GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:96
Tarih:03.06.2014

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Tabii, Trabzon Milletvekilimiz kendi hemşehrilerinin hakkını savunurken burada bir iddiada bulundu. İddiayı cevaplandırmak üzere Sayın Bakan çıktı, savunmasını yaparken gerçekten iki husus bizim de dikkatimizi çekti.

Bir: Dedi ki: "O görevden aldığımız bürokratlar yahut soruşturma açtığımız insanlar içerisinde KPSS'li olmayanlar vardı."

İkincisi: Dedi ki: "Burs verilen öğrencilerin neredeyse tamamı tek bir ildendi." Yani bunu ima etti en azından. Dolayısıyla, şimdi, biz bunun takipçisiyiz Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Burada, siz, kendinizden önceki yönetimle ilgili çok ciddi iki iddiada bulundunuz. Bu yönetimle ilgili siyasal anlamda ne yapacağınızı Milliyetçi Hareket Partisi olarak takip edeceğiz Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlar, toprak sahipliği bağımsızlık ve istikbali yakından ilgilendiren bir husustur. "Efendim, devlet kimin elindeyse mühür ondadır, Sultan Süleyman odur. Dolayısıyla, toprağın sahipliğinin kimde olduğunun önemi yoktur." diyebilirsiniz ama öyle değil değerli milletvekilleri. Şayet öyle olsaydı, bütün ülkeler yabancıların toprak satın almasıyla ilgili birtakım sınırlamaları getirmezlerdi. Uluslararası hukuk, kaldı ki artık bu satılan toprakların geri alınabilmesiyle ilgili gerçekten çok ciddi mekanizmalar getirmiş. Dolayısıyla, "Efendim, yarın iktidar değişir, tekrar bu mülkiyet yeniden el değiştirir." gibi bir düşünce tamamen yanlış bir düşünce. Ülkeler şizofren mi, ruh hastası mı da bu engellemeleri getiriyorlar? Herhâlde bir bildikleri var. Ancak, sadece Adalet ve Kalkınma Partisi, bu toprakların satışını bir kazanç kapısı, bir gelir kapısı olarak görüyor. Türkiye'den başka herhâlde bir başka ülkede bu kadar kolay toprak satış rejimi yoktur. Mirasyedi evlat gibi Adalet ve Kalkınma Partisi âdeta fütursuzca topraklarını satıyor.

Bakın, bu Mecliste, İsrail'in, Yahudilerce, Araplar ve Filistinlilerden toprak satın alınmak suretiyle kurulduğunu bilmeyenimiz yok. Rakamları veriyorum değerli arkadaşlar: 2003-2013 yılları arasında 247.384 yabancıya yani yaklaşık 250 bin yabancıya 190 milyon 265 bin 84 metrekare büyüklüğünde yaklaşık 250 bin adet taşınmaz satılmış. Doksan yıllık cumhuriyet tarihinin neredeyse 1 misli toprak satışı.

Yirmi dokuz ya da kırk dokuz yıllığına 150 bin kilometrekarelik -ki bu, Türkiye yüzölçümünün yüzde 17'sine tekabül ediyor- maden alanının işletme hakkı verilmiş. Bugün ülke toprakları artık öyle büyük bir hızla elden çıkıyor ki en az 7 il ve 11 ilçede yüzde 10 sınırı aşılmış, yabancılara 1 milyon metrekarenin üzerinde toprak satılan il sayısı 15'i bulmuş. Bu iller arasında, efendim, Muğla, Antalya ve Ankara ilk 3 sırada; Hatay, İstanbul, İzmir, Mardin, Aydın, Kırşehir, Bursa, Konya, Adana, Nevşehir, Kayseri ve Kahramanmaraş diğer iller olarak takip ediyor.

Durum böyleyken AKP ne yaptı? AKP bir önlem mi geliştirdi, bir tedbir mi üretti? Hayır, toprakların daha çok satılabilmesi için âdeta çıldırdı. Çıkardığı bütün yasalarda konulmuş olan engellemeler kaldırıldı. Neymiş bunlar? Mütekabiliyet şartını kaldırmış, karşılık esasını kaldırmış. Efendim, yüzde 10 sınırı şartı fiilî olarak, fiiliyatta kaldırılmış, kişi başına 30 hektar yani 300 dönüm toprak satın alabilme hakkı tanınmış. Efendim, köylerdeki taşınmazların yabancılara satışına da imkân verilmiş. Alınan arazinin iş yeri ve mesken olarak kullanılması şartı kaldırılmış, dolayısıyla tarım alanları da satışa açılmış. Bu satışlar karşısında efendim sormak lazım: AKP niye çıldırdı da böyle bir satış hâletiruhiyesine kapıldı? Çaresiz, mecbur çünkü finansman açığını satarak savarak kapamaya çalışıyor.

Bunun yol olmadığını, üreterek, alın teri dökerek, efendim, bir ekonomi tesis etmemiz gerektiğini hatırlatıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)