| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 04.06.2014 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir önceki önergeyle ilgili konuşmamda bu hasta tutuklularla ilgili konuya değinmiştim ama yarım kalmıştı. Onunla ilgili tekrar birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu son aldığım veriler, cezaevlerinde şu anda 235'i ağır olmak üzere 642 kronik hastanın olduğuna dair yeni güncellenmiş bilgiler.
Bakın, bu Mecliste herhâlde cezaevlerine gidip de bu hasta tutukluların içerisinde bulunduğu dramı, zulmü görmeyen yoktur. Hatta, bu Meclis bünyesinde kurulan bazı komisyonlar özel olarak cezaevlerinde, sadece gidip o hasta tutuklularla görüşmeler yaptılar. Bunlardan bir tanesi de çözüm süreci bünyesinde oluşturulan bir alt komisyondu. İktidar partisinin milletvekilleri de gittiler ve iktidar partisinin milletvekilleri gidip o tabloyu gördüklerinde de geri geldiklerinde "Bu hastaların bir an önce bırakılması gerekir." diye görüş ifade ettiler. Yani, kendi milletvekilini dinlemeyen, kendi Meclisinin oluşturduğu komisyonu dinlemeyen bir anlayışla...
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Kesinlikle bırakılmaları gerekiyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Mehmet Bey burada, siz de...
Yani, bu konuda artık hızla böyle prosedürleri falan aşmak gerekiyor. Bu insani bir durumdur, vicdani bir durumdur. Ben, bir hekimim. Bir hekim olarak, bir insanın beton çukur içerisinde tedavi hakkının gasbedilmesi demek, arkadaşlar, açıkçası, yaşam hakkının gasbedilmesi demektir, idamla aynı anlama gelir. Bununla ilgili bugüne kadar sayısız prosedürler önümüze getiriliyor. Yapılması gereken düzenlemeler belli, basittir. Burada getirilen düzenlemede savcıya ya da kolluğa verilen "Toplum için tehlikeli midir, değil midir?" gerekçesine somut ve ağır gerekçeler eklenmiş. Böyle bir şey olabilir mi yani? Yirmi yıldır cezaevinde olan bir insanın toplumla ilgili güvenliğine, düşünün ki, alakasız bir emniyet birimi karar verecek, onun görüşü doğrultusunda bir savcı karar verecek. Bu ayıbı ortadan kaldırmak gerekiyor arkadaşlar. Bu vicdani bir durumdur, tekrar belirtiyorum.
Bakın, ortada bir de şöyle bir durum var: Yani, tam teşekküllü devlet hastanelerinden, üniversite hastanelerinden alınmış "Cezaevlerinde kalamaz, hayatını idame ettiremez." raporları var. Bu tam teşekküllü hastanelerden alınmış raporlar Adli Tıp Kurumuna gönderiliyor, Adli Tıp Kurumundan da aksi yönde raporlar yazılıyor. Şimdi, bir kere, bu, bilime aykırı bir şey arkadaşlar yani tam teşekküllü bir üniversite hastanesi ya da eğitim veren bir eğitim araştırma hastanesinin bilgisi, tıbbi donanımı, teknik teçhizatı Adli Tıpla kıyaslanmayacak düzeydedir; bunu meslekî olarak söylüyoruz. Hakikaten, tıptaki o sevk silsilesi içerisinde baktığınız zaman da komik duruma düşüyorsunuz. Bu mevcut durumu ortadan kaldırmak gerekiyor. Kendi hastanelerinize mi güvenmiyorsunuz? Bu hastanelerin tamamı Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı, bu ülkenin vatandaşlarına hizmet veren, Sağlık Bakanlığına bağlı ya da üniversitelere bağlı hastaneler. Eğer bu hastanelerin raporlarına güvenmiyorsanız, o zaman, kendi vatandaşınızı da bu hastanelere şifa bulmak amacıyla, iyileşmek amacıyla göndermeyin. Dolayısıyla, Adli Tıpla ilgili bu durumu ortadan kaldırmak gerekiyor, üniversite ve eğitim araştırma hastanelerinin raporlarına güvenerek bu süreçleri işletmek gerekiyor. Hatta, kuşkunuz varsa, bir üniversite hastanesinin ya da eğitim araştırma hastanesinin raporunu bir hakem hastaneye götürme hakkını hem tutukluya tanırsınız hem de bakanlık mıdır, savcı mıdır, işte, buna engel çıkaran kimse ona tanırsınız; mesele bu kadar basittir.
İçeride bulunan hastaların tedavi süreciyle ilgili, yaşam haklarının iadesiyle ilgili, hiç olmazsa, gelin, bu yargı paketinde, hep beraber bir düzenleme yapalım. 140, 230, 640 hasta insanın tahliyesiyle de bu ülke bölünmez yani. Bu paranoyadan kurtulmak gerekiyor. "Toplum güvenliği" gibi bir kriteri, bir ayıp olarak da, bu yasalardan çıkarmak gerekiyor diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.