| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 10.06.2014 |
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu kanun tasarısında yeniden düzeltme ihtiyacı doğmuş. "Kervan yolda düzülür." felsefesi devam etmekte. Bir HSYK Kanunu çıkartılıyor, tekrar düzeltiliyor, tekrar düzeltiliyor, bugün yeniden düzeltiliyor. Bu düzeltmelerle nereye kadar gidecek, onu da merak etmekteyiz. "Kervan yolda düzülecek." diye bir felsefeyi inatla Hükûmet devam ettiriyor.
Hükûmetin başı, her yerde olduğu gibi, havaalanı açılışında da düşman yaratmaya gine çalışmış. Havaalanına değil, yerine karşı olanları; yola, köprüye değil, kuzey ormanlarının yok edilmesine karşı çıkanları kendi çapında küçümsemiş ve "Gezi zekâlılar" diyerek alçaltmaya çalışmış. Gezi'ye katılan 8 milyon kişinin, orantısız zekâ kullanarak Türkiye'de yarattığı sempatiyi aklınca anlayamamış, "Hadi, yoluma çıkın." diyerek arkasına aldığı on binlerce polisle tehdit etmeye başlamış yani kendisine yakışanı yapmış. Oysa Gezi, kendisinin de söylediği gibi sadece ağaç değil; Gezi, ezilenlerin, taşeron sistemine mahkûm edilenlerin, mezhep ayrımına karşı çıkanların tepkisidir, her yıl değişen lise ve üniversiteye giriş sınavlarına tepkidir, Türkiye'nin gerici bir eğitim sistemine doğru yönelmesine tepkidir, ihtiyaç olmadığı hâlde bütün okulların imam-hatipleştirilmesine ve ancak parası olanların iyi okullara gidebilmesine bir tepkidir.
Geçen hafta liseye giriş sistemi yeniden bu Hükûmetçe düzenlenmiş, altüst edilmiş, çocuklarımızın aklı yine karıştırılmıştır. Ülkenin birçok yerinde mahallelinin direnişine rağmen, normal okullar, ilkokullar arka arkaya imam-hatibe çevrilmeye çalışılmaktadır.
Gezi'de hayatını kaybedenlere, 1 Mayısta hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Onları saygıyla anıyorum. Balyoz'dan, Ergenekon'dan, zulümhanelerde zulüm çeken yurtseverler yeniden yargılama beklerken Hükümetin başı "Bizim suçumuz yok, kumpas var." derken Hükûmet bu hafta yeniden yargılama için formül bulamadıklarını açıklamış, tüm umutlarını tekrar tekrar yıkmıştır. Gezi, 1 Mayıs, Balyoz, KCK davalarında yargılananların mahkemelerde avukatlarıyla oturmalarına ve iletişim kurmalarına izin verilmezken 65 milyon euroluk metrobüs yolsuzluğundan yargılanan İstanbul Belediye Başkanı avukatlarıyla birlikte oturabilmektedir. Doğru olan budur ama sizin adaletiniz sanıklara göre değişebilmektedir. VIP yargılama dönemi bu olsa gerekmektedir. Sizin çifte standartlı adaletiniz işte budur. Size karşı çıkan herkesi suçlamakta ve aklınızca aşağılamaktasınız. Bakın, daha geçen haftalardaki "müftü müsveddesi" -müftümüz bize güzel cevap verdi- "sanatçı müsveddesi", "milletvekili müsveddesi" sizin sözleriniz. Size "diktatör müsveddesi", "bakan müsveddesi" diyenlere ne diyeceksiniz? "Sanatçı müsveddesi" dediklerinizden Hükûmetin başına bir cevap var, diyorlar ki: "Tayyip Erdoğan'ın sanata az çok bulaşmışlığı var. Belki şiir seviyor. Gençliğinde, hatta kendisinin yazıp yönettiği bir tiyatro eserinde de oynamış. Yeteneklerini bu yönlerde geliştirmeye çalışsa ülkeye belki daha az zararı dokunurdu fakat kader onu siyasete sürüklemiş. Gerçi sanata ilgisini büsbütün yitirmediği görülüyor. Konuşmalarında arada bir şiir bilgisini ve zevkini sergilediğini görüyoruz. Tiyatroya ve sinemaya ilgisini geçenlerde yaptığı bir konuşmada 'Artist burada.' diyerek kendini işaret etmiş. Bir heykeli 'ucube' diye nitelemesi bu alanda da iddialı olduğunu göstermişti fakat kendisine karşı olan sanatçılara 'müsvedde' demesini nasıl açıklayacağız? Amacı sanatsal bir değerlendirme mi yoksa hakaret mi? Sanatsal değerlendirmeyse bunu hangi ölçülere göre, hangi yetkiyle yapıyor? Hakaretse acaba karşısındakilerin görüşlerini eleştirmek yerine sanatçı kişiliklerine niye saldırıyor? Sanat ve sanatçı konusunda bir yetinmezlik, bir kıskançlık duygusu mu var? Eğer öyleyse rahat olsun, siyasette bugünkü konumunu kaybettikten sonra tıpkı Kenan Evren gibi sanata soyunarak istediği sanat alanında ürün vermeyi deneyebilir. Hatta bu işten iyi para da kazanabilir. Örneğin amatör bir ressam olan Hitler'in tablolarının çok iyi para ettiğini biliyoruz. Irak celladı Bush da yine bir süre önce böyle bir deneme yaparak para kazandı. Şimdi ya da düştükten sonra çıkaracağı bir şiir kitabının milyonlarca satacağından kuşku yok. Biz 'sanatçı müsveddeleri'nce Başbakana ilişkin olarak asıl sorun, onun şu andaki konumunda müsvedde olup olmamasıdır." Sanatçıların verdiği cevap bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Türkiye'de kimseyi aşağılamaya kimsenin gücü yetmez diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)