| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 18.02.2014 |
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa teklifinin 33'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan önce, Maltepe Gülsuyu Mahallesi'nde aile içi şiddeti önlemeye çalıştığı esnada bıçaklanarak şehit olan polisimiz Mehmet Emin Aydın'a rahmet, yaralı polis Koray Albayrak'a acil şifalar dilerim.
Anadolu Yakası'nın bu en güzel mahallesi bütün basın toplantılarımıza, Meclis konuşmalarımıza, önergelerimize rağmen görmezden gelinmektedir. Eroin ve arazi mafyası her gün yeni bir vukuat işlemektedir. En son geçen hafta perşembe akşamı bir muhtar adayımız, güpegündüz dükkâna gelinip "Sen bizden habersiz nasıl aday olursun?" denilerek ayaklarından vurulmuş, çok zor bir operasyon neticesinde hayati tehlikeden kurtulmuştur. Failler yine elini kolunu sallayarak dolaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yine, içi doldurulmamış, keyfiyet esasına dayalı bir torba yasayla karşı karşıyayız. Gerek partimin gerekse diğer muhalefet partilerinin görüşü, halkın temsilcilerinin fikirleri hiçe sayılarak hazırlanan bu yasa asla halkın yararına olmayacaktır. Komisyonlara da sunulan tekliflerimiz bir bir reddedilmektedir.
Şimdi, bu tasarıyla Biruni Üniversitesine 6 adet fakülte kuruluyor. Bunlardan biri de diş hekimliği fakültesi. Bakınız, ben bir diş hekimi olarak mesleğimizin ve meslektaşlarımızın sorunlarını defalarca dile getirmeye çalıştım. Avrupa Birliği normlarına erişeceğiz diye inanılmaz derecede fakülte açılmaktadır. Şu anda 54 tane diş hekimliği fakültesi bulunmaktadır fakat öğretim üyesine ulaşılamamaktadır. Yıllık mezun sayımız 2.500'dür. Zaten, muayenehanelerden hizmet alımıyla ilgili Hükûmetin bir çalışması yokken bu alana yeni fakülteler açmak işsiz diş hekimleri yaratmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Bir diğer konu yine bir sosyal adaletsizlikle ilgilidir. Geçtiğimiz nisan ayında Manisa Milletvekilimiz Sayın Sakine Öz tüm sigortalı kadın çalışanların doğum borçlanması hakkından yararlanması için kanun teklifi verdi. Kendi namına çalışan BAĞ-KUR'lu kadın çalışanlarımızın da doğum borçlanması yapabilmesi için teklif sunuldu. Bugün, ülkemizde ilgili kanunlar gereği SSK'ya kayıtlı çalışan kadınlar doğum yaptıklarında ve dolayısıyla çalışma hayatı ve sosyal güvenceden yoksun kaldıklarında bu süreyi borçlanma yoluyla telafi edebilirken aynı hak BAĞ-KUR'lu kadınlar için tanımlanmamakta. Dolayısıyla, doğum borçlanmasının sadece SSK'lı kadınları kapsaması en başta fırsat adaletsizliği yaratmaktadır. Konuyla ilgili gerekli adımların bir an önce bu Meclis tarafından atılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan önceki gün gerçekleştirdiği konuşmada "Kasımpaşa'da sabah güneş doğmadan hastaneye gider, kuyruğa girerdim." diyor. Ama, bugün görüyoruz ki Beyoğlu'da 2'si aile sağlığı merkezi başta olmak üzere 69 sağlık biriminin 11'i aylardır boş bulunmakta. Taksim İlkyardım Hastanesi kapatılmakta. Milyonlarca kişinin yaşadığı Beyoğlu ve Kasımpaşa'da acil servis bulunmamakta. Yine, Sayın Başbakan aynı konuşmasında "Geçmişte acil servislerde dahi hasta kardeşime yeterince ilgi, şefkat göstermediler." diyerek doktorları hedef göstermekte. Bugün Evrensel gazetesinde çıkan şu başlığa bir bakın, tespitler içler acısı, yazılanlar aynen şöyle: "Acildeki doktorlar bir günde 2.500 hastaya bakıyorlar. Randevu sistemi birçok yerde işlemiyor. İnsanlar acile akın ediyor. Sağlıkta şiddet had safhada, doktorlar kaçabilmek için pencereye yakın oturuyor. Ankara Tabip Odasının verilerine göre sadece on ayda 7.773 şiddet vakası yaşanıyor. Buna rağmen, sistemin sorumlusu olarak tabipler gösteriliyor. Doktorlar yoğunluktan on beş yirmi dakikalık yemek molasına bile çıkamıyor." İşte sağlıkta gelinen son nokta bu.
17 Aralık operasyonuyla ipliği pazara çıkan Hükûmetin kaos içindeki ülkemizi bu tür yalanlarla idare etmekte olduğunu görmekteyiz. Gezi olaylarında öldürülen gençlerimize rahmet, gözü çıkarılan onlarca kişiye şifa dilemeyen Hükûmet, yine insanlarımızı kışkırtmak için yalanlara sarılıyor. Ülkemizi bölmek için kefen edebiyatı yapıyor. Eminim ki mitinglerde kefen giydirdiğiniz gençlerimizin ceplerinde evlerine gidecek otobüs paraları bile yok. "Camide içki içildi." dediniz, müezzin gerçek dindar çıktı, yalanladı. Yetmedi, "Camide öpüştüler, ispatlayacağız." dediniz, ispatlayamadınız. "Başörtülü bacımıza saldırdılar, taciz ettiler, bebeğine idrar yaptılar." dediniz, kameralarla tespit edildiği kadarıyla o da yalan çıktı. "Faillerini bulun, lanetleyelim." dedik, yüz kişiden birini bile bulamadınız. Son olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadın ve çocukların her türlü şiddete karşı korunmasının Bakanlığın görevlerinden olduğu açıklamasını yaparak tacize uğradığı iddia edilen hanımefendiye sahip çıktığını, soruşturmaya ilişkin açılacak davaya müdahil olacağını bildirdi. Sayın Bakan keşke aynı şefkati Gezi olayları sırasında palalı saldırganın tekmelediği kadına, İzmir'de polisin saçlarından savurarak darbettiği genç kızımıza da gösterseydi.
Bunları İnternet vasıtasıyla da sansürleyerek engellemeye çalışacaksınız ama Bahattin'e önlem bulamayacaksınız, İnternet'teki Bahattin size yetecek.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)