| Konu: | DEVLET İSTİHBARAT HİZMETLERİ VE MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR (2/2011) (S. SAYISI: 563) |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 16.04.2014 |
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle sözlerime başlamadan evvel, bu hafta Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle Fahri Kainat Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa'nın doğumunu kutluyorum, en derin saygılarımızı, hürmetlerimizi diliyorum ve Cenab-ı AIlah'tan bütün Müslümanlar için kıyamet gününde şefaatini niyaz ediyorum.
İkinci olarak da değerli arkadaşlar, 1986 ve 1988 yılları içerisinde Güney Kürdistan'da Saddam Hüseyin yönetiminin Kürtlere karşı yönettiği ve adına "Enfal Operasyonu" dediği uygulamalarda 4 bine yakın köy yerle bir edildi ve yine aynı şekilde 180 bin Kürt evlerinden alınarak bir meçhule götürüldü. Bu insanların Basra çöllerinde ve o coğrafyanın birçok yerinde -kervan geçmez, kuş konmaz yerlerinde- bugün cenazeleri çıkıyor, kemikleri çıkıyor ve DNA tespitleriyle belirlenen kişiler getirilip ailelerinin nezaretinde gözyaşlarıyla tekrar defnediliyor ama şu ana kadar da yine 100 binin üzerinde insanın kemikleri bile belli değil. Gittiler ve bir daha dönmediler. Onları da dünyadaki bütün mazlumlar gibi, bütün mağdurlar gibi rahmetle anıyoruz, zalimleri lanetliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu Millî İstihbarat Kanunu'yla ilgili ve bundan önce gelen Hâkimler ve Savcılar Kanunu'yla ilgili, Anayasa Mahkemesiyle ilgili düzenlemeler konusunda da defalarca iktidarı ikaz ettik ama her seferinde -o meşhur "Yetmez ama evet." referandumunda da olduğu gibi- Türkiye'nin ihtiyaçları nedir, devletin ihtiyaçları nedir, çağdaş demokrasinin gereği nedir, dünyada bu tecrübeleri geçirmiş devletler nasıl örgütlendiler, nasıl kanunlar çıkardılar, biz de buna göre bir uygulama, bir kanun çıkaralım mantığı yerine, o gün iktidara ne lazımsa, günübirlik ne gerektiriyorsa onları getirdiler ve bir müddet sonra da kendi getirdiklerinden pişman oldular, tekrar değiştirmeye kalktılar. İşte hâkimler ve savcılarla ilgili olan mesele gözlerinizin önünde cereyan etti. Yine aynı şekilde Anayasa Mahkemesiyle ilgili şu an feryat figan ediyorlar, bunu da değiştirmek için bir zaman ve zemin kolluyorlar.
Millî İstihbaratla da ilgili bu kadar telaşınız, bu kadar endişeniz niye? Biz en başta Barış ve Demokrasi Partisi olarak sizlere şunu söyledik: Bütün bu yapılan görüşmeleri, diyalogları, Kürt meselesinin çözümüyle ilgili süreci gelin kanunlara, yasalara bağlayın. Bunun arkasına sığınarak başı belli olmayan, sonu belli olmayan ve Millî İstihbarata sonsuz ve sınırsız yetkiler veren bu düzenlemeleri bununla nasıl telif edebiliyorsunuz? Açık ve seçik olarak söylüyoruz ki biz bu telifin arkasında değiliz, birincisi.
İkincisi, bu üzerinde konuştuğum 7'nci maddeyle ilgili olarak, burada çok açık ve seçik bu maddeye göre "Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikâyet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde MİT'le temasa geçecekler. Konunun MİT'in görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğunun anlaşılması veya belgelendirilmesi üzerine adli yönden başkaca bir işlem yapılmayacak, herhangi bir koruma tedbiri uygulanmayacaktır." diyorsunuz. Biraz evvel bir arkadaşımız konuştu benden evvel, ben aynı şeyi tekrarlamak istemiyorum, ben de kurgulamıştım, "şıracının şahidi bozacı", kullanıldığı için kullanmıyorum. Peki, savcı gelecek, kime soracak? MİT'e. "Bunu ne yaptı?" "İşte, benim bilgim dâhilinde." Nedir bilgin? Yetkin ne? İşte, 2 bin tırdan bahsediliyor. Ben bu konuların da üzerine gitmeyeceğim çünkü minareyi çalan kılıfını uyduruyor.
Şimdi, Sayın Bakan diyor ki: "Bizim El Nusra'yla da alakamız yok, IŞİD'le de yok, El Kaide'yle de yok. Bunlar terör örgütü." Biz bunları yazdık diye bütün yandaş medya küfretti bizlere. Bakalım, bunlar sizinle de ilgili ne söyleyecekler Sayın Bakan. Özellikle Sayın Hakan Albayrak'a buradan bir çağrıda bulunuyorum. Benimle ilgili yazdıklarını sizinle ilgili de kullanacak mı, bunlara "terör örgütü" dediğiniz için, merak ediyorum.
İkincisi de "Biz kesinlikle bunlara yardım etmedik." diyorsunuz, beyanatı doğru kabul edelim, 2 bin tır bisküvi mi yolladınız? Lütfen, bundan sonra bu arkadaşlara biraz da kebap ve lahmacun gönderin, lütfen, bisküvi yeter.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)