| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 06.06.2014 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri, şimdi çözümle ilgili konuşacağımı söylemiştim. Yani aslında, herkes biliyor Yargıtaya gidecek dosyaların tümünün istinaf mahkemelerine gideceğini çünkü siz, ilk mahkemeleri -sulh hukuk, ceza hukuk- düzene sokmadığınız takdirde yani halka adil bir karar verildiği güvenini vermedikten sonra, her dosyanın bu bölgeye, temyiz mahkemelerine gideceği kesindir. Dolayısıyla, burada önleyici tedbiriniz nedir? Burada herhangi bir bilgi yok. Yani Yargıtayın işini hafifletelim derken istinaf mahkemelerini araya sokuyorsunuz. Araya soktuğunuz istinaf mahkemeleri Yargıtaydaki davalarla aynı görevi yerine getirecek ve o dosyalar hakkında karar verecek, hatta, Yargıtay tabii ki duruşmalı birtakım mahkemeleri gerçekleştiriyor, duruşmalar yapıyor ama istinaf mahkemeleri bunun çok daha ilerisini yapacak veya geriye gönderecek.
Şimdi, dolayısıyla istinaf mahkemelerinin Yargıtayın iş yükünü bir şekilde azaltacağı kesin ama aynı iş yükünü -Yargıtayın yüklendiği iş yükünü- istinaf mahkemeleri yüklenecek. Hiç değişen bir şey olmayacak, üstelik de bürokrasiyi artıracaksınız yani bir bölümdeki davalardan sonra, istinaf mahkemesinde davalar görüldükten sonra, bir kısmını da siz Yargıtaya göndereceksiniz ve işi daha da artıracaksınız.
Şimdi, burada, öyleyse, çözümün istinaf mahkemeleri olmadığı kesin. Öyleyse ne yapacağız? Siz ilk mahkemeleri düzenli bir hâle sokacaksınız. Bunun için iki tane yol var; bir tanesi şu: Fransa'da ve Avrupa'da olduğu gibi, mahkemelerin öncesinde... Mamafih, şimdi savcılar belli bir ölçüde yapıyor ama orada, Fransa'da çok daha farklı; bir davanın kabul edilebilmesi için ciddi bir araştırma yapan kurumları var. Bu araştırma kurumları gibi, davayı önceden araştırıp dava açılıp açılmayacağına karar vermek suretiyle mahkemelere intikal eden dosyaları azaltabilirsiniz. Mesela, şöyle bir şey oluyor, diyor ki bir kişi: "İşte, şu sana ait değildir." Ama, elde belge var, her şey var; buna rağmen mahkemeye intikal ediyor mesele ve dava görüşülüyor, dava iki sene sürüyor. Böyle bir şey Fransa'da olmuyor. Önceden karar veriliyor, o dava, mahkeme açılmıyor; bu, birinci yol. Bununla ilgili bir daire geliştirilebilir, usul geliştirilebilir ve bu şekilde... Zaten var olan şey, Fransa'da var, yeniden öğrenmeye gerek yok.
İkinci konu, bence biraz daha önemli ve bize ait bir konu olabilir. Ben tarihçi olarak söylüyorum, hukukçu değilim ama hukukla ilgili yazdığım -hoca da bilir- kitaplarımda şeyler var. Şimdi, bu nedir? Belki hiç rastlamadınız, hukuk fakültesinde okuyan insanlar da bunu hiç duymadılar ama bir husus var: Osmanlı mahkemelerinde yani şeri mahkemelerde -ki "şeriye sicilleri" dediğimiz onların kayıtları vardır elimizde, belki dikkatini kimsenin çekmemiştir belki de hukukçularımız Osmanlıca bilmediği için inceleyememişlerdir- bir husus var: Bütün ilamlarda, mahkeme kararlarının altında, normalde kadının veya davalı ve davacının dışında, ayrı bir imza görürsünüz, mühür görürsünüz. Bu "şuhudül hâl" adı altında yer alır yani o bölgenin eşrafından, güvenilir insanlarından oluşan bir jüri vardır mahkemelerimizde. Bu jüri, mahkemenin doğru işleyip işlemediğini denetler yani Batı'da olduğu gibi karar mercisi değildir. Mahkemenin doğru işlediğini, hukuka uygun işleyip işlemediğini, davalı ve davacının sorgulamasının doğru yapılıp yapılmadığını ve doğru bir şekilde savunmanın yapılmasına izin verilip verilmediğini denetler ve mahkemenin doğru olduğuna dair altına imza atar; buna, Osmanlılarda "şuhudül hâl" denir yani mahkemenin şahitleridir, mahkemenin doğru işlediğinin şahitleridir. Bugün, böyle bir sistemi getirdiğiniz takdirde otokontrol sistemini de getirmiş olursunuz. Bunu hem geliştirebilirsiniz, modern hâle de getirebilirsiniz hem hâkimlerin ve savcıların sicillerine de doğrudan etki edeceği için, hâkim ve savcılar da mahkemeyi doğru yürütmekle mükellef olarak kendilerini görürler. Size bir çözüm önerisi. İstinaf mahkemeleri çözüm değil arkadaşlar. Tekrar ediyorum, göreceksiniz, Yargıtayın çok daha ilerisinde, hukukta tıkanmalar meydana getirecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)