| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; taşeron işçilerin sorunları hakkında Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen grup önerisinin lehinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gerek kamu kesiminde gerek özel kesimde sendikalaşma oranları ve sendikalı işçi sayıları AKP döneminde iyice gerilemiştir. Bu ise, çalışma hayatında toplu iş hukukundan bireysel iş hukukuna ve taşeronlaşmaya giden bir süreci desteklemiştir. AKP döneminde kamuda kadrolu işçi istihdamı azalırken güvenceli istihdam biçimleri yok edilmiştir. Temizlikten güvenliğe, iş makinesi operatörlüğünden mühendise, büro işlerinden ameliyathanelere varıncaya kadar her işte taşeron işçisi çalıştırılır hâle gelmiştir. AKP Hükûmeti taşeronlaşmayı politikasının esası olarak uygulamış ve bundan da siyasi nema sağlamıştır. İnsan onuruna yaraşır, düzgün işlerin sunulması esas olması gerekirken, evrensel normlardan uzak kalınarak, kâr mantığıyla, fazla çalıştırılan ancak karşılığı ödenmeyen, bir nevi kölelik sistemini andıran taşeronlaşma kabul edilemez bir durumdur.
Çalışma hayatıyla ilgili çözüm bekleyen birçok sorun bulunmaktadır ancak her geçen gün daha da yaygınlaşan taşeron işçilik çalışma hayatının en temel sorunu hâline gelmiştir.
TÜRK-İŞ Genel Merkezi tarafından kayıt dışılığa, taşeron uygulamalarına, 4/B, 4/C gibi istisnai istihdam türlerinin yaygınlaşmasına, asgari ücretin sefalet ücreti olmasına, düşük ücret politikasına, özel istihdam büroları aracılığıyla kiralık işçilik uygulamasına, kıdem tazminatının kaldırılmak istenmesine, esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın her türlüsüne, iş cinayetlerine, işsizlik fonunun amacı dışında kullanılmasına, sendikasızlaştırmaya, işten atılmalara ve özelleştirmeye karşı tepki göstermek amacıyla yarın Ankara Sıhhiye Meydanı'nda miting düzenlenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak işçilerimizin haklı ve onurlu mücadelelerini her zaman olduğu gibi desteklediğimizi ve yanlarında olduğumuzu buradan bildirmek istiyorum. Meclis kürsüsünden "Kölelik düzenine son." diye sesleniyorum.
Değerli milletvekilleri, resmî ağızlardan yapılan açıklamalara göre Türkiye'de 1 milyondan fazla işçi "alt işveren", yani "taşeron işçisi" statüsünde çalışmaktadır. Bunun yaklaşık 600 bini devlet tarafından istihdam edilmektedir.
Taşeron işçileri insanca çalışma koşullarından uzak, iş güvencesi olmadan, sendikasız, izin hakkı ve fazla mesai verilmeden, günde on iki saati bile aşan sürelerde köle gibi çalıştırılmaktadır. Taşeron işçiler, tabiri caiz ise sesi kısılmış, elleri kolları bağlanmış, komutla hareket eden bireyler hâline getirilmiştir. İşten atılma korkusuyla seslerini çıkaramıyorlar. Her sözleşme dönemi sonunda yeniden sözleşme imzalamama korkusunu yaşıyorlar. İşten çıkarılanlara ihbar ve kıdem tazminatı verilmiyor. Maaşlarını düzenli alamıyorlar. Üstüne üstlük taşeron işçiler aşağılanmakta, taşeron işçiler küçümsenmekte, taşeron işçiler ezilmektedir.
AKP Hükûmetine soruyorum: Bu, insan ticareti değilse nedir? Bu, köle sistemi değil midir? Bu uygulamanın hangi kitapta yeri vardır? Bu yapılanlar insanlığa sığar mı? Nerede insanlık, nerede insan hakları? Hangi çağda yaşıyoruz? Bir taşeron işçisi kardeşimiz "Halkın geneline hitap edin, zengine değil. Kimileri alsın başlarını gitsin, kimileri sürüne sürüne günde on iki saat çalışsın, ay başı 840 lira para alsın. Devletin başındaki insanlara sesleniyorum: Bu haksızlığa son verilsin. Bunca insanın vebali çok ama çok ağır." diyor. Evet, ey AKP zihniyeti, bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız?
Taşeron işçilerin kendine inancı kalmamıştır. Kendilerine olan saygılarını yitirmişlerdir. Anlayın artık, taşeron işçiler köle muamelesinden bıktı. Taşeron işçilerin her geçen gün artan sorunları artık çözüme kavuşturulmalıdır.
Taşeron işçiler yıllarca çalışmalarına rağmen maaşları genelde asgari ücret düzeyinde kalmaktadır. Asgari ücret, bugün milyonlarca işçinin tek gelir kaynağıdır. Ancak, asgari ücretli aldığı parayla geçinememektedir. Bugünkü asgari ücret, sefalet ücretidir. Taşeron işçiler, taşeron müteahhit ile devletin arasına sıkışmış durumdadır. Taşeron işçilerin maaşları düzenli verilmemekte, hakları gasbedilmektedir. Bu işçilerin çoğu asgari ücretle, hatta bankaya yatan asgari ücretin bir kısmını müteahhide vermek zorunda kalarak çok düşük ücretle çalışmaktadır.
Bakınız, Sayıştay, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2012 Yılı Denetim Raporu'nda ne diyor: "Taşeron işçilerin ücretleri gecikmeli ödeniyor, sözleşme gereği ödenmesi gereken yemek, yol gibi nitelikteki ödemeler ya hiç ödenmiyor ya da eksik ödeniyor." Sayıştay böyle diyor. AKP Hükûmeti de sözleşmedeki cezaları uygulamıyor yani bu sömürüye, bu soyguna göz yumuyor. Zaten taşeronlaşmayı her alana sokan AKP zihniyetidir, taşeron işçilerinin emeğini sömüren AKP Hükûmetidir, taşeron işçilerin ekmeğini çalan AKP Hükûmetidir, taşeron işçilerin hakkını gasbeden AKP Hükûmetidir, taşeron işçileri süründüren AKP Hükûmetidir.
Taşeron işçiler tazminata hak kazanmasın diye işten çıkmış gibi gösterilip bir iki gün sonra tekrar işe alınmış gibi gösterilmektedir. Bu muvazaalı yöntemle, yıllarca çalışan işçinin tek kuruş kıdem tazminatı birikmemektedir. AKP Hükûmeti bunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor çünkü bu uygulamayı, bu muvazaayı, bu hileyi yapan bilfiil kendileridir.
Çalışma Bakanı, geçtiğimiz günlerde, taşeron işçiler konusunda kamunun yanlış politika izlediğini söylemiştir. Acaba bu kamu kim? Kamuyu kim yönetiyor? Bu, açıkça pişkinliktir; bu, itiraftır. Evet, AKP Hükûmeti, işçilere on bir yıldır zulüm yapıyor. AKP zihniyeti, kurduğu sömürü düzeninde on bir yıldır işçilerimizi sömürmüş, şimdi yaptığı zulmü itiraf ediyor, yanlış politika izlediklerini söylüyor ama burada bir tuhaflık var, bu insaf yoksunu AKP Hükûmetine ve Çalışma Bakanına bir hâl oldu, birden işçileri düşünür gibi oldular, taşeron işçilere haklar verilmesinden bahsettiler. Anlaşıldı ki AKP Hükûmeti yargı kararlarının altında kalmıştır. Mahkemeler, Kara Yollarında çalışan taşeron işçilerin Kara Yollarının asli işçisi olduğu hükmüne varmıştır, Yargıtay da bu kararı onamıştır. Ayrıca, pek çok kamu kurumundaki taşeron işçiler için de benzer kararlar verilmiştir. Hâlen 9 bin civarında taşeron işçisi açtığı davayı kazanmıştır, gerisi de geliyor. Tabii, AKP Hükûmetinin paçası tutuştu. Şimdiden 10 milyar lirayı aşan tazminatlar daha da büyük boyutlara ulaşacaktır. Kara vicdanlı AKP Hükûmetinin birdenbire taşeron işçilerin haklarını akıl etmesinin, bu uygulamanın yanlışlığından söz etmesinin nedeni budur.
AKP, yandaş medyanın da desteğiyle, algı yönetimi ve toplum mühendisliği yöntemleriyle, kamuoyunda bu sorunu çözüyormuş izlenimi vermek peşindedir. Bu konudaki gerçek niyeti asla işçinin hakkını vermek değildir. Taşeron işçilere bir şey veriyormuş gibi yaparak işçilerin kıdem tazminatının üstüne yatmaya, yargı kararlarını sümen altı etmeye ve yeni davalar açılmasını engellemeye çalışan AKP, bununla ilgili düşüncelerini de halka müjde diye duyurmaktadır.
AKP Hükûmeti, kamuoyunu, taşeron işçilerini oyalıyor, ortada bir taslağı dahi bulunmayan çalışmadan bahsediyor. Son bir ay içinde bile kaç tane torba kanun görüşüldü, taşeron işçilerle ilgili bir düzenlemeyi neden yapmıyorsunuz?
Yine, Çalışma Bakanının şu sözlerine bir bakın: "Taşeron işçi sorununu çözmeye çalışırken, karşımıza mahkeme kararları çıkıyor, bir orta yolla bunu çözmemiz gerekir." diyor. AKP Hükûmeti, kendini akıllı sanıyor, taşeron işçilerini saf ve ahmak yerine koyuyor. Neyin orta yolu? Ortada yargı kararı vardır; bunun orta yolu, yan yolu, tali yolu yoktur.
Ey AKP Hükûmeti, siz hak nedir bilmez misiniz? Siz, hukuk nedir bilmez misiniz? Siz, yargı kararları nedir bilmez misiniz? Mahkeme kararlarını neden uygulamıyorsunuz?
Anlaşılan o ki taşeron işçilere kadro gelmesi için AKP'nin gitmesi lazım. Taşeron işçileri de iyi biliyor ki AKP Hükûmetinden hiçbir şey olmaz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)