GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:64
Tarih:19.02.2014

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 38'inci madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, gerek bu kanunla ilgili gerekse bu kanunun maddeleriyle ilgili burada görüşlerimizi ve muhalefetimizi sürekli dile getiriyoruz, pek fazla da dikkate alınmıyor. Bu maddede vermiş olduğumuz önerge vesilesiyle özellikle yerelde, seçim bölgemde ilgili bakanlığı ilgilendiren birkaç sorunu tekrar burada dile getirmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bakın, Bingöl şehri, tam kırk yıldır deprem mağduriyeti yaşayan ve şu anda da Türkiye'de birinci derecede deprem açısından riskli olan bir ilimiz. Kırk yıl önce, 1971'de Bingöl'de deprem olunca 800'ün üzerinde yurttaşımız yaşamını yitirmiş, neredeyse bir kentin tamamı harabe hâline gelmişti. O dönemde yapılan 40-50 metrekarelik geçici prefabrik konutlar tam kırk yıldır kalıcı konuta dönmeyi bekliyor. Bu konuyla ilgili defalarca soru önergesi verdik, defalarca Bakanlıkla birebir görüşmeler yaptık. Meclis Genel Kurulunda Çevre ve Şehircilik Bakanı -bir önceki Bakan- çıkıp söz verdi, "Bu kırk yıllık mağduriyet devletin ayıbıdır. Biz Bingöl'le ilgili bu mağduriyeti gidermeye söz veriyoruz." dedi. Ona rağmen, bugüne kadar hâlâ bu mağduriyetin giderilmesi adına tek bir çalışma yapılmış değil. O dönem, bu geçici prefabrik evlerde, Bingöl'de kış koşulları sert geçtiği için, ısınma sorununu gidermek için tuğla izolasyonu amacıyla sembolik bir nakdî yardım yapılmış. Çoğu insan da bu 40-50 metrekarelik -ev demeyeceğim- kümeslerde bu ısınma problemini çözmek için, devletten aldığı paradan daha fazla, kendi cebinden tuğla alarak bu izolasyonu yapmış. Şimdi, ondan sonra devlet burada şu kurnazlığa girmiş, "Biz size tuğla yardımı için nakit verdik, nakdî yardım yaptık. Dolayısıyla, bu geçici konutlar kalıcı konuta çevrilmiştir." cevabı vermiş. Böyle bir anlayış olur mu, böyle sahtekârca bir yaklaşım olur mu? Bu sahtekârca yaklaşımı bir önceki Çevre ve Şehircilik Bakanı da kabul etti ve Bingöl'le ilgili 71 konutlarının, bu barakaların kalıcı konuta çevrilmesi için çalışma yapacağını söyledi. Biz de -Bingöl'de 7 bine yakın hak sahibi var- bu mağdurların, tek tek hak sahiplerinin isimlerini dosya hâline getirip Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ilettik, afetle ilgilenen ilgili birimlere ilettik ama bugüne kadar hâlâ tek bir çalışma yapılmış değil. Şimdi, bakan değişti, eminim ki bu Çevre ve Şehircilik Bakanın da, bu bakanlık yetkililerinin de hiç bu sorundan haberi yok. "Devlette süreklilik esastır." deniyor ama bir bakan değiştiği zaman, daha önce belli bir aşamaya getirdiğiniz çalışmaların tamamı âdeta havaya uçuyor. Böyle bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir.

Bakın, Bingöl'de, aynı şekilde, 2003 depremiyle ilgili de çok ciddi mağduriyetler var. O dönemde Bingöl kentinin yüzde 60'ı depremden etkilendi ama afet bölgesi ilan edilmedi. Afet bölgesi ilan edilmediği için, TOKİ eliyle yapılan konutlardan âdeta ticari kâr sağlayan, ticari kârı amaçlayan bir anlayış ortaya kondu. Şimdi, şehrin tamamı neredeyse bankalara borçlandırılmış durumda, maliyetinin çok çok üstünde fiyatlar çıkarılmış, insanlar bu konutların taksitlerini ödeyemiyorlar, ödeyemedikleri için banka faizleri çığ gibi büyüyor ve bu şekilde insanlar büyük bir çaresizlik içerisindeler. Biz bir kanun teklifi de verdik. Hiç olmazsa bu banka faizlerinin depremzedelerden, afetzedelerden alınmaması ve bununla ilgili bir yasal düzenleme yapılması için bu Meclise kanun teklifi verdik ama bugüne kadar, maalesef, bu Hükûmetin yine yaptığı hiçbir çalışma yok.

Bakın, bu 2003 depremiyle ilgili Bingöl'de İnönü Mahallesi'nde bir kentsel dönüşüm projesi devreye kondu yine TOKİ tarafından. Örneği yoktur, hiçbir ilde örneği yoktur; insanların barınma sorunu giderilmeden âdeta insanlar dışarı atıldılar. Bu evler yıkılırken bu insanlara kira yardımı yapılmadı, enkaz yardımı yapılmadı, enkaz kaldırma yardımı yapılmadı, barınma sorunu çözülmedi, âdeta insanlar tehdit edilerek -imza vermezseniz hak kaybına uğrarsınız tehdidiyle- bu insanlardan imza alındı. Şu anda da insanlar o mağduriyetlerle boğuşuyorlar. Bir kent birinci derecede deprem riski altında olup kırk yıldır deprem mağduriyeti yaşamaz, ayıptır! Son on iki yılı da sizin Hükûmetinize aittir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Keşke Çevre ve Şehircilik Bakanı burada olsaydı ama buradaki bürokratların da not almasını ve bu sorunlarla ilgili bir an önce Bingöl Milletvekili olarak da bize yazılı ya da sözlü cevaplar iletmesini talep ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)