GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL'UN SORUNLARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:82
Tarih:29.04.2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul'un sorunlarıyla ilgili söz almış bulunmaktayım.Bugün kentimizin en önemli problemleri; trafik kaosu, imar kirliliği, ormanların talanı ve kuraklık tehlikesi yani yüz günlük su rezervinin kalmış olmasıdır. Ama ben yine bu hafta, İstanbul halkını ilgilendiren en önemli sorunun 1 Mayıs ve Taksim Meydanı olduğuna inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, iki gün sonra 1 Mayıs İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü'nü kutlayacağız. Afrika'dan Asya'ya, Amerika'dan Avrupa'ya yüz milyonlarca emekçi, baskısız, sömürüsüz bir düzen özlemini alanlardan haykıracak. Ne var ki hepinizin hatırlayacağı üzere geçtiğimiz yıl İstanbul'daki 1 Mayıs olayları tüm dünyanın tanıklık ettiği bir rezalete dönüşmüştür. Bunun tek sorumlusu, her durum ve fırsatta işçisini, emekçisini ezmeye çalışan AKP hükûmetidir. Sizin deyiminizle "Fevkalade orantılı bir müdahale" neticesinde yüzlerce kişi yaralanmış, hastaneye kaldırılmış, kalp krizi geçirmiş -sadece kamuoyuna yansıdığı kadarıyla- bir kişi görme yetisini yitirmiş, bir diğeri de beyin ameliyatı geçirmiştir. Dünyanın her ülkesinde 1 Mayıs, adına yaraşır gibi kutlanırken İstanbul'da "Fevkalade orantılı müdahale"nin bilançosu budur.

Görevi emniyeti sağlamak olan polisler, çoluk çocuk, genç yaşlı bir yana hastaneleri, parti otobüslerini gaz yağmuruna tutmuştur. İstanbul Valisinin "marjinal gruplar" olarak nitelediği, Başbakanın "militan" diye adlandırdığı bu ülkenin işçileri, emekçileri ve onların örgütlü mücadelesine destek veren milyonlardır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, gürültü var efendim.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Bakınız, 1 Mayıs, 2010, 2011 ve 2012'de Taksim'de kutlanırken polisin tek bir müdahalesi olmamış, tek bir damla kan akmamıştır; ta ki sizler, geçen seneki 1 Mayıs kutlamalarını tüm dünyanın tanıklık ettiği bir rezalete dönüştürene kadar. Gazcı valiniz hafta sonunda nedamet getirmiş, Gezi direnişi sırasında iyi yönetemediğini itiraf etmiştir. Hükûmetin başı "Turist sayısı azalıyor." yalanına sarılmışken vali yine turist sayısının arttığını söylemiştir. Şimdi ise "Esnaf zarar görür." yalanına sığınıyorlar.

Kahraman mı, paralel mi olduğuna karar veremediğiniz polisleriniz müdahale etmez, ağlamaktan sorumlu bakanınız tehditlerine son verirse bu 1 Mayıs şenlik ve bayram havası içinde geçecektir.

Bakınız, bu fotoğraf -2010 yılı 1 Mayısında Taksim'e çıkan- Tarlabaşı yokuşunda asılan afişin fotoğrafıdır. Algı yönetiminde ve bunun yanı sıra toplum hafızasını küçümseyerek kendi söylediklerini inkâr eden AKP, tam dört yıl önce Taksim'i 1 Mayıs kutlamalarına açarak Taksim'e duyulan özlemi istismar etmiştir.

2010 1 Mayıs sonrası, Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında yaptığı o konuşmada şunları söyledi: "2010 1 Mayısı Türkiye'nin nasıl değiştiğinin, nasıl olgunlaştığının, tabularını nasıl yıktığının, statükoyu nasıl aştığının, tahrik ve provokasyonun korkularından nasıl sıyrıldığının somut bir abidesi olmuştur. Türkiye bu manzara için, bu bayram havası için tam otuz iki yıl beklemiştir. Taksim'deki dostluk, kardeşlik ve dayanışma tablosu Türkiye'nin çetelerle mücadelesinin bir eseridir."

Şimdi sormazlar mı "Ne değişti?" diye! "Taksim'den ümidinizi kesin, devletle bir gerilime girmeyin." diyorlar. Tahrik ve provokasyon korkularınız tekrar mı nüksetti? Bir kez olsun söylediğiniz ve yaptığınız birbirini tutsun. Ya gerçek demokrat olun ya Putin türü Avrasyalı bir iktidar olun, karar verin.

Değerli milletvekilleri, şunu bilin ki gösteriler izne tabi değildir. DİSK ve KESK'in yapmış olduğu başvuru neticesinde, 22 Kasım 2010 tarihinde verilen kararla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Taksim'in 1 Mayıs alanı olduğuna hükmetmiştir. Bu, yüz yıllık bir mücadelenin eseridir, yürütmenin başının herhangi bir lütfu değildir.

İstanbul'da 1 Mayıs alanı Taksim'dir çünkü emekçiler için Taksim demek inatlaşma değil, demokrasi mücadelesinin olmazsa olmazlarındandır çünkü Taksim 37 insanımızın katledildiği meydandır. Emekçilere yapılan en kanlı saldırı olan 1977 katliamının ardından -bu kardeşlerimiz katledilmiştir- bu meydanın adı "Taksim" olmuştur, bu nedenle Taksim 1 Mayıs alanıdır ancak "emek" ve "emekçi" kelimelerinin anlamını bilmeyenler bunu idrak edemezler.

Myanmarlı insan hakları savunucusu San Suu Kyi'nin bir sözü var: "İnsanı yoldan çıkaran güç yani kudret değil, korkudur." Gücü kaybetme korkusu gücü kullananları bozar, yoldan çıkartır. En baskıcı ve ezici düzenlerde bile cesaret yükseldikçe yükselir, zira korku uygar insanın doğal hâli değildir. Yaşasın 1 Mayıs işçi ve emekçinin mücadele günü!

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ederim.(CHP sıralarından alkışlar)