| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; BASTIRILARAK DAĞITILAN 561 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ'NİN KIRK SEKİZ SAAT GEÇMEDEN GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMININ 3'ÜNCÜ SIRASINA ALINMASINA VE DİĞER İŞLERİN SIRASININ BUNA GÖRE TESELSÜL ETTİRİLMESİNE; 561 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ'NİN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 21.02.2014 |
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bugün Isparta'nın Yalvaç ilçesinin Ayvalı köyünde defnedilen şehit uzman Gökhan Arslan kardeşime bir kez daha Allah'tan rahmet diyorum. Kederli ailesine, hemşehrilerime ve aziz milletimize de sabır ve başsağlığı temenni ediyorum.
Yine, ikinci husus, değerli arkadaşlar, sanıyorum bütün milletvekillerine gelmiştir, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneğinin (TEMAD) bir yazısı. Ben, iki gün önceki konuşmamda, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının bir kısmının, eğer bu sorunlara bigâne kalınmaya devam edilirse ölüm orucuna başlayacaklarını söylemiştim. Bu yazı sanıyorum hepinize gelmiştir. Bu, gerçekten çok vahim bir durumdur; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görülmeyen, bugüne kadar yaşanmayan bir durumdur. Bunun siyasi sorumluluğu, ordunun siyasi sorumluluğunu taşıyan, başta Millî Savunma Bakanı olmak üzere, Hükûmete aittir. Bu sorunun bir an önce çözülmesini, büyütülmeden çözülmesini Milliyetçi Hareket Partisi olarak talep ettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, çoğulcu demokrasilerin kalbidir parlamento ve buralarda konuşulur, toplum burada ortak dertlerine yine ortaklaşa çözüm arar. Elbette, meclis -iktidarı içerisinden çıkaran- bir veya birden fazla partinin oluşturduğu iktidar partileri, bir de bunları denetleyen muhalefet partilerinden teşekkül eder. Her dönemde yasama organının çalıştırılması meclis çoğunluğunun sorumluluğundadır. Bu dönem bu sorumluluk AKP'ye aittir. Kendisine oy vermiş ya da vermemiş tüm kesimlerin görüşlerini Meclise taşıyabilme ve bu ortak iradelerin yine millî irade, ortak bir irade şeklinde yasama ve denetim sürecine yansımasının sorumluluğu, biraz önce de söylediğim gibi, Adalet ve Kalkınma Partisinindir.
Her demokraside olduğu gibi çoğunluk partisinin ilk başvurması gereken araç uzlaşmadır. Parlamenter sistemler, çoğulcu sistemler neredeyse uzlaşma üzerine bina edilmiştir. AKP, elbette, Meclis gündemini belirlemede ana aktör olmalıdır yani Mecliste bu yetki millet tarafından Adalet ve Kalkınma Partisine verilmiştir ama muhalefetin de tıpkı kendisi gibi halka birtakım vaat ve taahhütlerle sorumluluk alarak geldiğini unutmamalıdır ve onların iradesinin de Meclise taşınmasıyla ilgili olumlu bir tavır takınmalıdır. Farklı görüşleri temsil eden muhalefetin, Meclis kürsüsünden halkın gündemini ifade etmesine izin verilmesi yani "Benim yeterli çoğunluğum var, dolayısıyla hiçbir partiye ihtiyacım yok." gibi bir tavırdan uzaklaşılması gerekmektedir. Bugüne kadar bunun başarıldığını söylemek maalesef mümkün değildir. İşte, zaten Mecliste yaşanan gerginliklerin ve Mecliste yaşanan kutuplaşmaların en önemli sebebi de bu anlayıştır.
Değerli arkadaşlar, 2'nci dönemimi bitirmek üzereyim. Muhtemelen muhalefet partisi içerisinde daha fazla, daha çok dönem görev yapmış arkadaşlarımız da benimle aynı düşüncede olacaklardır. Bugüne kadar birçok kez kanun teklifi, Meclis araştırma önergesi, teklif ve tasarılara yönelik değişiklik önergeleri vermiş olduğumuz hâlde bunların hiçbirisi dikkate alınmamıştır.
Değerli arkadaşlar, lütfen, kendinize bir sorun: Bu tekliflerin, bu kürsüde ifade edilen sözlerin hepsi mi yanlıştır, bunların içerisinde hiç mi sahip çıkabileceğiniz bir doğru yoktur? Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi, AKP'nin mutlak çoğunluğunun takındığı tavır nedeniyle kendisi çalar, kendisi oynar durumdadır. Bundan dolayı, Genel Kurul, eminim, burada bulunan kimseyi memnun etmeyen bir şekilde, bırakın politik nezakete uymayı, genel adap ve muaşerete de uymayacak bir müzakere ortamına sürüklenmiştir. Milletvekilleri birbirini dinlememektedir. Milletvekilleri boş koltuklara hitap etmektedir. Yani, değerli arkadaşlar, farklı cenahtan birisi dese ki: "Dünya yuvarlaktır ve kendi etrafında dönmektedir." Diğer taraf: "Hadi canım, bunu da nereden çıkardın?" diyecek noktaya gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, açık İç Tüzük ihlalleri vardır. Her başkan vekili, Meclisi âdeta kendi doğrularıyla yönetme gibi bir durum sergilemektedir. Bunda Meclis başkan vekillerinin de çok fazla kabahati yoktur çünkü bunun en büyük sebebi, İç Tüzük'te yaşanan ve günlük ihtiyaçları giderme konusunda bir çözüm üretemeyen boşluklardır. 41'inci yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ve iki kanatlı Parlamento zamanında oluşturulmuş ve hâlâ daha bu İç Tüzük'le bu müzakereleri, komisyon çalışmalarını yürütme zorunluluğundadır. İç Tüzük yetersizdir değerli arkadaşlar. Birçok maddesi uygulanamaz hâldedir. İç Tüzük'te yer almayan birçok uygulama da maalesef kural hâline gelmiştir.
İki dönemde de kurulan İç Tüzük uzlaşma komisyonları maalesef bir neticeye varamamıştır. Bunun üzerinde durmak lazım. Her parti kendi zaviyesinden farklı açıklamalar getirebilir ancak AKP'nin bu İç Tüzük çalışmalarında yeterli anlayış ve katkıyı vermemiş olduğunu söylemek durumundayım. Muhalefet tarafından yapılan tüm öneriler değerli arkadaşlar, "İç Tüzük'teki bu madde aynen muhafaza edilsin." şeklinde âdeta püskürtülmüştür, yeni bir, karşı bir öneri sunulmamıştır.
Bugün, komisyonlarda ve Genel Kurulda yaşanan kaos ve karmaşa eminim ne milletvekillerinin ne de milletin hoşuna gitmektedir. Meclisin itibarı maalesef tasvip edilemeyecek bir durumdadır. Milletin üzülerek seyrettiği görüntüler, belki de bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda milletvekilinin ısrarla hakaret, hatta küfür ve zor kullanmaya devam etmesi ve bu şahısların açıkça partilerince uyarılmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Disiplin cezaları dahi iktidar partisine ayrı muhalefet partilerine ayrı uygulanmaktadır.
İktidar partisi gündemle o kadar sık ve lüzumsuz oynamaktadır ki şu anda Meclis dışında bu müzakereleri izleme imkânı bulanlar ne yaptığını bilmez bir topluluk şeklinde görmektedirler. Bunun anlamı şudur değerli arkadaşlar: AKP yani iktidar yasama ev ödevine iyi hazırlanmamıştır. Bu ödevlerini aynen, tembel öğrencilerin ödevlerini babalarının yapması gibi Hükûmet yapmaktadır. Hükûmet 300 kişilik AKP çoğunluğunu da dikkate almamaktadır. Bir gecede geçirilen yasalar -ki artık normal bir yasayı bilmiyorum kaç aydır görüşemiyoruz- torba ve temel yasalar şeklinde Genel Kurula indirilmektedir, iyi müzakere edilmediğinden dolayı da biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı onaylamış olduğu hâlde yirmi dört saatte yeniden Meclis Genel Kurulunun gündemine getirilmektedir.
Değerli arkadaşlar, yasaların nasıl yapılacağı İç Tüzük'te, Anayasa'mızda mevcut. Eğer bu yasama sürecini bu şekilde ihlal ederseniz, istismar ederseniz çok tehlikeli bir yolun da önünü açmış oluyorsunuz. Yasama kalitesizliğine rıza göstermek hiçbir milletvekilinin kabulleneceği bir şey olmamalıdır.
Değerli arkadaşlar, öyle yasalar gelmektedir ki devletin temel yapısını ilgilendirmektedir, hatta insan hak ve hürriyetlerini yakından ilgilendirmektedir. 2 milletvekilinin imzasıyla, kesinlikle bu iradeleri küçümsediğimden söylemiyorum ama... Belki asırlık deneyimleri, tecrübeleri olan kamu kurumlarının da bu taslaklara katkı vermesi gerekirken 2 milletvekilinin teklifiyle getirilmekte ve Meclis, bu yasaları altyapısı tam doldurulmadan görüşmek durumunda kalmaktadır. Maalesef, yasama işlevini, hele hele bu son dönemde, Başbakan tek başına üstlenmiştir, Meclisin, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin -kimse alınmasın bana- iradeleri ipotek altındadır. Millet de bunu özellikle sizleri izlerken "Ben sana yetki verdim, bu yetkiyi götür başka birine teslim et demedim." diye izlemektedir.
Değerli arkadaşlar, Meclis maalesef halkın gerçek gündemlerini görüşmekten uzaktır. Gerçek kitlelerin sorunları vardır, ocak yıkan problemler vardır. Bu problemler yerine maalesef, bakanların çocuklarının, birtakım kirli işlerin içerisinde olan iş adamlarının sorunlarını nasıl çözeriz diye âdeta bir tiyatro oynanır gibi Meclis çalışmaya mahkûm edilmektedir.
Bütün bunlardan dolayı AKP grup önerisine ret oyu vereceğimizi ifade eder, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)