| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 06.06.2014 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15'inci madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün çıkan birçok konuşmacı torba kanunlardan bahsetti. O açıdan, tarihî süreç içerisinde torba kanunların geçirmiş olduğu süreci değerlendirme ihtiyacı duymuş bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, ilk elden söylenebilecek olan şudur ki: Torba kanun fantezisi, bırakalım çağdaş evrensel hukuk ilkelerini, bundan iki bin yıl önce, Roma'da, MÖ 98 yılında kabul edilmiş olan kanunlarda "konu birliği olması" ilkesine dahi aykırıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen torba kanunların birçok farklı kanun ve kanun hükmünde kararnamede eklemeler ve değişiklikler yapabildiği göz önüne alınacak olursa, torba kanunların sebep olduğu çok çeşitli sakıncalarının bulunduğunu görebileceğiz. Bunlar arasında "kanunlaştırma yöntemi çerçevesinde açık bir hukuk yaratma" ilkesinin ihlal edilmesi zikredilebilir çünkü belli bir sistematiği olmayan torba kanunların değiştirdiği kanunları takip etmek uygulamacılar açısından çok büyük güçlük yaratmaktadır. Torba kanunları takip etmeyi güçlendirdiği ölçüde, kanunların bilinebilirliğine ve sonuçlarının öngörülebilirliğine de engel teşkil etmektedir. Ayrıca, torba kanunlar sistematik olmadığı için yorum ihtiyacı doğduğunda sistematik yorum yapma olanağı da bulunmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba kanun, sivil toplumun yasama sürecini etkin kullanımını engelleyen bir kanunlaştırma sürecinde yapılmaktadır. Bu sakıncaları yanında, torba kanun, yasa yapım sürecinin yöntemsel ilkelerinden olan müzakere sürecini de saf dışı bırakmakta, Parlamentoda komisyon ve Genel Kurul aşamaları tamamen biçimsel formaliteler hâline indirgenmektedir. Çok farklı konularda düzenlemeler içermesine rağmen torba kanunların yasama sürecine büyük önemi olan ihtisas komisyonlarını da âdeta saf dışı bıraktığı görülmektedir. Komisyon aşamasında torba kanunlara çok fazla sayıda yeni madde eklendiği görülmektedir. Böylece yasama süreci bütünüyle sürprizlere açık hâle getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun koyma yetkisinin ve bu yetkinin kullanımı sonucu ortaya çıkan kanunun neyi amaçlaması gerektiği de siyaset felsefesi çerçevesinde ele alınan temel bir konudur. "Kanun neyi amaçlamalıdır?" sorusuna bizim vereceğimiz ilk yanıt, bir kanun her şeyden önce adaleti sağlamalıdır biçimindedir. Roma'da milattan önce 98'de torba kanun yapmak yasaklanmış, Amerika'da 34 eyalette, torba kanun, konunun tekliği ilkesi gereğince yasaklanarak anayasal bir ilke olarak kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, çoğunlukla Adalet Bakanlığının kapsamına giren düzenlemeleri içeren bir tasarı üzerinde konuşuyorken değinmek istediğim çok önemli bir konu var. Önümüzdeki haftalarda öğretim kademesinden mezun olacak yüz binlerce çocuğumuz, temel eğitimden orta eğitime geçiş sınavlarından aldıkları puanların ağırlıklı etkisiyle çeşitli düzeylerde liselere kayıt yaptırmaya hak kazanacaklardır. Ancak, ilki geçtiğimiz 2013 yılının Kasım ayında ve ikincisi de 2014 yılının Nisan ayında gerçekleştirilen bu sınavda, azınlık okullarında okuyan öğrenciler ile din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olan öğrencilere yönelik büyük bir skandal niteliğinde haksızlıklar yapılmış ve puanları eksik hesaplanmıştır. Yerleştirme puanı nasıl hesaplanacak? Ortaöğretime yerleştirmede, öğrencinin 6'ncı, 7'nci ve 8'inci sınıf yıl sonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30'u ile 8'inci sınıf ağırlıklandırılmış merkezî sınav puanının yüzde 70'inin toplamı yerleştirmeye esas puanı oluşturacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani azınlık okulunda okuyan öğrencilerimiz ve devlet okullarında okuyup da din derslerinden muaf olan öğrencilerimiz din derslerinden muaf olmalarına karşın, kendilerine 0 puan verilmiştir ve bu şekilde bir değerlendirme sonucu okullara yerleştirileceklerdir. Bu mağduriyetten dolayı, belki birçok çocuğumuz istediği okula giremeyecektir.
Şimdi, biz, Türkiye'nin laik, demokratik bir hukuk devleti olduğunu söylüyoruz. Öncelikle defalarca Millî Eğitim Bakanıyla görüşmüş olmama rağmen, buna bir çözüm üretilemedi "Haklısınız." dedi. O açıdan, buradan Sayın Başbakana sesleniyorum: Bu çocuklar bu ülkenin çocuklarıdır, vatandaşlarıdır; farklı bir dinden oldukları için onların mağduriyetlerini sağlamaya yönelik bir müfredatın uygulanamayacağını belirtmek istiyoruz.
Ayrıca, din özgürlüğü Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde güvenceye alınmıştır. Buradan Sayın Adalet Bakanımıza da sesleniyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EROL DORA (Devamla) - Öncelikle grup başkan vekillerine de sesleniyorum: Bu anlamda gereken duyarlılığı göstermenizi temenni ediyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)