| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 04.06.2014 |
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, üç beş tane çok değerli milletvekilini saygıyla selamlıyorum Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarındaki.
Gerçekten, çok önemli bir konuyu müzakere ediyoruz ama maalesef, kiminle müzakere edeceğimizi bilmiyoruz çünkü AKP sıraları bomboş. Kamuoyunda "beşinci yargı paketi" olarak adlandırılan yasal düzenlemenin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.
AKP'nin elleri yine bir türlü yargının içinden çıkmıyor. Yargıda takıldığı, hoşlanmadığı kararlar için Meclisten yasalar çıkararak yani mahkeme kararlarını etkisizleştirerek yargı üzerinde tesis ettiği siyasi politikasına devam ediyor. AKP hem Başbakanın ve çevresinin hem de kendi politikasının şiddetle ihtiyaç duyduğu yasaları Meclis kapanmadan, Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmadan çıkarmak istiyor.
Yargı karmakarışık olmuştur AKP döneminde. Ne, nerede, nasıl düzenleniyor, avukatlar bile bu konuda bizar, avukatlar bile şikâyetçidir. Yeni yargı yolları açılıyor, kapanıyor, yeni teşkilatlanmalara gidiyor, kaldırılıyor, çözebilene aşk olsun! Hakikaten, adalet sisteminin sil baştan ele alınması gerekiyor. Türk Ceza Kanunu, Ceza Usul Kanunu gibi ceza hukuku alanındaki ana kanunların yeniden yazılması ve adalet sisteminin yeni baştan kurgulanması gerekirken günlük ihtiyaçlar, Sayın Erdoğan, oğlu, bakanları ve AKP'liler için alelacele yapılan yasal düzenlemelerle delikli kevgir hâline getiriliyor hukuk ve mahkemeler. Ortaya çıkan tablo hakkında, aslında millet iktidarın karne notunu vermiş. Milletin en güvendiği kurumlar sıralamasında yüzde 28'le yargı gerilerde kalıyor. Milletin, mahkemelerine güveni kalmamış çünkü AKP yargıyla, âdeta oyuncağıyla oynayan çocuklar misali, o kadar sık oynuyor ki bugün şikâyet ettiği hususların mimarı da kendisi.
İşine geldiği şekliyle adaleti yorumlayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Söz konusu Başbakan, bakanlar ve evlatlarıysa AKP mahkeme kararlarını bile tanımıyor, adli kolluğa "Savcı ve hâkimlerin talimatlarını yerine getirmeyin." diye talimatlar verebiliyor. Diyarbakır'da PKK'nın evlatlarını kaçırdığı anne ve babaların feryatları göğe yükselmişken Başbakan orada ancak kabile devletlerinde görülebilecek şekilde bir tavır takınıyor ve bir partiye "Gidin, bu annelerin çocuklarını dağdan getirin." diye ricada bulunuyor. Niye? Allah muhafaza, AKP ve PKK'nın Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde aralarında oluşturdukları ittifak ya zarar görürse, ya bozulursa! Bu yüzden ricacı Erdoğan, neredeyse yalvaracak. B ve C planı dediğine de bakmayın. AKP'nin B planı "Vallahi darılırım.", C planı da "Çocukları getirmezseniz, aha, bir daha yüzünüze bakmam."
Kürt kökenli analarımızın evlatlarına başkalarının üzerinden reçete yazan Erdoğan kendi evladı için bir gecede kanun çıkartmadı mı? Adalet nere, Adalet ve Kalkınma Partisi nere? "Adalet"i hâk ile yeksan, "kalkınma"sı da doymaz ne versen.
Değerli milletvekilleri, AKP'nin yargıdaki sorunları gidermek, daha hızlı ve daha adil bir yargı düzeni yaratmak gibi bir kaygısı yok. Tüm yapılan çalıyı arkadan dolaşmak, yoksa Yaradan'ın vasıflarından olan adaletin tesisine, böyle ulu bir amaca Mecliste "Hayır." diyebilecek bir parti grubu var mı?
Bu düzenlemeyle idari yargıda istinaf yolu açılıyor. 2004 yılında, bu amaçla adli yargıda bir düzenleme yaptınız. Koca koca binalar satın alındı ya da inşa edildi. Tabii, AKP'li müteahhitlerin işleri bunlar, işleri görülsün. Sonra ne oldu? Sonra, hayata geçirilemedi çünkü zorluklar var, bölgesel farklılıkları taşıyacak kararlar ortaya çıkması, keşiflerin yapılmasının uzun süreler alması gibi sorunlar var. AKP bunu bilmiyor mu? Elbette biliyor. Onun amacı, istinaf yoluyla adaleti temin etmek değil, binalarını ihale ederek ya da yandaşlarından bina satın alarak kiralayanın kalkınmasını sağlamak. Lale Devri değil yaşadığımız yıllar, ihale devri.
Adli yargıda istinaf yolu öngörülürken aynı gerekçeler söyleniyordu: İş yükünü azaltmak. AKP bunu söyleyerek hangi düzenlemeyi yapmışsa yargının iş yükü artmış, içinden çıkılamaz bir hâle gelmiştir. "Bölge idare mahkemelerini kaldırıp istinaf mahkemelerini getiriyoruz." diyorlar. Ha Ali Veli, ha Veli Ali, ismini değiştirerek neyi düzelteceksin? Milleti bu kadar saf mı sanıyorsunuz? Maksadın, hoşnut olmadığın kararlar için saati geriye almak, yeniden görülmesini sağlamak. Bunun bilinmediğini mi sanıyorsunuz?
Başka bir yapısal değişiklik de sulh ceza mahkemelerini kaldırıp görevlerini asliye ceza mahkemelerine devretmek. Bu arada, koruma tedbirleri için de sınırlı sayıda sulh ceza hâkimlikleri oluşturuluyor yani "Herkes koruma tedbirini vermesin, bu alanı 'uzmanlaşma kisvesi' altında, sınırlı sayıda hâkimle ben kontrol edeyim." diyor. Peki, sulh ceza mahkemelerini kaldırınca ne oluyor yani dosyaları şuradan alıp buraya koyduğunuz zaman ne değişiyor? Asliye ceza mahkemelerini dosya sayısıyla mı boğacaksınız? Galiba bunlara "paralel yapıya mensup" dediğiniz hâkim, savcıları da atayıp toplu imha düşünüyorsunuz.
Tasarının 10'uncu maddesiyle ivedi yargılama usulü getiriyorsunuz. Bu düzenlemeyi daha önce Danıştay Kanunu Tasarısı'nda getirdiniz ancak adaletsiz uygulamalara ve hak kaybına yol açabileceği endişesiyle tasarıdan çıkartmıştınız. Şimdi, ne değişti de bunu tekrar gündeme alıyorsunuz? Zaten iğdiş ettiğiniz hukuk devleti uygulamasını tamamen rafa kaldırma kararı mı aldınız? Hangi alanlarda ivedi yargılama usulünü öngörüyorsunuz? Kamulaştırma, özelleştirme, turizmi teşvik, satış, tahsis, kiralama gibi alanlar yani AKP'nin uzman olduğu rant alanları. "Kazanayım, hemen kazanayım, şimdi kazanayım." muradınız. Hızlı karar, her zaman doğru karar değildir. Vatandaşın kanunlardan doğan hakkını bu kadar sıkboğaz ederek çöreklenmek ne insani ne de ilahi sisteme uygun düşer. "Bu kararla idarenin hızlı işlemesini, hızlı tedbir almasını sağlayacağım." diyorsanız, bunun yolu şudur: İdarenin işlemlerini zamanında ve doğru bir şekilde yapması, rant saikiyle hareket ederek insanları doğal afetlere karşı savunmasız bırakmamasıdır. Sen işini doğru yapma ama Basra harap olduktan sonra "Hızlı davranacağım." diye ortaya çık, gerçekten trajikomik. Hukukun egemen olduğu hiçbir devletin bakış açısı bu denli sakat olamaz.
Yargıtayla da oynuyorsunuz bu düzenlemeyle. Siz değil misiniz daha iki, üç yıl önce yargıya 130 kişinin bir gecede atanmasını sağlayan düzenlemeyi yapan? Ne oldu, kafanıza göre olmadı mı? Ortaya çıkan tablo size de mi dokundu? Söylemiştik, "Yapmayın etmeyin." diye. Dairelerin iş bölümü Büyük Genel Kurula bırakılıyor, Yargıtay kurulları ve Genel Sekreterliği yeniden düzenleniyor. Yüksek yargıya günlük, kısır, siyasi pencereden bakılması problemi daha da artıracak, bunu görmüyor musunuz? "Bizim Yargıtaydaki işlerimiz çözülsün de bizden sonrası tufan." Klasik AKP bakışı. "Bugün iktidar kalayım ama yarın ülke ne olursa olsun."
Değerli vekiller, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu haklı eleştirilerimizi dile getireceğiz çünkü bizim millete verdiğimiz sözün gereğidir bu. Bu düzenlemelerin bazı maddelerine de destek veriyoruz. Nitelikli hırsızlık suçları, kadın ve çocuklara yönelik işlenen şiddet ve cinsel suçlar, uyuşturucu madde imal edilmesi, ticareti, uyuşturucu kullanma suçları, esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi suçları bunlardan bir kaçı. Bu suçlar toplumsal şiddeti körükleyen, huzur bozan ve toplum düzeyinde büyük tepki gösterilen suçlar, elbette cezalarının artırılması lazım. Çünkü, başta kadın ve çocuklarımız olmak üzere, tüm bireylerin beden ve ruh sağlığını temin etmek, korumak devletin anayasal görevi.
2005 yılında, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklikle bazı tedbirler üretilmişti ama bunu dokuz yıllık uygulamanızda başarıyla yerine getirdiğinizi söyleyemiyoruz. Sadece yasa yapmak, cezayı artırmak suçla mücadele için yeterli değil. Suçla mücadele toplumun mücadelesini gerektiriyor, içinde eğitim, istihdam gibi unsurları barındırması gerekiyor ve ilgili kesimlerle sağlıklı diyaloglar kurulması gerekiyor. Bu, herkesi azarlayan, herkese gününü göstermek için parmak sallayan, farklı görüşlere husumet ilan eden bir yaklaşımla olmaz.
Bu tasarıda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak toplum menfaatleri için uygun gördüğümüz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - ...bazı maddeleri desteklediğimizi, onun dışında da anlayış olarak bu tasarıya karşı çıktığımızı beyan ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)