GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:100
Tarih:10.06.2014

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 592 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 48'inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, tabii ki görüşmekte olduğumuz bu yargı paketine bakarken şöyle bir geçmişe doğru, "AKP iktidarının geldiği yerden, 2002'den bugüne kadar yargıda ne oldu, ne geldi?" aslında biraz bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.

2002 yılında bu toplumda yapılan araştırmalarda, yargıya güven anketlerinde çıkan sonuç yüzde 70'ler civarındaydı. Arkasından Ceza Kanunu, usul kanunları, Anayasa referandumları, yargı paketleri derken -bugün yeni bir paketi görüşüyoruz ama- bugün açıklanan yeni bir güven anketinde Türkiye'de toplumun yargıya güven duygusu yüzde 20'ye düşmüş. Bunu oturup herkesin bir düşünmesi lazım ve bu iktidarın şöyle bir aynaya bakması lazım: "Buraya nereden geldik? Nerede yanlış yaptık? Niye böyle oldu?" Bunun sonucunu eğer ortaya koyamazsak bu yaptığımız paketlerle, kanun değişiklikleriyle yargıya güvenin sağlanamadığı açıkça ortada durmaktadır. Onun için, biz yargının önemini çok iyi görmek zorundayız.

Adalet mülkün temelidir. Adalet olmayan bir ülkede başka hiçbir konuda düzenin sağlanması mümkün değildir. Adalete güveni sağlamak için de burada iki şeye bakmak lazım: Bir, yaptığımız kanunlara; iki, uygulamaya bakmak lazım. Bugün Türkiye'de uygulamayla ilgili de çok ciddi bir çifte standartla karşı karşıyayız. 2013'ün nevruzunda, burada, biliyorsunuz, Yabancılar Kanunu'nu görüşüyorduk. O gün İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güler burada Meclise bilgi verdi, dedi ki: "Diyarbakır Meydanı'nda yapılan bu bayraksız miting kanuna aykırıdır, nizama aykırıdır. Bununla ilgili bütün bilgileri, belgeleri adaletin önüne koyacağız." Ben bugün soruyorum Sayın Bakana, bugün soruyorum sizlere: O günden bugüne kadar yaklaşık bir buçuk sene geçti. Bir buçuk senedir bu konuyla ilgili hangi işlemler yapıldı, kimin hakkında tahkikat yapıldı, sonucu nedir, nereye geldik? Yani bugüne kadar Türkiye'de bölücülükle ilgili, ihanetle ilgili bütün suçlar göz ardı edildi, bu suçluların hepsi serbest bırakıldı. Bugün de ondan cesaret alanlar, işte, iki gün önce karşımıza çıkan manzarayı ortaya koydular. Sizin, eğer on iki senedir yargıyla ilgili yaptığınız yanlışları bir bütün olarak ele alıp "Bunların hepsini nasıl çözeceğiz, uygulamayı nasıl daha iyi hâle getireceğiz?" diye bir derdiniz yoksa yarın sizin bayrağınızı Diyarbakır'da indirdikleri gibi Ankara'da da indirirler, buna çok dikkat etmeniz lazım.

YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş) - Bayrak hepimizin bayrağı ama "Sizin bayrağınız." deyince özelleştirdiniz, hepimizin bayrağı. "Sizin bayrağınız." diye sehven farklı ifade ettiniz.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bizim bayrağımız tabii ki, sizin öyle bir derdiniz yok zaten.

EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Ne alakası var canım?

RECEP ÖZEL (Isparta) - "Sizin bayrağınızı indirdiler." dedin de...

YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş) - Yok, yok, hepimizin bayrağı...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Devam edin siz Sayın Konuşmacı.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Yani arkadaşlar, sizin zaten bayrakla, birlikle, dirlikle ilgili bir derdiniz yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir tane AKP'li milletvekilinin bu bayrağın indirilmesiyle ilgili açıklamasını biz duymadık, görmedik, yok öyle bir şey. Nerede var?

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Ya, arkadaşlar, bugün Sayın Başbakanın grupta yaptığı konuşmanın başıyla sonu birbirine uymuyor. Bugün Başbakan diyor ki: "O bayrak oradan indirilirken o askerler neredeydi, ben mi gidip indirecektim?" Arkasındaki cümlede de diyor ki: "Eğer o bayrak orada inseydi güneydoğu karışacaktı." Bunun hangisine inanacağız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) - Öyle demedi.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Ya, arkadaşlar, önce kendi içinizde söyledikleriniz birbiriyle uysun. Bugün adaleti bu hâle siz düşürdünüz, bu adalet yerden kalkmadan Türkiye huzur bulmaz.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)