| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 28.02.2014 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 562 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 26'ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii ki bu 562 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın adına "eğitim" ve eğitimde birtakım değişiklikleri yapmak, eğiticilerin, idarecilerin vasfını yeniden belirlemek, onların atamalarını yeniden düzenlemek, daha önce yapmış olduğumuz, Meclise bile gelmeden, kanun hükmündeki kararnameyle değiştirdiğimiz yani yapboz tahtasına dönüştürdüğümüz bir şeyi yeniden birlikte düzeltme arzusu içerisinde olduğumuzu öncelikle ifade etmek istiyorum. Ama tabii ki bunu ifade etmeden, şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Tasarının tamamını incelediğimizde, aslında, eğitimle alakalı herhangi bir özelliğin olmadığı, sadece öğretime verilen, ezbercilikle bütünleşmiş olan Türk millî eğitiminin yapısındaki dejenerasyonu, öğretim aşamasında bir şeyler yaparak yeniden düzeltebilir miyiz diye mücadele ediyoruz. Bu tasarının içerisinde ve son on iki yıllık devri iktidarınız döneminde maalesef millî eğitimin "millî" kısmıyla "eğitim" kısmı anlamında kayda değer çok bir ilerleme ve gelişme olmadığını da ifade etmem lazım.
Öğretim sistemimizde çok büyük çaplı bir değişikliğe gidiyorsunuz. Sayın Bakan ifade ediyor, "Burada şöyle alacağız, sınavdan geçecek, 3'lüye düşecek, teklif edilecek, vali belirleyecek, şöyle olacak böyle olacak." Şimdi, biz eğer on iki yıldır bu ülkede yaşamamış olsak, Adalet ve Kalkınma Partisinin eğitimcileri, idarecileri atarken hangi kıstaslara göre bunları değerlendirdiğinden bihaber olsak, o zaman söylediklerinize belki hak verebiliriz. Siz ki on iki yıllık iktidarınız döneminde beş defa bakan değiştirmiş, her bakan kendi anlayışı ve bürokratlarıyla millî eğitimin merkez ve taşra idari teşkilat yapısında ve Türkiye'deki eğitim modelinde ciddi değişikliklere imza atmış bir Hükûmetsiniz. Dolayısıyla, burada söylediklerinize peşinen bizim inanmamızı beklemeniz herhâlde bizleri çok saf yerine değerlendirdiğiniz kanaatindeyim. Adam kayırma, adam kollama...
Millî eğitimde birtakım işler aksadığı zaman, millî eğitimin eğitim kısmının içerisinde olmaması gereken çok farklı bir noktaya eğitim sistemini taşıyıp yeni icatlar buldunuz. Hiç unutmuyoruz Sayın Bakanım, yani hiçbir şey yokken "Tek model insan, tek tip insan yetişmesin, şöyle olmasın, böyle olmasın, kılık kifayet düzenlemesi, okullardaki serbest kıyafete son." diye bir şeyi başlattınız. Bunun bir ara ciddi derecede savunucusu oldunuz, çok geçmeden bu yetkiyi tekrardan okullardaki aile birliklerinin kararına bırakarak yeniden bir düzeltme içerisine girdiniz.
Hepinizin bildiği ve hatırladığı gibi, eğitimde olmazsa olmazlardan sıkça bahsettiğiniz, "Okul kitaplarını bedavaya veriyoruz." dediniz. Doğru, dağıttınız ama müfredatla uyumlu olmayan dağıttığınız kitapların çoğunu okullardaki öğrencilerin bile ellerine almadığını da hepimiz biliyoruz. Ama, bu kitapların başında, Sayın Başbakanın, bazı yerlerde Millî Eğitim Bakanlığının reklamını yaptığını da gayet iyi biliyoruz. Bunların hiçbir tanesi dikkatlerimizden kaçmış değil.
"Akıllı tahta" dediniz, "tablet bilgisayarlar" dediniz. İyi, güzel bunlar teknolojiye uygun, modern eğitim anlayışı içerisinde olması gerekir ama bunların altyapısı hazırlanmadan apar topar bunların ihalelerini yapıp... Bu akıllı bilgisayarların okullarda koli koli beklediğini, Ankara'daki büyük ilköğretim okullarına gidin oralar da bile görmenizin mümkün olduğunu ifade etmek istiyorum.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Beceriksiz idarecilerden kaynaklanıyor.
ALİ ÖZ (Devamla) - Beceriksiz idarecilerle hiç alakası yok, altyapısı tamamen yapılmamış. Bir de idarecileri hiç suçlamayınız, yakışmıyor Sayın Vekilim. Bu idarecileri biz atamadık, bunları da siz atadınız ve okullarında son derece başarılı olan idareciler. Zaten bu idarecileri, kadrolaşırken bir yanlış yaptığınızı yüce Türk milletine itiraf etmek durumundasınız. Bunu HSYK'da yaptınız. Bunu, şimdi, millî eğitimde de kadrolaşmayı nasıl yaptığınızı, bunların da bir tehdit unsuru olduğunu düşünerekten bu değişiklikleri yapma arzusu içerisinde olduğunuzu bu milletin fark etmediğini düşünmeyiniz. Tabii ki eğitim ciddi bir iştir ama yapboz tahtasına çevirdiğiniz zaman da eğitimin maalesef ciddiyeti kalmıyor.
Şunu da ifade etmek isterim ki; kanunlar yazmakla uygulamaya geçmez. Yöneticilerin liyakatli, ehil ve memleketi düşünen, millî düşünen insanlar olması gerektiğini ifade ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.