GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HOCALI KATLİAMININ 22'NCİ YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:26.02.2014

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; millî bir mesele olarak görmemiz gereken Hocalı katliamı üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle Hocalı'da hayatını kaybeden, vahşice öldürülmüş 613 kadın, çocuk ve yaşlı sivil insana ve Hocalı'da diğer öldürülenlere de Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, aslında Hocalı'nın nasıl cereyan ettiğini anlatmak istemiyorum ama bu çerçeve içerisinde Hocalı'yla ilgili birkaç görüşü burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hocalı'dan sonra Ermenistan'ın da Cumhurbaşkanı olan Serj Sarkisyan'ın, bir İngiliz Araştırmacısı Thomas De Waal'in "Karabağ, Savaşta ve Barışta Ermenistan ve Azerbaycan" isimli kitabında şu ifadelerine yer verilmiş; Sarkisyan şöyle söylüyor: "Hocalı'dan önce, Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını düşünüyorlardı. Biz bunu kırmayı başardık." şeklinde ifade ediyor. Yani bilerek yaptıkları bir katliamdan söz ediliyor.

Yine, şöyle bir ifade daha var; Zori Balayan isimli, bu savaş içerisinde yer almış ve katliamda bulunmuş bir kişi, kendi hatıratında, "Ruhumuzun Canlanması" adlı kitabında şunları söylüyor: "Biz, arkadaşımız Haçatur'la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi, Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra, bu 13 yaşındaki Türk'e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından, sinesinden ve karnından yani göğsünden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. "Mesleğim hekimlikti ve tabii olarak hümanist idim. Buna rağmen Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum, halkımın yüzde 1'inin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlandı. Haçatur, daha sonra, ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk'le aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün, biz kiliseye giderek 1915'te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz, Hocalı'yı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık."

Değerli milletvekilleri, aslında Hocalı'da yapılanın ne olduğunu bu kendi anlatımları gözler önüne çok daha iyi sermektedir. Aslında, "Hepimiz Ermeni'yiz." diyenler şu bilgilerden sonra hâlâ bunu söylemeye devam edecekleri mi?

Ama şurası muhakkak ki: Bununla ilgili daha pek çok örnek var. Bunlardan bir tanesini daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bizzat vahşeti yaşayan ve sonra Beyrut'a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan "Haçın Hatırı İçin" isimli kitabında da şunları söylüyor:

"...Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı'nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa'ya döndüm, onlar haçın hatırı için savaşa devam ettiler."

Evet, bunu kınamayacak, insanlık adına bundan nefret etmeyecek kişi göremiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)