| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 28.02.2014 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 562 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 27'nci maddesinin (2)'nci fıkrası üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanlığında son on iki yıl içerisinde -bir önceki konuşmamda- sıkça hem bakanın hem de millî eğitimdeki model değişikliğinden bahsetmiştim. Millî eğitimde temel amaçlamamız gereken, eğitimde fırsat eşitliği noktasında hangi noktada olduğumuzu, bu dershanelerin eğitimin bir parçası olarak neden ortaya çıktığını ve bu dershanelerin kapatılmasıyla beraber yeni gelecek olan sorunları nasıl halledip çözeceğimize dair hepimizin birlikte herhâlde oturup da düşünmesi gerekiyor.
Hepinizin mutlaka çocuğu var. Büyük çoğunluğumuz da buraya milletvekili olarak geldiğimize göre... Ben üniversitede çocuğu olan çok sayıda milletvekillinin olduğunu biliyorum. Dolayısıyla, bunların öğretimleri aşamasında sadece dershaneyle yetinmediklerini, dershane dışındaki, okuldaki eğitimin yetersiz kaldığını, onun dışında da fırsat bulup zaman buldukça özel öğretmenlerden, evlerde saatlerce çocuklarımıza ders aldığımız gerçeğini hiçbirimizin gizlememesi lazım. Yani gerçekte bizim yaşadıklarımız aslında toplumun da yaşadığıyla bire bir örtüşen bir durum. Şimdi siz burada dershaneleri kapattınız. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmadan, ülkemizin bir bölgesinden başka bir bölgesine fırsat eşitliği oluşmadan, daha sonra da eğitimlerinin sonucunda girmiş oldukları aynı sınavlarla bunların bilgisini ölçmek ne kadar mantıklı olacak? Orada çocuklarımız bir fazla soruyu yapabilme adına öğretmen öğretmen gezerken, dershane dershane dolaşırken bu fırsat eşitliğini ortaya koymadan böyle bir düzenlemeyi yapmak daha büyük kaoslara vesile olacaktır.
Niyetiniz, amacınız "Daha önce Millî Eğitimdeki kadrolaşmayı artık biz sil baştan yok etmek istiyoruz." diyorsanız bunu hem yüce Türk milletine hem de Parlamentodaki diğer muhalefet milletvekillerine de açık ve net bir şekilde ifade etmeniz lazım. Burada hiç kimsenin aklıyla alay etmek gibi bir hakkınızın olmadığını düşünüyorum.
Ülkemizde atanamayan öğretmenlerin sorunları varken, öğretmenlerin özlük hakları ve sorunları birikmiş yığınla, çözüm beklerken, atandığı yerlerde çoğu öğretmenlerin ilk atamalarında aile bütünlükleri sağlanamamışken, millî eğitimde eğitimin yapısını oluşturan öğretmenlerle, öğretmenlerin de ötesinde idarecilerle bu kadar fazla miktarda sistem olarak oynamanın bu ülkeye kazandıracağı hiçbir şey olmadığını düşünüyorum. Şimdi ben size bir örnek vereyim: On beş yirmi yıl idarecilik yapmış bir öğretmen... Tamamen hizmet içi eğitimden uzaklaşılmış, kendimizi kandırmayalım, bu ülkede belli mesleklerde yapılan hizmet içi eğitimlerin sadece kâğıt üzerinde yapıldığı, belli süreleri doldurmak adına belli öğretmenlerin bir noktada buluştukları, birleştikleri, o yasal mevzuat içerisinde süre neyse onların yapılıp daha sonra da "Eğitimin tamamlandı." diye ellerine bir kâğıt tutuşturulup gönderildiklerini hepimiz biliyoruz. Onun için, öğretmenlerimiz bu formasyondan uzakken bir idareciyi aldınız, idarecilik vasfını bıraktırdınız "Öğretmen olarak dön." dediniz. Kendi çocuğumuzu yıllardır idarecilik yapmış olan bir öğretmene emanet edip etmeyeceğimiz noktasında hepimizin düşünmesi gerekiyor. Onun için, bu idarecilerin idareciliğine son verirken çok fazla miktarda değerlendirme yapmaya ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum.
Bu idarecilerin yenileri nasıl belirlenecek? Valiler... Zaten siz sıkça ifade ediyorsunuz Sayın Başbakan başta olmak üzere. "Bizim valilerimiz." demiyor musunuz? Sayın Bakan burada diyor ki: "Bir komisyon, üç tane öğretmen, daha sonra teklif, atama..." Bırakın bunları, bu milletten gerçeği gizlemeyin, sonuçta yeni atayacağınız öğretmenlerin de tamamı sizin eseriniz olacak ve bu idarecileri siz belirleyeceksiniz, siz atayacaksınız. Liyakate, gerçekten hak edene hakkını vermediğiniz sürece istediğiniz kadar tasarılarla Meclise getirin ama uygulamada yine netice alamayacaksınız daha önceki uygulamalarınızda olduğu gibi diyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)