| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu kanun teklifinin 19'uncu maddesiyle bazı kanunların maddeleri kaldırılıyor. Bunlardan bir tanesi, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Yine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda değişiklik yapılıyor.
Şimdi, öncelikle şunu söylemek istiyorum: Bu, yargıda yaşanan sorunların öteden beri uygulamadan kaynaklanan sorunlar olduğunu tartışageliyoruz.
Geçen gün bir Meclis tutanağı elime geçti, Tayyip Bey'e siyaset yolunu açan, Anayasa Mahkemesinin ilgili maddesinin değişikliği konusundaki yapılan tartışmalarda da o tarihte, 2003 yılında hukuk alanında yaşanan sorunların, yargı alanında yaşanan sorunların uygulamadan kaynaklandığı belirtilmiş hem AKP hem de CHP milletvekilleri tarafından.
Şimdi, uygulamadan kaynaklanan sorunları çözmek için yasa değiştirmeye gerek yok. Bu, uygulamadan kaynaklanan sorunların nedenlerini ortadan kaldırdığımız zaman aslında bu sorunlar çözülür. Bu sorunlar, temelde, hâkim ve savcıların, yasa ve hukuk kurallarını uygulamakla görevliyken, hatta Anayasa'nın 90'ıncı maddesine göre, iç hukukumuzun bir parçası hâline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına uygun kararlar vermesi gerekirken, bunları bir kenara bırakarak -bırakalım AİHM kararlarını, CMK hükümlerini de kurallarını da bir kenara bırakarak- tümüyle keyfî karar vermelerinden kaynaklanmaktadır. Bunun temelinde de hâkim ve savcıların bu eylem ve işlemlerinden dolayı tazminatla sorumlu tutulmamaları nedendir. Dolayısıyla, yargıdaki sorunları çözmek için, öncelikle, hâkim ve savcıların keyfî davranmalarının önüne geçmek gerekir. Bunun da yolu, bu hâkim ve savcıları tazminatla sorumlu tutmaktır. Aslında, en büyük kötülüğü iktidarınız, bu 2802 sayılı Yasa'yı, 93/A maddesini getirmekle yaptı. Aslında, onun, o değişikliğin getirilme nedeni 2011 yılında, "Haberal davası" olarak nitelendirilen davada gerekçesiz tutuklama kararı verdikleri için haklarında tazminat davası açılan hâkimleri -o zaman o hâkimleri Tayyip Bey kendisinden görüyordu, "Benim hâkimim." diyordu- kurtarmak için ve o Zekeriya Öz gibi savcıları kurtarmak için bu hükmü getirdiniz. Şimdi de kaldırıyorsunuz. Aslında, yanlıştan dönüyorsunuz, yani iki sene sonra olsa da yanlıştan dönüyorsunuz. Dolayısıyla bu olumlu bir gelişmedir, bunu kutluyoruz. Ancak bu yetmez değerli arkadaşlarım, hâkim ve savcıları karar verirken yaptıkları işlemden, bazı kararlarından dolayı sorumlu tutmayı açık açık yasa maddesi hâline getirmek lazım. Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin, düşmanlık, kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk gerektiren nedenlerle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması, sağlanan veya vadedilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması, duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması hâllerinde hâkimler verdikleri bu kararlardan dolayı açıkça sorumlu tutulmalı ve haklarında tazminat davası açılmalıdır. Bu düzenlemenin bizim kanunumuza yerleşmesi gerekiyor. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 46'ncı maddesi... Bu konuda hâkim ve savcılar doğru karar vermeye yetmiyor. Bence asıl en güzel düzenleme şudur: Yanlış karar veren hâkim ve savcıların bir maaşları ceza olarak kesilse bence daha doğru karar verirler diye düşünüyorum. Bu düzenlemenin mutlaka bizim hukuk sistemimizde yer alması gerektiğini ben düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)