| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 25.02.2014 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, bu olup bitenlerin karşısında gerçekten insanın nutku tutuluyor, nefes alamıyor yani diliyorum, umuyorum, söylediğiniz noktadayız. Eğer o noktada değilsek gerçekten vahim bir noktadayız. Biz, onun için birçok şeyin netleşmesinden sonra son sözlerimizi söyleriz.
Sevgili arkadaşlar, bakın, bir seçim sürecindeyiz. Seçim sürecinde, biz Kürt coğrafyasında seçim startını verdiğimizde, ilk söylediğimiz şuydu: "Burada düşman partiler yok, bütün partiler birbirleriyle yarışacaklar ama bir kardeşlik hukuku içerisinde bu yarış olacak." ve buna riayet ettik ama zaman zaman nahoş şeylerin de olduğunu gördük ama biz BDP olarak bunun karşısında hep durduk.
Son günlerde, özellikle dikkat edin, Keşan'da başlayan, İstanbul'da ve sonra İzmir'de, Urla'da HDP'nin saldırıya maruz kaldığını... Daha önce, üniversitelerde Kürt öğrencileri aynı saldırıya maruz kaldılar. Sonra, Kürt mahallelerine aynı saldırılar gerçekleşti. Bu saldırıları gerçekleştirenleri tanıyoruz, onları biliyoruz. Onlar bu barış sürecinden önce, gelen asker ve polisin cenazesinde timsah gözyaşları akıtarak süreci sürekli tetikliyorlardı. Şimdi, şükürler olsun, bir yıla yakın bir süredir silahlar susmuş, kan yok, gözyaşı yok, ölüm yok yani biz cezaevlerinin kapısındayız ama biz morgun önünde değiliz, biz mezarlıkta değiliz, hastanenin önünde değiliz ama bundan rahatsız olan kesimler sokakları tetikliyorlar. Urla'da HDP bürosunun açılışında, ne yazık ki, ağır bir saldırıya arkadaşlarımız maruz kaldılar. İstanbul'da Kadıköy'de aynı şekilde saldırıya maruz kaldılar. Keşan'da saldırıya maruz kaldılar. Utanmadan da şunu söylediler: "Sizin Urla'da işiniz ne?" Peki, Urla kimin babasının çiftliği? Şimdi, Urla'da bu sözü söyleyenler acaba nereden geldiler, Urla'da o topraklara sahip oldular? Bu toprakları devletin baskısından, zulmünden terk edip oralara gidip oraları vatan edinenlere bu hakkı, bu sözü kim söyleyebilir? Bu yetmiyor...
Bakın, Hocalı katliamı bir katliamdır, biz de bu katliamı gerçekleştirenleri kınıyoruz. Ama her yıl bunu bir gerekçe olarak... İstanbul'da belli odaklar vardır, ırkçı, milliyetçi, ulusalcı kesimler, bundan bir yıl önce eski İçişleri Bakanı bunlara öncülük ediyordu, Taksim'in göbeğinden ta Agos gazetesinin önüne kadar yürüyorlardı. Bu sefer eski İçişleri Bakanı yok orada ama aynı grup Agos gazetesinin önüne kadar gidip diyor ki: "Biz hepimiz Ogün Samast'ız." Ve Ermeni vatandaşlarımıza ve kardeşlerimize hakaret ediyorlar, Hükûmet bu konuda seyirci ve o failleri alıp bir türlü yargılamıyor. Bir tek eksik şey, İdris Naim Şahin bu sefer yok orada ama aynı sloganlar, aynı söylemler orada devam ediyor.
Bakın, sevgili arkadaşlar, HDP ve BDP bu ülkede barışın teminatıdır. Yani iki farklı ırmak gibiyiz biz. Sayın Öcalan'ın da 21 Martta söylediği gibi, nasıl Sakarya ve Meriç, Fırat'a ve Dicle'ye kardeşse BDP ile Halkların Demokratik Partisi öyle kardeş partidirler. Biz, Kürt coğrafyasında, HDP de Türkiye coğrafyasında halkların kardeşliğini bütünleştirmek adına siyaset yapıyoruz. İki farklı ırmak gibiyiz ama tek bir ırmakta buluşmak üzere siyaset yapıyoruz.
Bazı şer odakları yani bu barış sürecini içine sindiremeyenler, sokağı tetikleyerek, BDP'yi, HDP'yi tehdit ederek eğer sonuç almaya çalışıyorlarsa, vallahi, biz sizleri tanıyoruz, otuz yıldır sizin zulüm politikalarınıza hiçbirimiz boyun eğmedik ve eğmeyiz de. Hele hele, Kürtleri tehdit ederek, Kürtleri korkutarak sonuç almaya çalışanlar dönüp Kürtlerin tarihlerine baksınlar. Kürtlerin nasıl -bir zoru, zulmü- yoktan var olduklarını iyi görürler. Herkesi akıllı olmaya davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)