GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:20.02.2014

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, bu kanun teklifinin 17'nci maddesi ne diyor? "Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz." diyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Görev yeri değiştirilen devlet memurları hakkındaki işlemler uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemler dışında bırakılıyor burada. Bu teklif de aslında 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla ilgilidir. Bu soruşturma nedeniyle görevden alınan başta emniyet mensupları olmak üzere sayıları 7 bini bulan kamu görevlilerinin hızlı bir şekilde yürütmeyi durdurma kararı almasını önlemektir. Hükûmet bu kanun teklifiyle demiştir ki: "Biz, 'yargı bağımsızlığı' diye bir şey tanımıyoruz. Biz, kendimize gelecek tehlikelerin çıkardığımız bu yasayla önüne geçiyoruz. Bizim amacımız aslında budur."

Bu kanun teklifindeki maddeleri biraz dikkatli okursanız, bu kanun teklifini, Adalet ve Kalkınma Partisinin, kendini koruma zırhı altına almak için çıkardığını, daha doğrusu dayattığını kolaylıkla görebilirsiniz. Bu kanunun neden acil olarak getirildiğine, Ceza Kanunu'nun cımbızla seçilen maddelerini değiştirmekle neyin hedeflendiğine bakmak lazım. Bunun cevabını aslında hepimiz biliyoruz: 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması. Ama ne yaparsanız yapın, ister kanun ya da kanunlar çıkarın ister burada çıkın bağırın çağırın rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu ister yurt dışına ister yurt içine ister paralele ister Haşhaşi'ye bağlayın bu ayıbın, bu suçun, bu lekenin üstünü örtmekte başarılı olamayacaksınız.

İktidar partisi olarak yıllarca "uzun tutukluluk", "adil yargılama hakkının ihlali", "özel hayatın gizliliğine riayet" gibi çağrıları duymazlıktan geldiniz hep. Ama şimdi ne yaptınız? 17 Aralık soruşturmasıyla beraber acele bir kanun teklifi hazırladınız, Meclise getirdiniz. Ama milleti kandıramayacaksınız. Hükûmet, kendisine yönelik yolsuzluk operasyonunu durdurmak, olası operasyonların önüne geçmek, alınmış mahkeme kararlarının içini boşaltmak için yargıya karşı resmen taarruza geçiyor. Demokratik hukuk toplumunun esası, açık görüşlülüğe, çoğulculuğa ve hoşgörülü olmaya dayanır. Demokratik hukuk toplumu, sorunlarını bir tarafı sindirerek değil, tarafları uzlaştırarak çözer. Kamu kudretini kullanma yetkisine sahip kılınmış devlet, hukukun evrensel ilke ve esasları ışığında kabul edilen kuralları adaletli, doğru, dürüst, eşit ve hızlı uygulamak zorundadır. Yargı ile siyaset arasında kopmayan bağ, hukuk kurallarının düzenlenmesi, asıl olarak da uygulanması sırasında sorunlara, en önemlisi de objektif ve subjektif yargı tarafsızlığının zedelenmesine sebebiyet vermektedir.

Bu yasayla ilgili konuşurken terörle mücadele konusunun da burada vurgulanması gerektiğini düşünüyorum. Terörle etkin mücadele için özel yetkili mahkemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye'de, PKK gibi ülkenin tümüne yayılan terör örgütleriyle mücadelede soruşturmayı derinleştirmek ve soruşturmanın gizliliğini sağlamak esastır. Önceki uygulamalar göstermiştir ki ağır ceza mahkemeleri soruşturmayı derinleştirmeden suç örgütleri soruşturmayı haber alabilmekte ve delil karartmaya başlayabilmektedirler. Bu durumda suç örgütleriyle mücadele zorlaşır. Ağır ceza mahkemeleri özel yetkiyle donatılıncaya kadar da suç örgütleriyle mücadele zaafa uğrar.

Siyasi hassasiyetlerin bulunduğu birkaç büyük davadaki sorunlara çözüm aranırken kanunlar değiştirilerek yargının belirli yetkileri kısılacaksa bunun yargıyı zaafa uğratmasından sakınmak gerekiyor. Belirli suçlara bakan savcı ve mahkemelerin hepsi sıradan ağır ceza mahkemeleri hâline getirilecekse yolsuzlukla, terörle, organize işlerle mücadelede de zafiyet ortaya çıkacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)