GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:78
Tarih:17.04.2014

SIRRI SAKIK (Muş) - Sevgili arkadaşlar, ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Dün, buralarda yine seslendirdiğimiz bir konu vardı. Aslında biz buraya uzun süre faili meçhul cinayetlerle ilgili Meclis araştırması önergeleri getirdiğimizde AKP Grubunun niye reddettiğinin göstergesi, dün burada yaşanan bir olay ne kadar haklı olduğumuzun bir göstergesi çünkü o dönemde görev almış birçok aktörün AKP sıralarında vekil olarak oturduklarına dün tanıklık ettik. Bunlardan biri kimdi? Sayın Akbulut, Tekirdağ Milletvekili. Altı yıl Urfa'da valilik yapmış. Valilik yaptığı dönemde Urfa'da onlarca meçhul cinayet işlenmiş. Bunlardan biri Nazım Babaoğlu, Özgür Gündem gazetesi muhabiridir. Biri Hüseyin Toraman.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bana müdahale ediyordun, ona niye müdahale etmiyorsun?

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Hatip konuşuyor Sayın Genç, lütfen...

SIRRI SAKIK (Devamla) - Diğeri Muhsin Melik'tir, bizim il başkanımızdır.

İl başkanımız Urfa'da katlediliyor ve bu vali orada görevli. Onun için, dün, MİT Yasası görüşülürken açık ve net olarak söyledim: Geçmişten ve bugüne kadar yaşanan bütün faili meçhul cinayetlerde MİT, JİTEM, kontrgerilla, köy korucularının bölgede oluşturduğu bir havuzda cinayetler işleniyordu ve buradan, sizin o karanlık dönemde görev yapmış valileriniz, olağanüstü hâl bölgesinde görev yapmış valiler, o dönem orada görevli olan herkesin bu faili meçhul cinayetlerde sorumluluğu vardır. Çünkü vali çıkıp bir tek kelime edemedi. Çünkü vali orada faili meçhul cinayetleri kimlerin işlediğini çok iyi biliyor. Bizzat...

BAŞKAN - Sayın Sakık, dün bunlar konuşuldu, yeterince tartışıldı.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Siz benim ne konuşacağıma Başkan...

BAŞKAN - Ben karar veremem, sadece ihtarda bulunmak durumundayım.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Lütfen. Ben Kamer Genç menç değilim Başkan, lütfen. Bana bunları söyleyemezsiniz.

BAŞKAN - Lütfen, konuya davet ediyorum sizi.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Ben bir karanlık dönemin...

BAŞKAN - Konuştuğumuz konunun içeriğine sizi davet ediyorum, lütfen.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, bu kadar militanca davranırsan karşında militan görürsün.

BAŞKAN - Nasıl isterseniz. Nasıl isterseniz.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Bir dönemin faili meçhul cinayetleri işlenmiş ve burada -bakın Sayın Başkan- o dönemin faili meçhul cinayetlerinde bire bir o havuzun içerisinde olan bürokratlar vardır ve inkâr da etmiyor. Ve bu Meclisin bir an önce bunları açığa çıkarması gerekir. Dün bunlara vurgu yaptım, bu konuda cevap alamadık, CHP sıralarından da sesler yükseldi ama bir cevap yok. Eğer gerçekten bu ülkede barışı ve hukuku inşa edeceksek, geçmişimizle yüzleşeceksek ilk önce faili meçhullerden yola çıkacağız. Kim nerede, nasıl katledildi, bunları bilmek hepimizin görevi.

Siz bir hukukçusunuz, ben sizin demokrat kimliğinizi bilirim. Sizin bu şekildeki müdahalenizi size gerçekten yakıştırmadığımı belirtmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Sırrı Sakık, bana lütfen laf atmayın, ben Meclisi yönetiyorum, bazı görevlerim var, onları yerine getiriyorum. Lütfen Genel Kurula hitap edin, lütfen.

SIRRI SAKIK (Devamla) - O zaman...

Sevgili arkadaşlar, dün burada da belirttim ama ne yazık ki, ulusalcı ve milliyetçi cepheden bir linç kampanyası başladı benimle ilgili. Ne söylemiştim ben dün burada? Ben geçmişten bugüne kadar MİT'in bu kadar cinayet işlediğini açık net olarak burada seslendirmeme rağmen... Ama asıl hedeflerinin Oslo ve İmralı görüşmeleri olduğunu söylediğim kesimler, işte onların uzantıları, kalemşorları, televizyonları, dün akşam ekranlarda bize hakaret ediyorlar, küfürler ediyorlar. Ben de o alçaklara buradan küfür ediyorum. Benim bir medyam yok, bir televizyonum yok, o alçaklara buradan sesleniyorum: Siz Kürt halkının düşmanısınız. Sizin buralarda "MİT Yasası demokratik bir şekilde geçsin, MİT'in yetkilerini nötr bir hâle getirelim." öyle bir derdiniz yok. Siz bu savaşın devam etmesini istiyorsunuz, siz çatışmanın devam etmesini istiyorsunuz; siz AKP'yle sandıkta hesaplaşamıyorsunuz, Kürtler silahlı mücadeleye başlasın, yeniden silahlı mücadeleyle bu topraklarda kan aksın istiyorsunuz. Benim dün vurgulamak istediğim buydu. Siz bizim üzerimizden ve yakamızdan düşün. Bu ülkede bazı kalemşorlar, bazı yazarlar çizerler uzun süredir, bir yıldır yaşanan bu süreçten ciddi şekilde rahatsızlık duyuyorlar. Niye? Barış sağlanırsa bir daha kitap yazamayacaklar, bir daha kalemlerini oynatamayacaklar, bir daha televizyonlarda yorum yapamayacaklar, bir daha bu topraklarda barış olduğu zaman siyaset de yapamayacaklar.

Ben barış sevdalısı bir insanım sevgili arkadaşlar. Bakın, barış için nereye gittim? Ağrı'ya, Türkiye'nin en yoksul iline gittim. Demokratik siyasetin hayat bulması için gittim. Benim Ağrı'da ne işim var? Demokratik siyaset hayat bulsun ki bir daha bu topraklarda silahlar konuşmasın. Onun için gittim. Aynı akşam "Kazandığım seçimi barış görüşmelerini sürdüren bütün aktörlere, Sayın Öcalan'a da armağan ediyorum." dedim. Bu kadar barış sevdalısıyım. Ve aldığım seçimleri armağan ettim. Sonra hilelerle karşılaştım. Sonra ne oldu? Kazandığımız seçimler onlarca kez yenilendi. Buna rağmen sonuç değişmedi. Kent geriliyordu, ülke geriliyordu. Barış süreci için kalktım, kazandığım seçimi, bu kez bir dilekçe vererek İl Seçim Kuruluna, bu kent gerilmesin, barış süreci zarar görmesin, Türkiye yeniden bir çatışma ortamına sürüklenmesin diye kazandığımız seçimi bile barışa heba etmiş, feda etmiş bir gelenekten geliyorum. Aslında, bu kadar yürekli, bu kadar onurlu, barışa bu kadar özlem duyan insanların bu topraklarda barışı ne kadar büyütmeye çalıştığını görmeniz gerekirken ne yazık ki, televizyonlarda hakaretlere maruz kalıyoruz ve saldırıya maruz kalıyoruz ve söylediklerimiz anlaşılmıyor. Oysa ki, o kadar açık ve net olarak söylüyoruz ki... Ben sadece, MİT'in bu barış görüşmelerinde göstermiş olduğu çabadan dolayı MİT'in bu çabasını önemsediğimi söyledim, şimdi de aynı şekilde söylüyorum. Yoksa geçmişten bugüne kadar MİT'in karanlık işlerini, cinayetlerini, Kürtlere karşı, sosyalistlere karşı işlediği bütün cinayetleri biliyorum. Bu cinayetlerin bir an önce açığa çıkması için onlarca kez Meclis araştırması önergeleri veren de biziz, ama buna rağmen, sanki biz MİT'ten yana bir tavır almışız.

Bu MİT'in mağduruyum sevgili arkadaşlar. Otuz yıllık savaştan geliyorum. Otuz yıllık savaşta bedel ödemiş aileler ne bedel ödemişse öyle bedel ödeye ödeye gelmişim, direne direne gelmişim, hiçbir yerde bir lütuf sonucu buralarda değilim, verdiğim mücadele sonucu buradayım. Ama artık biz yorulduk, sorunumuz yoruldu. Barış ve kardeşlik bu topraklarda hayat bulmalıdır. Biz Kürtler bu pencereden bakıyoruz. Sizin tuzunuz kuru olabilir, sizin gözyaşlarınız olmayabilir, ama biz acı çekiyoruz, acılarımızın sonlanması lazım.

Ve size dün de söyledim, keşke Parlamento bu görevi yapmış olsaydı. Keşke milletvekilleri, 4 siyasi partinin temsilcileri, bu görüşmelerde MİT değil de bizatihi Parlamento görev almış olsaydı ve bu görüşmeleri bu Parlamento yapmış olsaydı. Ama Parlamentonun yapmadığı bir görevi eğer MİT üstlenmişse ve MİT'in de bu barış sürecinde bir katkısı varsa bu konuda hiçbir kompleksim de yoktur.

Yanlış anlaşılmalardan dolayı dün Grup Başkan Vekilimiz Pervin Buldan ben yokken bir açıklama yapmış. Yani ben burada neyi söylediğimi çok iyi biliyorum. Hatta burada gelirken kendisi de alkışladı. Sonra neyin değiştiğini bilmiyorum. Bir miktar sosyal medyadaki fırtınalardan dolayı beni kollamak, korumak adına böyle bir şey...

Evet, yani hepinizin hassasiyetleri var, şununuz var. Hele Roboski'yle ilgili, bilmem neyle ilgili hepimizin hassasiyeti çok çok var. Ve biz ölüm çemberinden çıkıp geldik. Ve kendisi yanlış anlaşıldığını, "Ben yanlış anladım.", bu şekilde gelip... Kardeşçe bir hukukumuz var tabii ki ama keşke olmasaydı bunlar.

Bizim bu konudaki taleplerimiz çok açık ve nettir. Yani söylediklerimizi çok iyi biliyoruz, ne söylediğimizi çok çok da iyi biliyoruz. Bazı bize tepeden bakan kesimlerin zaman zaman bizim bu konuda ne söylediğimizi bilmediğimizi... Vallahi, biz otuz yıldır bu mücadeleden geliyoruz ve açık ve net olarak söylüyoruz: Kürt hareketi ne istediğini çok iyi biliyor. Sayın Öcalan ne istediğini çok iyi biliyor, hangi türde ne görüşmeleri yapacağını çok çok iyi biliyor. Artık dost gözüküp de Kürtlerin yakasından lütfen elinizi çekin. Biz ne istediğimizi çok iyi biliriz. Kürt halkı önderiyle, Kürt halkı temsilcileriyle, grubuyla bu ülkede neyi istediğini çok iyi biliyor.

Ben hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)