GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU VE TÜRK MEDENİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:83
Tarih:30.04.2014

MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün, Bakanlar Kurulu tasarısı, Toprak Kanunu, Toprağı Koruma Kanunu'yla alakalı, birinci bölüm üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasaya karşı değiliz, bu yasa olumlu bir yasa, doğru da bir yasa; yapılması gereken, toprağın bölünmesini önlemek açısından, miras yoluyla küçülen toprakları birleştirmek veya onların bölünmesini engellemek açısından olumlu bir yasa, doğru bir yasa. Yalnız, burada dikkat edilmesi gereken bir şey: "Bu topraklar bölünmesin, aile içerisinden birisi alsın." deniliyor. Aile içerisinden birisi alamazsa bu toprakların para babalarının eline geçmesini de engellemek lazım. Bunun için de Ziraat Bankası kredileriyle veya başka türlü desteklerle çiftçiyi destekleyerek... O bölünen arazilerin birleştirilmesi açısından, bir kişide toplanması için böyle bir korumayı... O çiftçilerin elindeki toprakların başka insanlara geçmesini engellemek lazım. Bu konuda da bir düzenleme yapılacağına inanıyorum.

Burada, aile şirketi kurulmasıyla alakalı bir madde var, o da olumlu bir madde, bunu destekleyen bir madde ama tam yeterli değil benim söylediğim konuda. Ziraat Bankası mutlaka bu konuda destek vermeli. Çiftçi kendi tarlasını, eğer aile arasında anlaşma sağlanamıyorsa, kardeşler arasında anlaşma sağlanamıyorsa bir kardeş Ziraat Bankasından kredi alarak bu toprakları kendi üzerine alabilmeli. Bu konuda da mutlaka bir çalışma düzenlenmeli.

Sayın Bakan, hatırlarsanız 21 Martta Adana'nın Ceyhan ilçesine geldiniz. Orada Ziraat Odasını ziyaret ettiğinizde bu ÇKS, yeni dille Tarımsal Bilgi Sistemi, bununla alakalı problemler size aktarıldığında bu konunun çözüleceğiyle ilgili söz vermişsiniz, oradaki arkadaşlarımızın bize anlattıkları bu. Dünden beridir, bu yasa görüşüleceği için Ceyhan'dan beni birçok insan aradı, birçok çiftçimiz aradı. Bu konuda çok büyük bir sıkıntı var, kimse ÇKS'sini yaptıramıyor. 30 Nisan son tarihti, bir ay uzatıldı, 30 Mayısa ertelenmesine rağmen şu ana kadar kimse ÇKS'yle ilgili yani eski tabirle Tarımsal Bilgi Sistemi'yle ilgili işlemlerini yaptıramıyor. Neden yaptıramıyor? Çünkü ada/parsel Türkiye'nin birçok yerinde istenmemesine rağmen, Adana'nın birçok yerinde istenmemesine rağmen Ceyhan'da böyle bir uygulama var. Ada/parsel sistemine göre Tarımsal Bilgi Sistemi'nin yapılması isteniyor. Bu konuda da çiftçiler... Biliyorsunuz, siz de bilirsiniz, buradaki birçok milletvekilimiz de bilir, aileler arasında anlaşılarak bölünür araziler. İşte, amcasından amcaoğluna, efendim, ondan babasına, babasından kendisine düşen arazilerde herkesin birbirinin içerisinde hissesi vardır. Bunu ayrıt etmek, bunu çözmek mümkün değil. Onun için, bunun eskisi gibi köy bazlı, çiftçinin beyanı, muhtarın onayı ve uydu tespitiyle... Zaten uydu tespitinde o tarlaya gerçekten pamuk ekilmiş mi, mısır ekilmiş mi veya soya fasulyesi ekilmiş mi bu belli oluyor, uydudan tespitler yapılabiliyor. Bunun bir an önce çözülmesi lazım. 30 Mayıs son tarih. Yoksa çiftçilerimiz bu Tarımsal Bilgi Sistemi'ni elde edemeyecekler ve dolayısıyla prim desteği alamayacaklar. Eğer böyle bir uygulama gerçekleşmezse Ceyhan ilçesinde çiftçilerin yüzde 50'si bu desteklerden faydalanamayacak. Hani siz hep bununla övünüyorsunuz ya Sayın Bakan, geliyorsunuz burada işte "Şu kadar destek veriyoruz." filan diye. Bu desteklerin ne yazık ki yüzde 50'sinden faydalanamayacak çiftçilerimiz. Onun için, bunun bir an önce çözülmesi, köy bazlı sisteme, eski sisteme dönülerek devam etmesi lazım. Biz devletimizin asla zarara uğratılmasını istemeyiz, asla. Eğer bu konuda bir tespit varsa bunun üzerine de en şiddetli şekilde gidilmesini arzu ederiz. Zaten uydudan görünüyor bu, uydudan belli. Köydeki muhtar ve çiftçinin beyanına göre uydudan da tespit yapılıyor. Dolayısıyla, devletin zarara uğratılması mümkün değil. Onun için bu konuda çiftçilerimizin yanında olmamız lazım.

Zaten, hepinizin malumu, birçok arkadaşımız da gündeme getirdi, işte, bir tarımsal kuraklık var ve 29 Mart tarihinde bir don hadisesi yaşandı. Şu anda o dondan dolayı buğdayda aşırı bir zarar var. Kuraklıktan dolayı da buğdayda aşırı bir zarar var. Ayçiçeği büyümüyor. Ayçiçeği, biliyorsunuz, bahar yağmurlarıyla büyüyüp kendisini geliştiren ve ürün veren bir bitkidir. Şu anda ayçiçeği yağmur alamadığı için yerinde sayıyor. Pamuk ekenler... Ben de bir çiftçiyim, pamuk ektik, kuraklıktan dolayı pamuk olmadı, tekrar söktük, yeniden ekiyoruz. Bunların hepsi artı mazot girdisi, artı gübre girdisi demektir ve çiftçiye ek maliyet getiriyor. Bu tarımsal kuraklıkla alakalı, donla alakalı mutlaka Adana bölgesinde, Karataş'ta, Yumurtalık'ta, Ceyhan'da, sulu tarımın yapıldığı bütün o bölgede en kısa zamanda bir tespit yaptırmanız lazım. Çünkü buğday hasadı, normalde, bir ay sonra yapılması gerekirken, 25 Mayısta başlaması gerekirken, şu anda buğday hasadı başlamış durumda Adana bölgesinde ama buğday yok, dane yok yani buğday var, dane yok ve birçoğu silaj yapıyor bunu, hayvanlarına yem yapıyor. Onun için hem buğday üretiminde müthiş bir düşüş yaşanacak bu sene hem de çiftçilerimiz mağdur olacak. Bu mağduriyeti gidermenin yolu da devletimizin çiftçimize sahip çıkmasıdır.

Unutmayınız ki yakın tarihin en önemli şeyi hububat olacaktır, gıda olacaktır. Yani petrol elbette ki önemli, enerji elbette ki önemli ama yakın gelecekte -insan sayısı gün geçtikçe artıyor- tarım alanlarının ne kadar önemli olacağı, hububatın, tahılın ne kadar önemli olacağı, suyun ne kadar önemli olacağı herhâlde sizin de dikkatinizden kaçmamıştır. Dolayısıyla, buğday üreticilerini, bu manada, ayçiçeği üreticilerini, bir an önce zarar ziyanını tespit edip desteklememiz lazım.

Yine, bu, Ziraat Bankasına olan borçları ertelemek yetmiyor -bunu daha önceki arkadaşlarım da söyledi- bu konuda kesin bir çözüm bulmak lazım. Yani çiftçinin bu yıl Ziraat Bankasına borçları, tarım krediye olan borçlarını ödemesi çok zor gözüküyor çünkü ürün yok elinde. Dolayısıyla, bu konuda tarım krediyle, Ziraat Bankasıyla çiftçiye bir çözüm bulunmalı, borcu olanların borcuna bir çözüm bulunmalı, borcu olmayanlara da çok düşük faizli krediler tahsis edilmeli. Bunların mutlaka gerçekleştirilmesi lazım.

Bu, hazine arazilerinin satışıyla ilgili 2/B Yasası'nı çıkardınız. Orman arazileri satıldı ama şimdi hazine arazilerinin ne olacağı belli değil. Özellikle bütünşehirle alakalı, Bütünşehir Yasası'nı çıkardıktan sonra -Büyükşehir Yasası'nı çıkardıktan sonra- bütünşehir içerisinde kalan hazine arazilerinin ne olacağı belli değil. Bunu az evvel soru olarak da size yönelttim. Bu konuda Hükûmetinizin bir an önce çözüm üretmesi lazım. Bu toprakları çiftçilerin alması lazım; bu toprakları para babalarının, faiz lobilerinin, dolar zenginlerinin, ayakkabı kutularında para biriktirenlerin değil, çiftçilerin alması lazım. Onun için, bunu Hükûmetin mutlaka sahiplenip bir an önce bu konuda çiftçilerin lehine bir karar çıkarması lazım, bir kanun çıkarması lazım yoksa Allah esirgesin, bu topraklar çiftçilerin elinden çıkacak.

Yine, tarım arazilerinin imara açılmasıyla ilgili... Belki biraz sonra bir önergemiz de gelecek Sayın Bakan bu konuda. Çok önemli yani tarım arazileri. Az önce de söyledim, dünyanın belki de yakın gelecekte en önemli şeyi tarım olacak, tahıl olacak, gıda olacak, su olacak. Bu arazileri bizim korumamız lazım. Yani belediyeler kafalarına göre imar yasası yapıyorlar, kafalarına göre en verimli arazilerin üzerine gidip binaları dikiyorlar, beton yığını hâline getiriyorlar. Hâlbuki 1 kilometre ötede veya 500 metre ötede daha verimsiz, kullanılabilecek, bina yapılacak arazi varken, gidip en verimli arazilerin üzerine bina yapıyorlar. Bunu mutlaka önlemek lazım, bununla da alakalı bir çalışma yapmak lazım, kanunlaştırmak lazım. Topraklarımızı korumamız lazım, çiftçimizi korumamız lazım çünkü toprak, çiftçiye ürün veren, çiftçinin üretim yapmasını sağlayan bir madde. Eğer bunu koruyamazsak, çiftçiyi koruyamazsak nasıl üretim yapacağız, nasıl, kendi gıdamızı, kendi yeterliliğimizi sağlayacağız?

Dolayısıyla, bakınız, mısır ithal ediliyor, mısır üreticisi perişan; pamuk ithal ediliyor, pamuk üreticisi perişan. Şimdi, bu sene "Buğdayı mecburiyetten edeceğiz." diyeceksiniz, buğday ithal edeceksiniz, buğday üreticisi perişan.

Ya, bu çiftçi nasıl para kazanacak, nasıl doyacak, nasıl çoluğunun çocuğunun rızkını çıkartacak, onların eğitim masraflarını karşılayacak? Dolayısıyla, çiftçimizi korumalıyız ki çiftçimiz üretsin, toplumumuzu doyursun. Bugün evimizde güzel güzel meyveleri yiyorsak, bugün evimizde güzel güzel sebzelerle yemek pişiriyorsak, bugün evimizde ekmeğimiz sıcak sıcak olup soframıza geliyorsa bunun hepsinin üreticisi çiftçilerdir. Çiftçiler sabahın beşinde tarlaya gider, akşamın bilmem kaçına kadar yağmur demeden, çamur demeden, soğuk demeden çalışır, üretir, insanlara gıda temin eder.

Onun için, çiftçilerimizi korumamız lazım, bu bizim en önemli görevimiz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)