GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE KÜRDİSTAN DEMOKRAT PARTİSİNİN KURULMASINA ONAY VERİLMESİ VE PKK'NIN SON GÜNLERDE ARTAN ŞİDDET OLAYLARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:84
Tarih:05.05.2014

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin kurulmasına İçişleri Bakanlığı tarafından onay verilmesi ve terör örgütünün son dönemde artış gösteren eylemleriyle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikli olarak, bir süre önce kurulmasına onay verilen Türkiye Kürdistan Demokrat Partisiyle başlamak istiyorum. İçişleri Bakanlığını ve İçişleri Bakanını böyle bir partinin isminden dolayı onay verdikleri için esefle kınıyorum kendilerini.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Öyle bir onay yok.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ve bir kez daha soruyorum: Kürdistan neresi? Ben böyle bir yer bilmiyorum. Haritaya bakıyorum bulamıyorum. Bugüne kadar birilerinin hayalinde yaşayan ve bundan sonra da hayalinin ötesine geçemeyecek sözde bir bölgeyi, siz, sadece tabelalarda yaşatırsınız.

Bu konuda Sayın İçişleri Bakanına bir soru önergesi verdim, "Kürdistan neresi?" diye sordum. Ancak yanıt, Bakandan önce BDP Grubundan bir milletvekili arkadaştan geldi.

Ya, arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin uzantısısınız, tamam. Bununla da gurur duyuyorsunuz, ona da tamam. Biz gönül işlerine karışmayız ama bunu bu kadar çok belli etmeyin ya da açık açık ilan edin aşkınızı.

Bir yerde iktidara esip gürleyeceksiniz, verip veriştireceksiniz, daha sonra onlara methiyeler düzeceksiniz. Onların vermesi gereken cevabı onların adına da siz vereceksiniz. Hani piyanoda "do" tuşuna basarsınız ya, arkasından bakarsınız "si"den ses gelmiş, bu da öyle bir şey oldu. Safınızı belli edin.

Gelelim çok muhterem İçişleri Bakanına. Sen bağımsız Kürdistan tezini savunan bir partiye onay verdin. Bu, Türkiye'de Kürtlerin bağımsızlığının kabul edilmesi anlamına mı geliyor? Diyarbakır'da daha önce kurulan Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği ve Kürdistan Sanayici ve İşadamları Derneğinden, isimlerinde "Kürdistan" kelimesi geçtiği için kendilerinden tüzük düzeltmeleri istenmişti.

Peki, bu örnekler varken Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin torpili nereden kaynaklanıyor? Şimdiden dillendirmeye başladılar zaten. Yarın öbür gün "Diyarbakır başkentimiz." dediğinde ne yapacaksınız, merak ediyorum.

"Polisinizi, askerinizi tanımıyoruz; dağdaki eli kanlı teröristleri getirip kendi kolluk kuvvetlerimizi kuracağız." dediklerinde ne yapacaksınız? Şimdi de durum çok farklı değil.

Sabah uçakta bu Hükûmette çok önemli yerlerde bulunmuş bir bürokrat arkadaşla konuştum; şu anda görevde değil, bir özel şirkette danışmanlık yapıyor, bir elektrik şirketinde, enerji şirketinde. "Diyarbakır'a gittim, durum içler acısı ve çok üzüldüm. Türkiye oraları gözden çıkartmış." diyor. Bu, sizin arkadaşınız. On yıl sizinle beraber çalışmış bir bürokrattan bahsediyorum. Sarı, kırmızı, yeşil renklerden oluşan, sözde "bayrak" dedikleri paçavranın Diyarbakır'da, Van'da, Hakkâri'de, Şırnak'ta dalgalanmasına izin verecek misiniz? Size soruyorum. "Kendi para birimimizi basacağız, üstüne de bebek katilinin fotoğrafını koyacağız." dediklerinde alkışlayacak mısınız siz? Size de soruyorum.

Bu soruların yanıtını vermek zorundasınız. Bize değil, önce kendinize. Adına "çözüm süreci" denilen bu süreçte terör örgütü hiç güçlenemediği kadar güçlendi, dinlendi, morallendi. Şimdi de yavaş yavaş şehirlerde eylemlere başladı; şantiye basıyorlar, adam kaçırıyorlar. Şantiye sahibi il jandarma komutanına gidiyor, komutandan "Bizim elimizden bir şey gelmiyor, PKK'yla uygun bir kanal bulun." cevabını alıyor. Bir başkası Kuzey Irak'ta bulunan bir yere para yatırarak adamlarını kurtarıyor. Kalekol yapımı protesto ediliyor, askerler kaçırılıyor. Hükûmet de âdeta BDP'li milletvekili arkadaşların gözlerine bakıyor ki "Bizim şu askerleri bir kurtarın." diye. Bu kadar âciz bir hâldesiniz, bu kadar âcizsiniz.

Geçen hafta Tunceli'de jandarma komutanı ölümden döndü. Bunlar da mı Oslo'da yaptığınız anlaşmaların maddeleri arasında veya bir taktik mi? Yarın öbür gün PKK yine eylemlerine başlayacak, analar ağlayacak, siz hâlâ "İmralı canisini serbest bırakalım mı?" diyeceksiniz.

Türkiye Cumhuriyeti hiçbir döneminde bu kadar âciz bir duruma düşmemişti. PKK'nın önünde koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletini diz çöktürdünüz. PKK'nın amacı Türkiye'nin güneydoğusunu sizden koparmaktır ve siz de hizmet ediyorsunuz. Bölgede önce özerk, sonra da şartlar olgunlaştığında bağımsız bir devlet kuranlara siz de payanda oluyorsunuz, suç ortaklarısınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)