| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 27.02.2014 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 562 sıra sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi hakkında söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yasa tasarısının 4'üncü maddesi lisansüstü eğitim için yurt dışına gönderilen ve gönderilecek öğrencilere ilişkin düzenlemeleri içeriyor. Ancak, ben bu maddenin detaylarına fazla girmeden öncelikle şunu söylemek istiyorum: Bence, Başbakan dershaneleri kapatmak istemekle siyasi hayatının en büyük hatasını yapmıştır. Eminim ki şimdilerde çok belli etmese de başını duvarlara vuruyordur. Dershaneleri kapatmak konusunda "paralel örgüt" diye tanımladığı cemaatle ters düşmeseydi başına bunlar gelmeyecekti. Sayın Başbakan kendisini, hükûmetini, bakanlarını, bakan çocuklarını, kendi çocuklarını ve kabinenin yaşam koçluğunu yapan Rıza Sarraf'ın başını yakmıştır. Dershaneleri kapatmak için bir girişimde bulunmasaydı yolsuzluklar, hırsızlıklar, arsızlıklar ortaya çıkmayacaktı. Aslında, Başbakan istemeden de olsa bu millete iyilik yapmıştır. Milletin kendine gelmesine vesile olmuştur. Dershanelerle ile ilgili konu dershaneler ile ilgili değil, tamamen bir güç gösterisi için hazırlanmıştır, güç bende demek için hazırlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dershaneler konusunda evvela bazı gerçekleri bilmek ve ona göre hareket etmek gerekir. Dershanelerin varlığı eğitim sisteminin yetersizliğinden ve yanlışlarından ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, bu yanlışları düzeltip eğitim sistemini yeterli hâle getirmeden dershaneleri kapatmak büyük bir boşluk doğmasına ve çok çeşitli sorunların çıkmasına da sebep olacaktır.
Dershaneleri kapatmadan önce okullar arasındaki eğitim ve öğretim kalitesi farkını da azaltmak lazım. Böylece, bölgeler ve okullar arasındaki farklar dershaneyi gerektirmeyecek şekilde düzenlenmiş olur. Dershaneler sınavlara endeksli eğitim sisteminin bir ürünüdür. Ezberci, eleyici ve seçkinci bir eğitim anlayışında dershanelerden kurtulmak mümkün değildir.
Dershanelerden illa kurtulacaksanız, ille de kaldırmak istiyorsanız önce mevcut sınav sisteminde düzenlemeler yapmanız gereklidir. Bu sınav sistemi varken dershaneler kaldırılamaz. Eğitimde fırsat eşitliği bir dereceye kadar dershaneler sayesinde sağlanmaya çalışılmaktadır. Mevcut okul içi eğitim sistemine göre dershaneler kaldırılırsa, eğitimde fırsat eşitliğini temin edecek başka yol da kalmaz. Dershaneler kapatılırsa eğitim boşluğa düşer. Dershanelerin çoğunluğu milliyetçi, vatansever, inançlı müteşebbislerin elinde; çocukları yetiştirdikleri gibi, onlara bir mensubiyet duygusu veriyorlar, belirli bir ahlak ve terbiye duygusu aşılıyorlar.
Hükûmete önerim: Önce dershane ihtiyacını ortadan kaldırın, ondan sonra dershanelere olan talep azalır, yok olur, dershaneler de zaten ortadan kalkmış olur.
Üniversite önündeki yığılmanın önümüzdeki yıllarda yaklaşık 4 milyona çıkacağı belirtiliyor. İşte, böylesi bir durumda, her ne kadar karşı çıkanlar olsa da dershaneye giden öğrenci sayısı hızla artmaya devam edecek. Yasak koyarak üniversite önündeki yığılmayı eritmek boş bir hayalin ötesine geçmez. Dershaneyi kapatırsınız bürolar kurulur, onları da kapatırsanız özel dersler başlar bu sefer. Bunun yolu, akılcı çözümler üretmektir ama nedense, hem Millî Eğitim Bakanlığı hem de YÖK, akılcı çözümler üretmek yerine aksini ısrar etmekte ciddi bir çaba sarf ediyorlar, bir fikir kısırlığı yaşıyorlar. Bu konu keşke inada bindirilmeden, etraflıca düşündürülüp gündeme getirilseydi böyle bir meselenin halli çok daha kolay olurdu.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)