GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:96
Tarih:03.06.2014

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu tasarıyla Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce sunulan hizmetlerden alınan döner sermaye ücretlerine ilişkin yasal altyapı oluşturulmaktadır. Döner sermaye ücretlerine ilişkin bir düzenleme yapılmasına karşın, döner sermaye gelirlerinden personele yapılan ek ödemeyle ilgili herhangi bir değişikliğe gidilmemektedir. Tapu ve Kadastro personeli yoğun bir iş ortamında, yüksek risk ve sorumluluk altında çalışmaktadır. Sayıca yetersiz personelle çok iş yapılmaktadır. Tapu ve Kadastro personelinin yaptıkları iş ve sorumlulukları dikkate alınarak özlük hakları mutlaka iyileştirilmelidir. Tapu müdürlükleri ve kadastro müdürlüklerinde çalışan personel, işini bitirebilmek için mesai kavramını göz ardı etmekte, geç saatlere kadar çalışmaktadır. Bu şekilde fazla mesai yapan personel hak ettikleri mesai ücretlerini alabilmelidir. Bu açıdan, Bakanlar Kurulu kararıyla Maliye Bakanlığı çalışanlarından taşra teşkilatına ödenen fazla çalışma ücretinin Tapu ve Kadastro çalışanlarına da ödenmesi gerekmektedir.

Tapu ve Kadastro personeli stresli ve yorucu çalışmalar yapmasına rağmen hak ettiği ücreti alamadığı gibi, yaptığı işlemlerle ilgili sınırsız hukuki sorumluluğu bulunmaktadır. Bu mali sorumluluğun zaman aşımı süresi yoktur. "Hatasız kul olmaz." derler ama tapu çalışanı hatasız kul olmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 1007'nci maddesine göre, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumlu olup devlet bu zararı tapu çalışanlarına rücu etmektedir. Bu madde uyarınca, tapu dairesinde çalışanlar yapmış olduğu yanlış işlemden dolayı kıyamete kadar sorumlu olmaktadır. Bu sorumluluktan dolayı büyük bedeller ödenmekte olup geçmişte yaptığı hatalı işlemlerden dolayı milyonlarca lirayla yargılanan tapu çalışanları bulunmaktadır. Tapu dairesinde çalışanlar akşam eve gittiklerinde gün boyu yaptıkları işlemlerin muhasebesini yapmaktadır. Tapu çalışanları emekli de olsa, ölse de sorumlulukları bitmemekte, çocuklarına ve torunlarına işlerinde yaptıkları hata ve yanlışlıkların bedeli miras olarak kalmaktadır. Yani, hata ve yanlışların faturası birkaç nesil sonra bile vârislerinden tahsil edilmektedir. Bu nedenle tapu çalışanları çocuklarına reddimirasta bulunmalarını tembih etmektedir. Eğer çocuklar mirası reddetmezse bir gün babasından hatta dedesinden yüklü bir borçla karşılaşabilmektedir. Her meslekte doğan zararlardan sorumluluk bir zaman aşımı süresine bağlandığı hâlde, örneğin benzer durumunda olan noterlerde zaman aşımı süresi beş yıl olmasına karşın, tapu memurunun mali sorumluluğu için bir zaman aşımı süresi öngörülmemiştir. Tapu kadastro çalışanlarının Türk Medeni Kanunu'nun 1007'nci maddesinden kaynaklanan bu sorumluluğunun bir zaman aşımına tabi tutulması, hatalı işlemlerden doğan zararın tapu işlemlerinden alınan döner sermaye ücretlerinden oluşturulacak bir fon tarafından karşılanması, bu işlemlerin mesleki sorumluluk sigortası kapsamına alınması gibi yollarla bu soruna mutlaka bir çözüm getirilmelidir. Hükûmet geçen yılki toplu sözleşme görüşmelerinde tapu çalışanlarının bu problemine çözüm getirmeyi kabul etmesine karşın bu konuda henüz bir düzenlemeye gitmemiştir. Bu tasarıda da böyle bir düzenleme bulunmamaktadır. Hükûmet verdiği sözü bir an önce yerine getirmelidir. Tapu çalışanlarının yıllardır beklediği düzenlemenin bu tasarıya alınması konusunda Milliyetçi Hareket Partisi gerekli desteği ve katkıyı vermeye hazırdır.

Değerli milletvekilleri, tasarı metninde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce sunulan hizmetlerden alınan döner sermaye ücretlerinin yarısına kadar indirilmesi veya 3 katına kadar artırılması konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. Döner sermaye ücretlerini 3 kat artırma yetkisi verilmesinin hiçbir izahı yoktur, olamaz. Bu, Deli Dumrul anlayışının bir tezahürüdür. Vatandaşımız tapu idarelerinde zaten alım satımdan dolayı bir dünya harç yatırmakta, bunun yanında döner sermayeye de para aktarmaktadır. Üstelik, tapu harç oranlarının yükseltilmesi, belediyelerce emlak vergi değerlerinin artırılması nedeniyle vatandaşlarımızın ödediği vergi, harç ve döner sermaye miktarları büyük boyutlara yükselmiştir. Bu vergiler vatandaşın canını yakmaktadır. Mesela, Konya Selçuklu ilçesinde, bu yıl, emlak vergisi değerlerine, insafsızca, 10 kata varan artış yapılmıştır. Emlak vergisi ödemek için Selçuklu Belediyesinin kapısını çalanlar kendilerinden istenen fahiş, zamlı vergi karşısında neye uğradıklarını şaşırmıştır. Değerli arkadaşlarım, hiç, 10 kat vergi artışı olur mu? Ama oldu. Dar ve sabit gelirli vatandaş bunu nasıl öder, hiç düşünülmemektedir. AKP zihniyeti, bu şekilde, vatandaşı resmen soymaktadır. Enflasyonun yüzde 9-10 olduğu dönemde emlak değerinin yüzde bine yani 10 kata varan oranlarda artırılmasının hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Vergi, harç ve döner sermaye ücretlerindeki artışlar makul düzeyde olmalı, yapılan her artışın da mutlaka hesabı verilmelidir. "Ben yaptım, oldu." anlayışına artık son verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, tapu sicilini oluşturmak üzere yapılan kadastro çalışmaları sonucunda bazı hatalı ölçümler ve tespitler nedeniyle vatandaşlarımız ciddi mağduriyetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Vatandaşlarımız kendi mülküyle ilgili tapu sorunu yaşamakta, atalarından kalan ve yıllardır kullandıkları yerlerin hazine ve ormana yazılması nedeniyle mülklerinin ellerinden alındığından şikâyet etmektedir. Düşünün değerli arkadaşlarım, bir tarlanız var, bir eviniz var, bir bahçeniz var; dedeniz kullanmış, babanız kullanmış, siz kullanmışsınız; torunlara bırakacaksınız; bir gün geliyor "Kardeşim, kusura bakma, burası hazine yeri, burası orman, burası senin değil." deniliyor, vatandaşa mahkeme yolu gösteriliyor. Sayın Bakan, gerek Tapu gerek Maliye gerekse Orman idaresi vatandaşımızın kendi mülküyle ilgili yaşadığı bu sorunlara çözüm getirmeli; mağduriyetleri giderilmelidir.

Değerli milletvekilleri, vatandaşımızın mülkleriyle ilgili bir başka sorun da kamulaştırma faaliyetlerinde düşük değer tespiti yapılması, takdir edilen değerler arasında büyük çelişkiler ve tutarsızlıklar olmasıdır. AKP zihniyeti alırken kepçeyle almakta, verirken kaşıkla vermektedir. Toroslar üzerinde Bağbaşı ve Bozkır Barajı'nın yapıldığı bölgede yer alan Bozkır ve Hadim ilçemizde Bolat, Dereiçi, Dedemli, Korualan ve Yalınçevreliler başta olmak üzere tüm köylülerimiz büyük mağduriyet yaşamaktadır. Kamulaştırma işlemlerinde evlere, kiraz bahçelerine, kuyulara, bağlara, tarlalara çok düşük ve adaletsiz değerler biçilmiştir. Aynı bölgede hem baraj hem de karayolu için kamulaştırma yapılmaktadır ancak kamu kurumlarının belirlediği kamulaştırma değerleri arasında uçurum bulunmaktadır. Yaşanan gelişmeler hakkaniyetle bağdaşmamaktadır, hemşehrilerime büyük haksızlık yapılmaktadır, âdeta zulüm uygulanmaktadır.

Hükümetin ilgisizliğinden yakınan vatandaşlarımız sadece haklarını istemektedir. Hükûmet yetkilileri vatandaşın şikâyetlerini kale almamakta, sorunlarına çözüm getirme konusunda hiçbir gayret sarf etmemektedir.

AKP Hükûmeti vatandaşı mağdur eden bu uygulamalardan vazgeçmelidir. Kıymet takdirleri doğru ve tutarlı bir şekilde yeniden yapılmalı, vatandaşımızın hakları verilmelidir.

Sayın Bakanım, Bakanlığınız sorumluluk alanında bulunan iskân konusu da bir çözüme kavuşturulmamış olup, hâlen belirsizlik sürmektedir.

Evleri baraj altında kalacak olan Dedemlili hemşehrilerimden, bekâr olanların, kıraç arazide yerleri olanların ve nüfus kaydını kısa süreli başka yere kaydıranların hak sahipliği kabul edilmemiştir.

Dedemlili vatandaşlarımızın iskân sorunu bir an önce çözülmeli, hak sahipliği konusundaki mağduriyetleri giderilmelidir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)