma süreci olmaz. Ve getirip getirip kanunların hepsinin içine de bazen kanunun yargının yerine geçmesini, bazen alınmış yargı kararlarının kanun yoluyla iptal edilmesini... Böyle bir yasama olmaz yani tamam, yürütme zaten yasamaya tahakküm ediyor ama kalkıp bu sefer yargının yerine de geçiyor, verilmiş kararları da iptal eden birtakım hükümler geçiriyoruz burada. Onun için, bu kanun yapma sürecini gözden geçirmek lazım.
Tekrar, bir daha söylüyoruz: İç Tüzük dayatmasıyla, onunla, bununla olursa bu şekliyle devam ederiz, siz de gelirsiniz arada kızarsınız. Oradan çay keyfiniz bozuldu, yoklamaya geldiniz diye kızmanın bir anlamı yok. İç Tüzük'e göre çalışıyorsak çalışıyoruz, karar yeter sayısı istenirse istenir, yoklama istenirse istenir. Dolayısıyla herkes gelecek.
Bu şartlarda çıkan şeyden de... Yarın yine eksik çıkıyor. Bakın, söyledik, az önce çalışanlarla ilgili verdik, sivil savunma uzmanlarıyla ilgili verdik, yukarıda söyledik, "Efendim, bir çalışma yapıyoruz..." Diğerini koyduk, ötekini çıkardık, tekrar diğerini de çıkaralım diyoruz. Yani, burada bile daha henüz hangisinin dâhil olup hangisinin hariç olacağına karar veremedik. Ya, böyle bir süreç maalesef gidiyor. Tabii ki içerisinde önemli maddeler var, eksiklikleri tamamlayanlar var ama hepsi bir araya konulunca helale haram karışması gibi oluyor, balın içine zehir karıştırmak gibi oluyor. E, doğal olarak da bizim onu yutma şansımız yok. Ayrı gelse belki balı severiz ama zehirle geldiği zaman olmuyor.
Bu düzeltmeleri yapacağınızı umuyor, saygılar sunuyorum. Yine de Sevgililer Günü'nüzü kutluyorum, inşallah eve girersiniz sabahleyin. (MHP sıralarından alkışlar)