GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:14.02.2014

ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 38'inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyor, hayırlı sabahlar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bizim burada her söylediğimize yerinizden laf atarak, sataşarak... Bir şeyleri, gerçekleri veya gerçek olması ihtimal şeyleri acaba bunlar da doğru bir şeyler söylüyorlar mı diye lütfen bir kerecik düşünmenizi özellikle rica ediyorum. Sabahın bu saatinde eğer biz her madde üzerinde bir şeyler konuşuyorsak bunların hepsini toptan reddederek bugünlere geldik. Daha önce de muhalefet olarak, özellikle yolsuzluklarla alakalı veya yolsuzluğa giden bir trendin, yolculuğun nasıl başlayacağını defaten ifade etmiş olmamıza rağmen, bunların hepsini kulak arkası yaptınız, bunları duymak istemediniz. Yolsuzluğun, bir bürokratın, siyasetçinin ve iş adamının, bu üçlü sacayağının tamamlanması söz konusu olmadan yapılamayacağını hepimizi biliyoruz. Son dönemde ortaya çıkan "tape"lerde -gerçi Sayın Adalet Bakanımız hukukta olan, yargıda olan bir şeyin üzerinde konuşmanın doğru olmadığını ifade ediyor ancak- burada iş adamlarının kimlere karşı neler söylediklerini hep beraber mütalaa ettik.

Bürokrat diyorsunuz. Bürokratların evinde bulunan ayakkabı kutusundaki paraları birileri getirip koymadı herhâlde. Bunları yok sayıyorsunuz. Dahası, bunlarla ilgili yapmış olduğunuz açıklamada, bu yüce millettin özellikle hassasiyet gösterdiği "Yok, bu paralarla imam-hatip lisesi yapılacaktı, yok üniversite yapılacaktı..." Nereden biliyorsunuz bunları, size bunlar daha önce söylendi mi? Söylenmemiş olmasına rağmen işinize gelen şeyleri sanki gerçekte böyle yapılacak gibi değerlendirerek bunların üstünü örtmeye çalışıyorsunuz.

Son zamanlarda en çok sığındığınız şey masumiyet karinesi. 2002 yılından beri, iktidarınızın on iki yılında, eğer yargıya intikal eden her konuyla alakalı masumiyet karinesini önceleyerek bir direnç göstermiş olsaydınız 17 Aralıktan sonra sık sık masumiyet karinesine vurgu yapmanız gerçekten inandırıcı gelebilirdi. Yani, kendinize sormuyor musunuz, "Biz, gerçekten, 17 Aralık öncesi yaptıklarımızla bugünkü söylediklerimiz arasında bir çifte standart uyguluyoruz." demiyor musunuz hiç? Bu empatiyi yapmadığınız sürece burada neyi anlatırsak anlatalım, bizim anladıklarımızı sizin anlamanızın mümkün olmayacağı kanaatindeyim.

Bakın, ben size bir örnek vereyim. 1 Ocak-11 Şubat 2011 tarihleri arası Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Emlak Konut; bu ismini saydığım 4 şirketin televizyonlara vermiş olduğu reklamın toplam sürelerinin yüzde 90'ını A Haber oluşturuyor. Bu sizler için bir şey ifade etmiyor mu? Yani, bir yerdeki para kaynaklarının, sizin de çok yakın ilişkide olduğunuz veya sizin, Sayın Başbakanın ifade etmiş olduğu havuza para aktaranlara sürekli olarak devlet kasasından destek temin edilmesi doğru bir şey mi? Tek taraflı olarak devletin kaynaklarını birilerine, size yakın olanlara doğru yönlendirmenizi nasıl izah edeceksiniz?

Yine, demokrasi diyoruz, insan hakları diyoruz, bireysel özgürlükler diyoruz, basın özgürlüğü diyoruz. Biz söylemiyoruz, Başbakanın Başdanışmanı Sayın Yalçın Akdoğan'ın -tekzip de etmedi- kendisinin bir ifadesi var: "Meclis TV'nin yayınlarını biz milletin haber alma özgürlüğünü kısıtlamak üzere kaldırıyoruz, diğer televizyonlar..." Evet, bir tekzip yok.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Tekzip etti, diğer televizyonları söylemedi.

ALİ ÖZ (Devamla) - Efendim, bir tekzip yok.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Var, var, olur mu öyle şey?

ALİ ÖZ (Devamla) - Diğerlerine de "Biz bunları kapatıyoruz ama siz başka yayınlarda muhalefetin vermiş olduğu her şeyi milletle paylaşmaya devam ediyorsunuz." diyor. Bunlar doğru şeyler değil.

Burada çıkartmış olduğumuz kanunlar... Bakın, bir kentsel dönüşüm projesinde, o zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanına Hükûmet koltuklarında otururken bir soru sormuştum, demiştim ki: "İhalelerin yapılmasıyla alakalı Kamu İhale Kanunu'nda 21'inci madde (b) fıkrasında yapmış olduğunuz değişiklik..." Hepiniz biliyorsunuz, ilansız, davetiyeli, pazarlık usulü. Daha sonra da, eğer, bu ihaleye katılmak isteyenler ihalenin şartnamesini isterlerse, ihaleye katılmayanlara onun verilmesini bile engelleyen yasaları bu yüce Meclisten geçirirken, bunların daha sonra ileride başınıza büyük dertler açacağı uyarısında bulunmuştuk ama maalesef bunların hiçbirini yapmadınız. Bunları yapmadığınız için de 17 Aralık sizin için kaçınılmaz oldu diyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)