| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; -demin bir arkadaşımız da söyledi- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nı yapan, cumhuriyeti kuran bir Meclis. Ancak, bugün maalesef, sizin çoğunluğu oluşturduğunuz Meclis, daha demin 2 arkadaşımızın yaralandığı, maalesef "Her ne pahasına olursa olsun bu yasayı bir an önce çıkaracağız, Bakanımızın ihtiyacı var, Başbakanımızın ihtiyacı var." diye hukuku ayaklar altına aldığınız bir Meclis oldu. Değerli arkadaşlar, burada ne hukukundan bahsedeceğiz, lütfen! Eğer tek yasa bu olsaydı derdik ki: "Hukuku ayaklar altına aldınız, Anayasa'ya aykırı yasa yaptınız." Son günlerdeki yasaların hepsine baktığımızda, hiç bunu saklamanız, göz ardı etmeniz, görmezden gelmeniz mümkün değil değerli arkadaşlar. Bu açıkça Meclise karşı bir darbe dönemi. "Neden savcıya telefon ettiniz? Neden baskı yaptınız? Bakanın çocuğu neden bugün tutuklu, neden Barış tutuklu? Ayakkabı kutusu nedir? Bir banka müdürü parasını ayakkabı kutusunda saklar mı?" dedik, demin Bakan Bekir Bozdağ burada tuttu insanların masumiyet karinesinden, aleyhte yayınlardan, insan haysiyetinden söz etti. İnsaf! İnsaf arkadaşlar! Mehmet Haberal burada oturuyor; dört yıl dört ay tutuklu kaldı, aleyhinde ne yayınlar yapıldı. Yedi yıl tutuklulukları yaşadık, altı yıl tutuklulukları yaşadık, düzmece kanıtları, yalan olduğu ispatlanmış kanıtları yaşadık. O zaman bu Bakan Patagonya'nın Bakanı mıydı? Sizler Türkiye Cumhuriyeti'nin değil Patangonya'nın milletvekili miydiniz hiç farkına varmadınız yedi yıl? İnsaf arkadaşlar, insaf! Görmedik, duymadık, işitmedik, 17 Aralık gelip Başbakan söyleyince işitmeye başladık!
Değerli arkadaşlar, çok açıklıkla söyleyeyim, bugün, daha doğrusu, saat itibarıyla dün 14 Şubattı. Yani insanlar birbirlerine sevgilerini sunacaklar, sevgilerini gösterecekler ailelerine, eşlerine, çocuklarına. Türkiye'yi öyle bir duruma getirdiniz, öyle bir böldünüz ki sizin sayenizde bazıları çocuklarına bu sevgiyi, bu düşkünlüğü ziyadesiyle gösterebiliyorlar. Oturuyorlar gemicikler alıyorlar, görmezden geliyorsunuz. Pırlanta dükkânları açıyorlar, görmezden geliyorsunuz. Arsalar kotarıyorlar, görmezden geliyorsunuz. Komisyonlar kotarıyorlar, görmezden geliyorsunuz. Diğer bazı çocuklara da dün olduğu gibi, Gezi Parkı'nda olduğu gibi biber gazı, cop, dayak, boyalı su.
Şimdi, bu ayrımcılık yetmedi, bu başkalarının çocuklarıyla bizimkilerin çocukları arasındaki ayrımcılık yetmedi, artık açıkça yasa yapıyorsunuz, yasalar yapıyorsunuz kurtarmak için.
Dün hep beraber komisyonda gördük değerli arkadaşlar, hepiniz de biliyorsunuz. Hepiniz de biliyorsunuz. Reza Zarrabları kurtarmak için, bakan çocuklarını kurtarmak için, Bilal'i kurtarmak için, ayakkabı kutularını kurtarmak için dün delilleri yok etme kanununu komisyonda kabul ettiniz, açık açık. Bugün de bir kez daha onları kurtaracak hâkimleri oluşturabilme kanununu yapmaya çalışıyorsunuz. Sizler farkındasınız, ama farkında olmayı bile kabul etmek istemiyorsunuz.
Sizlere bu konuda söyleyebileceğim son bir şey var, lütfen diyorum, tekrar, görmezden gelmeyin, hepsi bizim çocuklarımız. Birini ziyadesiyle sev, birine de biber gazını reva gör! Ama ne olursa olsun, Sayın Başbakan ne dedi geçen gün? "Ben arkadaşımı yedirtmem." dedi. Biz de bir şeye söz verdik, o nasıl yedirtmeyecekse biz de bu ülkeyi soydurtmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Biz de bu ülkeyi soyanların milletin anasına küfretmesine izin vermeyeceğiz. Analarına küfrettirmeyeceğiz.
Hepinize saygılar efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Sarıgül'ün dosyasını da temizleyecek misiniz?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Olabilir, siz de bakın!