GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:20.02.2014

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saat gece 3.45, korsan önergelerle korsan kanunlar yapmaya çalışıyoruz. Bu bize yakışmıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisine gerçekten yakışmıyor. Bunu layığı şekliyle yapmak mümkün ama bir güç zehirlenmesi var ya, "Biz fazlayız, biz yaparız." Eyvallah ama bu fazlalık bir gün size fazla gelecek, haberiniz olsun, söyleyeyim, gerçekten fazla gelecek. "Keşke böyle yapmasaydık." diyeceğiniz günler gelecek, bunu özellikle söylüyorum.

Bu özel yetkili mahkemeleri niye kaldırmak istediğinizi hepimiz biliyoruz biz ama biraz daha anlatmak istiyorum size, ona biraz sonra değineceğim.

Şimdi bu kanunun 19'uncu maddesine geleyim. Bu madde, hâkimlerin kararlarından dolayı zarara uğrayanların doğrudan hâkimler aleyhine tazminat davaları açabilmesine olanak sağlıyor.

Bu yeni düzenleme çok dikkat çekici. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Ergenekon ve Balyoz davaları devam ederken Başbakan, Sayın Haberal'ın uğratıldığı haksızlık nedeniyle kendisini yargılayan hâkimleri tazminata mahkûm ettirmesine çok içerlemişti, hatırlıyorum, çok üzülmüştü. Başbakan hâkimleri ve savcıları korumak ve onları tazminat ödemekten kurtarmak için hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı düzenlemesini yapıp o dönemde yürürlüğe soktu. Şimdi buradan Başbakana soruyorum: Yaklaşık üç yıl önce hâkimler ve savcıların kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa, hâkim ve savcı aleyhine tazminat davası açılmayacağı düzenlemesini de yapan siz değil miydiniz? Yani, aradan üç sene geçti. Şimdi ne değişti de hâkim ve savcılara üç yıl önce getirilen bu dokunulmazlıklarını kaldırmaya çalışıyorsunuz? 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını yapan ve bundan sonra da yapmaya kalkışacak olan savcı ve hâkimlere gözdağı vermeye ve onları korkutmaya mı çalışıyorsunuz şimdi?

Özel yetkili mahkemeler sizin döneminizde kuruldu Sayın Bakan. Niye kurdunuz özel yetkili mahkemeleri? Kahraman Türk ordusunun şerefli mensuplarını, aydınları, bilim adamlarını, gazetecileri yargılamak için. Yargıladınız, hapse attınız. Başta Engin Alan olmak üzere birçok generali içeri attınız ve hâlâ önemli bir kısmı da çile çekiyor. Şimdi ne oldu da bu mimarı olduğunuz özel yetkili mahkemeleri kaldırmak istiyorsunuz? Bir tek sebebi var: Hırsızlığı ve yolsuzluğu örtmek için, başka hiçbir sebebi yok. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Evet, bravo!

ENGİN ALTAY (Sinop) - Lütfü Bey, buradan da bir itiraz yok zaten.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturma sürecine kadar özel yetkili mahkemeleri hararetle savunuyordu Başbakan. "Bu mahkemelerin savcısıyım." diye meydan meydan dolaştı. Sıranın kendisine geldiğini görünce büyük bir U dönüşü yaptı, savcı cübbesini çıkardı, hüküm giyen askerlere hak vermeye başladı. Neredeyse onlar için ağlayacak yakında. Bu mahkemeler dün lazımsa bugün de lazımdır, ben iddia ediyorum. Bunun niye lazım olduğunu da millete anlatmak lazım.

Adalet Bakanı "Kesinleşmiş davalar bundan etkilenmeyecektir." diyor ama bizim anladığımız şu: Özel yetkili mahkemeleri kaldırmak demek, tüm PKK ve KCK'lılara yeniden yargılama yolunu vermek demektir, onların affedilmesi demektir. Bunun ismi, örtülü bir aftır. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla bütün yolsuzlukların, hırsızlıkların, örgütlü işlenen suçların da üzeri örtülecektir. Yani hâlâ görüntüleri olmayan o çikolata kutularında giden dolarların üstünü örteceksiniz, örtmeye çalışacaksınız ama örtemeyeceksiniz, onu zaman gösterecek.

Bu düzenlemenin demokrat kılığına bürünüp halkımıza şirin gözükmekten başka bir şey olmadığını anlatmak istiyorum size. Halkımızı kandırıp 17 Aralık sonrası Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının siyasal itibarını kurtarmak amacıyla yapılan gayrisamimi bir düzenlemedir bu. Bu düzenlemeyle, Hükûmet üyelerinin yaşam koçluğu yapan Rıza Sarraf çok itibarlı bir hâle gelecektir. Niye yaşam koçu diyorum? Nereye giderseniz Rıza Sarraf yanınızdaydı, terlik gibi.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Madalya versinler!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bir temel atma töreni, Rıza Sarraf yanınızda; bir dernek açılışı, Rıza Sarraf yanınızda. Yani, yeni sosyetede bir tabir var ya "yaşam koçu", Rıza Sarraf olmuş bakanlarınızın yaşam koçu. Hırsızlıklar, dümenler, dalavereleri örtmek için, örtbas etmek için yaptığınız bu düzenleme tam anlamıyla yargıya müdahaledir. Adalet ve Kalkınma Partisi içindeki aklıselim arkadaşlarımın bu düzenlemeye karşı çıktıklarını iyi biliyorum. Her ne kadar ses çıkaramasalar bile onların içlerinin bu konuda rahat olmadığını biliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)