| Konu: | TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN GELİŞTİRİLMESİ AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 01.03.2014 |
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, arkadaşlarımızın bu yeni demokratikleşme paketiyle ilgili söylediklerini dinledim, Sayın Bakanın da dinledik demin. Biz komisyonda da bunları konuştuk ve gerçekten, iktidar bir şeyler söyler, muhalefet tersini söyler; bu, parlamenter rejimlerin, demokratik rejimlerin bir unsurudur ama bu kadar farklı algılamak, bu kadar, bir anlamda yapamadığını ifade etmek çok zor olur diye düşünüyorum. Neyi söylemek istiyorum? Şimdi, AKP iktidarı zamanında en çok duyduğumuz söz, gerçekten söylüyorum, "demokratikleşme" sözü ve "demokratikleşme, reform" ve "demokratikleşme paketleri." Şimdi, bir tanesini alayım.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Hakkını veriyorsunuz yani.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Sevgili Bülent, bir tanesini alayım. Birinci yargı paketi, pardon, demokratikleşme paketi; ikinci demokratikleşme paketi, yargı; üçüncü yargı paketi, dördüncü yargı paketi, sonunda da geçen gün getirdiğiniz beşinci yargı paketi. Şimdi, amaç neydi, ne için söylediğiniz? Yargının uzun karar vermesini engelleyelim, hukuksuzlukları ortadan kaldıralım, uzun tutuklulukları ortadan kaldıralım. 5 yargı paketinde vardığınız nokta, kendi koyduğunuz beş yıla Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra dönelim. Bunun için 5 paket açıtınız, 5 tane paket.
Değerli arkadaşlar, peki, bu arada ne oldu? Düzmece kanıtlar, sehven kanıtlar, onlarla yapılan mahkûmiyetler -e, ortada bunlar- yedi yıllık tutukluluklar, beş yıllık tutukluluklar. Allah rızası için ne getirdiniz, bunlara karşı ne getirdiniz? Hadi, iyi niyetle diyelim ama iyi niyetle demek istemiyorum çünkü o zaman beceriksizlik olacak. 5 tane yargı paketiyle, bir insanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi normlarına uygun, evrensel normlara uygun olarak suçu varsa tutuklanması ve eğer kaçma tehlikesi, delilleri karartma tehlikesi yoksa tahliye edilmesi bu kadar zor muydu?
Sevgili arkadaşlar, en son "ÖYM'leri kaldırdık." diyorsunuz, "Demokratikleştik." Ne oldu? Hep beraber yaşadık. "ÖYM'leri kaldıralım." Peki. "Soruşturmaları kaldıralım." Peki. "Delilleri yok edelim." Peki. "Şu andaki soruşturmalara ve kovuşturmalara bu uygulansın." Tamam. E, peki, yedi senedir yaşayanlar? Daha oraya gelmedik arkadaşlar, onu daha öğrenmedik, bundan sonra öğreneceğiz! Şimdi, buna çok rahatlıkla... Sevgili Yılmaz Tunç da çıkıyor, diyor ki: "Demokratikleştik işte, harika şeyler yapıyoruz." diyor.
Şimdi, bu yasada 3 tane önemli husus var. Bu demokratikleşmeyi... Hep beraber oradaydık, bunları konuştuk. Bir kere toplantı gösteri yürüyüşü... Değerli arkadaşlar, toplantı gösteri yürüyüşü, Anayasa'nın 34'üncü maddesi, 2001 yılında değişti. Buna uygun bir yasa yapmamız lazımdı, hâlâ güzergâhı vali belirliyor, hâlâ güzergâhı mülki amir belirliyor. Şimdi, bunun için orada da konuştuk, dedik ki: "Gelin, yapmayalım bunu, demokratikleşelim." "Hayır." dediniz. Üstelik de harika, demokratik bir formül koydunuz. "Vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde..." Oh, ne güzel! Toplantı gösteri yürüyüşünün esası bu zaten, esası bu. Adam bir yerden geçerken bakacak bir şey var; "Ne oluyor?" diyecek, "Toplantı gösteri yürüyüşü yapıyorlar, bir şeyi beğenmediler." diyecek. "Hayır..." Bunu eklediniz: "Vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde..." Bu konuda açılan davaları biliyoruz. Otobüs duraklarının yanında yürüdün diye, yakınında yürüdün diye... Bilmiyorsanız ben size göstereyim, Eskişehir'de...
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Otobüs duraklarını parçaladınız diye.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Vallahi tallahi, parçaladınız değil, yakınında yaptınız diye.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Çiçek veriyorlar, çiçek!
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Ah Hocam, ah!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, toplantı gösteri yürüyüşünde "Hadi, gelin, bunu mülki amire bırakmayalım; sivil toplum kuruluşlarından, parti temsilcilerinden o ilde bir kurul oluşturalım, kurul versin." dedik.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Kaos istiyorsun, kaos!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - "Yok." dediniz. O kadar...
İHSAN ŞENER (Ordu) - O kaos, kaos!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Şimdi daha da ilgincini gördüm. Bakın, sevgili kardeşim ne diyor? Diyor ki: "Aman, demokrasi isteme kaos olur."
İHSAN ŞENER (Ordu) - Yok, demokrasiyle hiç alakası yok!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - "Yani..." diyoruz. "Yani, demokrasinin ölçüsünü bizim mülki amirimiz, valimiz belirler." diyor.
İHSANŞENER (Ordu) - Öyle mi anladınız?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Şimdi, hep beraber, dedik ki: "Gel, parti temsilcilerini koyalım, bir kurul koyalım, o karar versin." "Hayır." dediniz. Çok demokratikleştik! Ne yaptık? "Görüşleri alınarak..." E, görüşlerini aldı, uymadı. "Olsun, bizim demokrasimiz o kadar." Zaten, yargı anlamında yaptığımız ortada olduğu için, bugün bunun da yanlış olduğunu söylüyoruz.
Sevgili arkadaşlar, bu yasa aykırı. Hadi, gelin -demin Sayın Bakan da anlattı- 11'inci maddeye bakalım. Arkadaşlar, böyle bir şeyin dünyada örneği filan yok ya.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Örnek ülkeyiz Başkanım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurduk. Oturduk. İki yıl oturduk. İki yıl otururken BDP'den arkadaşlar -Bengi Bey de orada, biliyor- haklı olarak dedi ki: "Gel, özel okulları bu esasların dışında bırakalım." Ya, madde getirdiler iki sene önce. BDP o konuda dürüst; dedi ki: "Benim istediğim bu, bunu koyalım." Faruk Bey de oradaydı, ben de oradaydım, AKP'li dostlarımız da oradaydı. "Hayır, olmaz, böyle bir şeyi kabul edemeyiz. Özel okullar, resmî okul diye ayrım yoktur Türk hukukunda, okullar aynı esaslara tabiidir." dediler.
FARUK BAL (Konya) - AKP de kabul etmedi.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Onlar da kabul etmedi, "Hayır, olmaz böyle bir şey." dediler. Tutanaklar bizde, "Özel okul, resmî okul diye bir ayrım yapılmaz." dediler. Sonra bir baktık, demokratikleşiyoruz! Peki, "Özel okullarda eğitim başka dilde yapılabilir." Arkadaşlar, bunun namuslu yolu, gelin, Anayasa'da değişiklik yapın. Hadi gelin, değişiklik yapın.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Kiminle?
İHSAN ŞENER (Ordu) - Kiminle, sizinle mi Hocam?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Benimle değişiklik yapma, sen öner de... Bak, BDP de istedi. "Hayır, seninle mi yapacağım?" Peki, ne yapacağım? "Yani hoop dolandıracağım." Nasıl dolandıracaksın? "Ne bileyim ben, Başbakanım söyledi, herhâlde doğrudur. Biz anlaştık."
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Buna "evet" diyorsanız biz yaparız. "Evet" diyor musunuz?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Şimdi, "evet"i filan bırak, sen getir Bülent, yeter ki "Uyanıklık yapıyorum." deme.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - 60 maddede uzlaştınız, onu niye kabul etmediniz?
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Cevabını verirsin. İki sene burada, iki sene Anayasa Komisyonunda ağzını açma "Olmaz özel okullar." de, özel okul... Şimdi, hep beraber oradaydık, Sayın Bakan söylerken. Aynen şöyle söylüyor: "Ne var, çocuklarımız Kürtçeyi de öğrensin, başka dilleri de öğrensin." Sayın Bakan, peki, bu "özel okul"dan anladığın nedir senin? Ya, ilkokul mu, ortaokul mu, lise mi, üniversite mi, şoför kursu mu, nedir? "Onu söyleyemem. Yoksa oyun ortaya çıkar. Biz öyle 'özel okul' dedik geçiyoruz. Buraya da gelip biz gerektiği zaman da 'Bu izni verir miyiz?' deriz. Öbür tarafa da gider, Karadeniz'de onu söyleriz, Orta Anadolu'da, Güneydoğu'ya da gidip 'Bak, getirdik.' deriz, böylece herkesten bir şeyler, gönlünden kopana göre oy alırız." diyor. Şimdi, Anayasa'yı böyle bir uyanıklıkla açık açık çiğniyorsunuz. Hadi gelin Anayasa'yı değiştirin, hadi gelin Anayasa'yı değiştirin, hadi gelin.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Toplantıya gelmediniz, toplantıya.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hocam, 60 maddede uzlaşmıştınız, onu niye kabul etmediniz?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Sevgili kardeşim, o 60 madde içinde o yoktu, emin ol.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Olabilir, 60 taneyi yapalım, ona da sonra bakalım. Niye anlaşamıyoruz?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Yoktu, yoktu.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın lütfen.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Şimdi, gelelim, bu yasanın inanılmaz maddeleri de var, açık söyleyeyim, bunun dışında.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Hocam, kendi aranızda anlaşamadınız komisyonda. Toplantıya gelmiyordunuz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Nokta atışı, demokratikleşiyoruz arkadaşlar, siyasi partilerde demokratikleşiyoruz. Tamam dedik, ne güzel ya.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Oy veriyor musunuz ki?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Belki barajla oynayacaklar, belki partide seçimleri ön seçime bağlayacaklar... Getirdikleri şu: "Partilerde eş başkan olur, eş başkan diğer başkanların yetkilerine hâkimdir." Bu ne için getirilmiş? "Dur bakalım, ağustosta ne olur ne olmaz, üçüncü defa seçilemezsek açıkta kalırız. Dur bakalım, biz acaba Abdullah Gül'e mi verelim bu işi yoksa biz mi başında oturalım? Oturursak da bu arkadaşların listesini belirleme işini kime vereceğiz?" Olay bu. Açık, eş başkan, eş başkan.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Niyet okuyorsun. Yıllarca niyet okudunuz.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Size versin, size.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Eş başkan derken biz kadın temsiliyetini önemsiyoruz. Kadın olacak, kadın!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Bizi de kandırıyorlar, diyorlar ki: "Efendim, Öcalan için mi getirdi, Ahmet için mi getirdi, Mehmet için mi getirdi?" Yok, yok, bunların başkanı için, Başbakan için.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - CHP'nin Genel Başkanına verelim, çok başarılı ya!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - İki, değerli arkadaşlar son söyleyeceğim şu: Şunun bir 16'ncı maddesine bakın. Ne diyorlar biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Batum.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Sayın Başkanım, müsaade...
BAŞKAN - Sayın Batum, teşekkür ederim.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Hırsız, zimmetine para geçiren herkes...
BAŞKAN - Süreniz bitti.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Hemen bitirdim.
...partilere üye olsun diyorlar. Artık zaten bu siyasete insanlar laf ediyordu, açık açık kızıyorlardı bazen, "hırsızlar partisi" dediğimizde şimdi bu değişiklikle...
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Niye oraya bakıyorsunuz Hocam?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Sizin için değil, hepimiz için. (CHP sıralarından alkışlar)