| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 30.05.2012 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 259 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde konuştuğumuz maddeyi iki bakımdan ayrı ayrı ele almakta fayda var; bir usul bakımından, bir de esas bakımından.
Şimdi, bir defa, usul bakımından bu kanun teklifinin 1'inci maddesine baktığımızda, en önemli sakatlık maç oynanırken kural değiştirilmesidir. Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı ile sendika aylardır toplu sözleşme görüşmeleri yürütüyor. Şimdi grev noktasına gelindiğinde pazarlıkları bir kenara bırakıp, birkaç arkadaşımız burada bir kanun teklifi getirerek kural değiştiriliyor. Bir defa bu, kabul edilebilir bir uygulama biçimi değildir.
İkincisi; yine bu kanunun hangi komisyonda görüşüleceği konusu da usul bakımından çok tartışmalıdır. Şimdi, bu kanunun ilgili komisyon olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda görüşülmesi gerekirken, getirilip İçişleri Komisyonunda, başka, ilgisi olmayan konularla birlikte Meclis gündemine getirilmesi, bir kere, şekil bakımından bu kanunun en temel sakatlığıdır.
Esas konusuna gelince, tabii, Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ilgili Komisyonda görüşülürken bu konu o Komisyonda gündeme gelmiş. O kanun tasarıları da şu anda, Meclis gündeminde yerini almış, bekliyor, Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı. Şimdi, bu kanun görüşülürken ilgili Komisyonda, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda, bu madde gündeme geldiğinde orada reddediliyor bu. Orada reddedilen bu maddenin İçişleri Komisyonundan geçirilerek Genel Kurula getirilip, bugün, Türk Hava Yollarındaki grevin engellenmesi gerçekten bir saçmalıktır, yanlışlıktır. Vakit varken bu maddenin kanun teklifinden çıkarılması gerekir. Şimdi, işin esasına gelince, bu madde, bir defa, Anayasa'nın 51, 52, 53 ve 54'üncü maddelerine aykırıdır; taraf olduğumuz, ILO başta olmak üzere, diğer birçok uluslararası sözleşmeye aykırıdır.
Şimdi, havacılık sektöründe grevin, tabii ki, sınırlandırılması tartışılabilir. Bunu nasıl tartışabiliriz? Bir afet durumunda, afete müdahaleyle ilgili gelecek-gidecek yardımların getirilmesi, götürülmesi; uçakla müdahale edilmesi gereken seviyede büyük yangınlara müdahalede yangın uçaklarının kaldırılması; ambulans uçakların kaldırılması, indirilmesi; resmî heyetlerin gidiş ve gelişinde uluslararası görüşmeleri aksatmayacak tedbirler dikkate alınarak bu tip sınırlamalar getirilebilir ama havacılık sektöründe çalışan insanların hakkını gasbetmek anlaşılabilir bir tavır değildir.
Şimdi, tabii ki buna, bu olaya bakarken AKP'nin, aslında, istihdam anlayışına bakmak lazım. Şimdi, iktidar istiyor ki bütün çalışanlar büyük şirketlerin ve uluslararası sermayenin çağdaş kölesi olsun, iş güvencesi olmasın, sendikal hak olmasın, toplu iş sözleşmesi olmasın, grev hakkı olmasın, lokavt olmasın, herkes asgari ücrete ve bir lokma, bir hırkaya razı olsun; bütün çalışanlar iktidar "yat" deyince yatsın, "kalk" deyince kalksın. Böyle bir mantık olmaz arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, AKP milletvekilleri ve bu teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine getirenler havacılık sektörünü VIP'ten ibaret sanıyorlar, bir havaalanında hizmetin devam etmesi için yürütülen hizmetleri yok sayıyorlar. İktidar, havalimanlarında çalışan insanlar hangi şartlarda, hangi ücretlerle çalışıyorlar bunları hiç dile getirmiyor.
Yine havalimanlarında çalışan insanların, kapıdaki özel güvenlik personelinden başlayarak, çoğunun iş güvencesi yok, çoğu sezonluk çalışıyor. Bu sorunların çözümü için hiçbir şey konuşmayacaksınız ama "Havacılık hizmetlerinde grev yapılmaz." diyeceksiniz; bu, anlaşılabilir, mantıklı bir tavır değildir arkadaşlar.
Yeri gelmişken, Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığının tavrına da bir göz atmakta fayda var. Bizim toplumumuzda "sendika" deyince insanlar, maalesef öcü gibi görülüyor. Yani bu konudaki yetkili Hava-İş Sendikası yetkilileriyle dün ben görüştüm. Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığından Sendikanın talebi -TÜİK'in açıkladığı- yüzde 10,48 oranında zam ama Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığının teklif ettiği yüzde 3 arkadaşlar. İktidarın bütün ekonomi sözcüleri ekonomideki büyümeden, ihracattaki artıştan, millî gelirdeki artıştan, istikrardan, enflasyondaki azalmadan bahsediyor ama iktidar çalışanların haklarını sürekli geri götürmeye gayret ediyor. Peki, bu büyümeden kimler yararlanıyor?
Yine, Sayın Ulaştırma Bakanımız ve Türk Hava Yolları yetkilileri, Türk Hava Yollarının çok hızla büyüdüğünden ve havacılık sektöründeki gelişmeden dem vuruyorlar. Bu nasıl bir büyüme ki bu büyümeden herkes istifade edecek ama çalışanlar bu büyümenin sadece hamallığını yapacak? Bu nasıl adalettir? Bu nasıl kalkınmadır arkadaşlar?
Şimdi, bu vesileyle, yine gündemimizde çok yer alan birkaç gündür kısaca memur zamlarından da bahsetmekte fayda olduğuna inanıyorum. Her şeyin bir ilki var, ilk defa memurlar yılın birinci yarısında maaş zamlarını alamadılar ama enflasyon yılın ilk ayında memurların cebinden, memurların alacağı zamdan daha fazlasını aldı. Memurlar maaş zamlarını almadan zamlı benzin, mazot faturalarını ödediler, zamlı elektrik faturalarını ödediler; zamlı doğal gaz faturalarını ödediler. Şimdi, Hükûmet, memurlara birinci yıl için yüzde 4+4, ikinci yıl için yüzde 3+3 zam verecek. Bu zamlar TÜİK'in açıkladığı enflasyonun -tabii bunun gerçek olup olmadığını iktisatçılar zaten sorguluyor- gerçekleşen enflasyonun çok altında. Pekâlâ, bu zamları iktidar neye göre hesaplıyor arkadaşlar? Tabii ki hayal ettiği enflasyona göre çünkü gerçekleşen enflasyon ortada. Gerçekleşen enflasyona göre hesaplansa memurlara hiç olmazsa bu yıl yüzde 10'un üzerinde bir zam verilmesi lazım, önümüzdeki yıl da yüzde 8-9 gibi bir zam öngörülmesi lazım ama Hükûmet, kendisi -bu yıl için gerçekleşmesi mümkün değil çünkü ilk üç-dört ayda zaten gelen enflasyon rakamları yüzde 3-4'ün üzerine çıktı- hayal ettiği enflasyonu yüzde 5 olarak belirliyor ve "Enflasyonun üzerinde memurlara yüzde 4+4 zam verdim." diyor. Şimdi, büyüyen ekonomiden memurlar ne zaman pay alacak? Yok arkadaşlar böyle bir şey. Büyüyen ekonomiden sadece yandaşlar, yoldaşlar pay alacak.
Şimdi, iktidar, bütün kamu çalışanlarına, bütün özel sektörde çalışanlarına uyguladığı sarı sendikacılıkla sendikal hakları sürekli baskı altında tutarak, insanları her önüne geldiğinde en ufak bir talebini yerine getirmek için yandaş sendikaya üye olma konusunda tehdit ederek sendikal faaliyetleri durduruyor. Memurların da eylem yapmasını engelliyor, Türk Hava Yollarının da eylem yapmasını engelliyor. Bu Türk Hava Yollarının grev yasağının buraya getirilmesi, öyle tahmin ediyoruz ki bundan sonra alışkanlık hâlini alacak. Çünkü MİT Müsteşarı ifadeye çağrılınca onu yargılamaktan vazgeçecek kanunlar görüşüyoruz, Türk Hava Yolları çalışanları grev yapacağı zaman o grevi yasaklamayı görüşüyoruz, yarın demek ki bundan sonra buna benzer ne gündeme gelirse onu yasaklayacağız buradan. Böyle bir iktidar anlayışı olmaz, böyle bir yönetim anlayışı olmaz, böyle bir demokrasi olmaz arkadaşlar. Lütfen vakit varken şu maddeyi bu kanun teklifinden çıkarın, yoksa bunun vebalini bu dünyada da öbür dünyada da ödeyemezsiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.