| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çoğulcu demokrasinin dayanağı, hepinizin bildiği üzere, hukuk devletidir. Hukuku eğer esas almıyorsanız, demokrasiden bahsetmeniz mümkün değil. Bir o kadar da önemli bir başka husus, halkın yönetime katılmasıdır. Bunun için de halkın haber alma, bilgi alma imkânının önündeki bütün engelleri kaldırmak gerekir.
Her dönemde, değerli arkadaşlar, basın üzerinde birtakım tesirler, birtakım baskılar oluşturulmaya çalışılır. Kimi zaman bu baskılara karşı basın, halkın ve muhalefetin de destekleriyle dik durabilmeyi becermiştir, kimi zaman da boyun eğmek zorunda kalmıştır ama sanıyorum ilk kez bir Hükûmetin basın, medya kuruluşları sahibi olmak gibi, tüm medyaya el koymak gibi ihtiras ve eylemleriyle karşılaşıyoruz. Gazete alımları için havuzlar oluşturuluyor, Başbakanla medya yöneticileri arasında direkt kırmızı telefonlar kuruluyor, "Alo Fatih" hatları oluşturuluyor. Televizyonlarda alt yazılara bile tahammül edemeyen Başbakan, doğrudan bu yöneticileri arıyor bu hatlarla, talimatlar veriyor. Olmadı, ödüllendiriyor yandaşlarını, gazete köşelerinde köşe yazarı yaparak. Yine, olmadı, cezalandırıyor, gazetecileri işinden attırıyor. Bir tehdit, baskı, şantaj aldı başını gidiyor ve bunu herkes görüyor ama her nedense bir AKP'li bakandan, bir AKP'li vekilden "Bu işleri kim yaparsa yapsın yanlıştır." itirazını maalesef duyamıyoruz.
İspanya Başbakanının Ankara ziyaretinde bir gazeteci yolsuzluklarla ilgili soru yöneltiyor. Misafirin önünde Başbakan, sanki gazeteci memuruymuş gibi azarlıyor, suçluyor, tehdit ediyor. İspanyol gazeteci kendi ülkesine, kendi gazetesine "Türkiye'yi görünce ülkemdeki basın özgürlüğünün kıymetini anladım." diye haber geçiyor. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye'de 40 gazetecinin tutuklu olduğunu açıklıyor. Türkiye bu alanda -övünebilirsiniz değerli AKP milletvekilleri- iki yıldır birinciliği kimselere kaptırmıyor. Türkiye'yi İran ve Çin izliyor, diğer ülkeler Eritre, Vietnam, Suriye, Azerbaycan, Etiyopya, Mısır ve Özbekistan. Yani bu ülkelerin isimlerini duyduğunuzda herhâlde, "Aynı ligde olmamamız gereken ülkeler." diye eminim sizler de düşünüyorsunuz.
Basını dizayn etmenin bir başka yolunu daha bulmuş AKP. Kamu kurumlarından verilen ilan ve reklamlarla basını ram etmek, önünde diz çöktürmek. The Nielsen Company 2013 yılı verilerini açıklamış. Bu verilere baktığımız zaman Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıfbank, TÜRK TELEKOM gibi Türk ekonomisinin amiral gemileri şirketler; başta yandaş gazeteler Sabah, Star, "Alo Fatih"in gazetesi Habertürk, Takvim, Akşam, Yeni Şafak, Türkiye gibi gazetelere hatırı sayılır reklamlar veriyor. Ziraat Bankası reklamlarının, değerli arkadaşlar, yüzde 57'si Sabah'a, yüzde 23'ü Star'a veriliyor. Halkbank, 8 bin saniyelik reklamının neredeyse tamamını Star Grubuna veriyor. Vakıfbank reklamlarının yüzde 21'i Sabah'a; diğerleri de yandaş gazetelere hakça dağıtılıyor!
Bir de TÜRGEV diye bir vakıf var arkadaşlar. Biliyorsunuz, Türkiye Gençlik ve Hizmet Eğitim Vakfı diye gazetelerde kamuoyu tarafından okunan, öğrenilen bir vakıf. Sayın Başbakanın oğlu Bilal Erdoğan'ın da yöneticisi olduğu bir vakıf. Bu vakfa, değerli arkadaşlar, hakikaten, dudak uçuklatan bağışlar yapılıyor, mesela eski parayla 200 trilyon ve bu bağışlar karşısında da bu bağışları yapan firmalar koca koca ihaleler alıyor, milyar dolarlık ihaleler alıyor. Ne güzel siyaset, pardon, pardon, ne güzel ticaret! Al gülüm, ver gülüm! Buna ne denir arkadaşlar? Buna "besleme demokrasi" denir, buna "güdümlü demokrasi" denir.
Diğer gazeteleri sorarsanız, AKP'yi alkışlamadıkları için zırnık koklatılmıyor. Altta kalanın canı çıksın, reklamdan pay almak bir tarafa, reklam masasına oturtulmuyor bile.
İşte, AKP'nin özürlü demokrasisini gecenin bu vaktinde sizlerle paylaşmak istedim. Hepinize hayırlı geceler diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)