GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLİ IĞDIR MİLLETVEKİLİ PERVİN BULDAN TARAFINDAN, SURİYE'DE BAŞTA ROJAVA HALKINA KARŞI OLMAK ÜZERE HALKLARA KARŞI VAHŞET UYGULAMALARI İLE BİLİNEN IŞİD VE EL NUSRA ÖRGÜTLERİNİN ÜLKEMİZ GENÇLERİNİ SURİYE'DEKİ SAVAŞA SÜRÜKLEMELERİ İÇİN YAPTIKLARI FAALİYETLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 14/4/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:101
Tarih:11.06.2014

NAZMİ GÜR (Van) - Çok teşekkürler Sayın Başkan.

Tam da bu sözü alırken ajanslar bir son haber düştü. Musul'da Türkiye Büyükelçiliğine bağlı olarak çalışan, Bağdat'taki büyükelçiliğe bağlı olarak çalışan konsolosluğa IŞİD güçleri saldırmış, konsolosluğun çalışanlarının akıbeti belli değil. Bu konuda Hükûmet ve Dışişleri Bakanlığınca yapılmış henüz bir doğrulama yok. Dolayısıyla, Musul'daki sorunu biz burada dile getirmeye çalışırken, bunun kararını alırken tam da bumerang döndü dolaştı, nihayetinde Türkiye'yi vurdu ve...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Konsolosluğu ele geçirmişler, ele geçirmişler.

NAZMİ GÜR (Devamla) - Evet, ele geçirmişler ve nihayetinde bumerang döndü dolaştı, bu Hükûmetin kendi eliyle büyüttüğü bir canavar bu ülkeyi vurmaya başladı.

Değerli arkadaşlar, yine, 32 Türk şoförünün bu bölgede rehin alındığı, onun akıbeti hakkında bilgi alınmadığı bilgileri geliyor. Hem yakınları ve hem de doğrudan konuştuğumuz kimi yerel kaynaklardan şimdiye kadar ismi bizde mevcut olan 28 tır şoförünün -sonradan bize ulaşan bilgilere göre de 4 kişinin daha- akıbeti hakkında bilgi yok ve bu konuda da Türkiye'de yaprak kıpırdamıyor. Bunu da böylece söylemekte fayda var.

Tabii bir şey daha var, bir gelişme daha var: Biliyorsunuz, Irak'taki Türkmenleri sık sık bu Hükûmet gündeme getirirdi. Tuzhurmatu bir kasaba, yaklaşık 50 bin Türkmen'in yaşadığı Kürdistan bölgesi dışındaki bir Kürt bölgesi ama IŞİD orayı da işgal etmiş durumda ve yine Hükûmet ve Dışişleri Bakanlığı çevrelerinden bu konuda en ufak bir izahat, kamuoyunu bir bilgilendirme söz konusu değil.

Değerli arkadaşlar, üç yıla yakın bir süredir Suriye'de derinleşen bir kriz vardı. Bu krizde sürekli biz, bu kürsüde, Türkiye'nin ve özellikle Dışişleri Bakanlığının yanlış politikalar güttüğünü söyledik ve hep eleştirilerimizi... Tabii, eleştiriler yetmiyor, önerilerimizi de Hükûmete sunduk fakat Hükûmet her seferinde, her defasında -elinin tersiyle- bu önerilerimizi dikkate almadı, eleştirilerimize hiç kulak vermedi ve bildiğini okudu, bildiğini yaptı. İşte, bugün bildiğimiz şey, IŞİD -Musul'da- 10 Hazirandan itibaren Ninova'nın başkenti olan, 2 milyon nüfusu olan Musul'un tamamını, şehir merkezinin tamamını birkaç bin kişilik bir güçle ele geçirmiş durumda. Ve şimdi, yeni bir kriz hem de Orta Doğu'yu sarsacak yeni bir kriz, Irak'ın toprak bütünlüğünü tehlikeye sokacak, Suriye'yi derinden etkileyecek, en önemlisi de bizim ülkemizi doğrudan etkileyecek ve neredeyse iç barışımıza dönük, sürece dönük büyük bir tahribat yaratacak bir gelişme oluyor yanı başımızda; Musul işgal ediliyor, yüz binlerce insan göç ediyor, konsolosluk basılıyor. Konsolosluk yetkililerinin nerede olduğu belli değil ve Hükûmet yok, tek ses de yok, Sayın Dışişleri Bakanının nerede olduğu da belli değil. Bugün yansıdı...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Hükûmetin hemen açıklama yapması lazım, acil.

NAZMİ GÜR (Devamla) - Evet, yani.

Herhangi bir gelişme söz konusu değil, Hükûmet cephesinden bu konuda derin bir sessizlik var. Tabii, bu derin sessizliğin ne anlama geldiğini bizler, kamuoyu çok iyi anlıyor ama sanırım, Hükûmet Musul'daki olayın ciddiyetinin farkında değil değerli arkadaşlar. Yine, biliyorsunuz, Suriye krizi sırasında IŞİD'i Suriye'ye karşı, Esed rejimine karşı savaşan bir güç olarak kabul etmişti ve bu gücü özellikle beslemişti, özellikle desteklemişti. MİT'in tırlarla gönderdiği, yüzlerce tırla gönderdiği silah, mühimmat ve diğer içeriğini bilmediğimiz, nevini bilmediğimiz -tırnak içindeki- yardım malzemesinin nereye ulaştığını, kimleri beslediğini çok açıkça gösteren bir örnek.

Dolayısıyla, IŞİD'i sen Suriye'de büyüt, Irak'ta büyüt, ondan sonra da sessizliğini koru. "Bizim nasılsa IŞİD üzerinde bir etkimiz var, IŞİD bizi dinler." diye de söyle, sonra da ortaya çıkıp bir tek kelime etme. Oysa hatırlayın, Rojava'da üç Kürt kantonu kurulduğunda, Kürtler kendi bölgelerini, şehirlerini, köylerini, kendi namuslarını, can güvenliklerini korumak için oluşturdukları öz savunma birlikleriyle kendi alanlarını korumaya başladığında Türkiye'nin verdiği ilk tepki, çok iyi hatırlıyorsunuz: "Orada bir oldubittiye izin vermeyeceğiz, biz asla böyle bir şeyi kabul etmiyoruz." Anında, bir saat bile geçmeden Türk Dışişleri Bakanlığı tepki vermişti.

Şimdi, iki gündür, Musul büyük bir kent ve Türkmenlerin, Asurilerin, Keldanilerin, Kürtlerin, Arapların yaşadığı çok kültürlü, çok dilli, çok kimlikli, çok inançlı bir kent; yerle bir ediliyor ve özellikle IŞİD'in yaptığı ilk işin Asuri, Süryani halkının, Keldani halkının kutsal mabetlerine saldırı olduğu, kiliseleri yerle bir ettiği, yaktığı haberleri geliyor bize yerel kaynaklarca ve bu Hükûmet seyrediyor ve bu Hükümetin kılı kıpırdamıyor. Bu Hükûmette çıkıp "Evet, Musul'da böyle bir olay var, Türkiye'nin de geleceğini yakından ilgilendiriyor. Biz, Musul'daki oldubittiye izin vermeyeceğiz." diyen bir tek yetkilisi, bir tek Allah'ın kulu yok.

Peki, biz ne yapıyoruz değerli arkadaşlar? Son iki gündür özellikle yerel kaynaklardan ve IŞİD tarafından alıkonulan şoförlerin ailelerinden bize çok yoğun bir başvuru var, özellikle Şırnak milletvekillerimize çok yoğun bir başvuru var. Elde ettiğimiz en küçük bilgi kırıntısını bile biz Dışişleri Bakanlığına aktardık, özellikle şoförlerin can güvenliklerinin korunması konusunda biz uyarılarımızı yaptık, önerilerimizi sunduk. Özellikle dün Dışişleri Bakanlığıyla yaptığımız bir görüşmede -şunu açıkça ifade etmek gerekirse- ben konsoloslukların durumunu hatırlatmıştım, "Sorun yok, şu anda her şey normal. Konsolosluklardakiler de güvence altında." denilmişti bize ama şu anda aldığımız habere göre de konsolosluk basılmış durumda, konsolosluk yetkililerinin akıbeti de henüz belli değil. Bu konuyu Meclisin bilgisine sunmak elbette ki bizim temel görevlerimizden birisidir.

Tabii, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuz konusunda henüz bir gerçeklik yok, bir realite yok ortada, bir yaklaşım söz konusu değil. Oysa, IŞİD'in özellikle bu bölgelerdeki etkinliği ve giderek güçlenmesi, Kerkük'e doğru yürüyüşe geçmesi ya da El Anbar bölgesine kadar uzanan büyük bir coğrafyada etkinlik kurması değerli arkadaşlar, bütün dengeleri ama bütün dengeleri değiştirecek. Emin olun, bu dengelerin tamamı da Türkiye'nin aleyhine olacak, bölgede yaşayan halkların aleyhine olacak. Bunun da altını çizmekte fayda var.

Yine, değerli arkadaşlar, Türkiye'nin özellikle IŞİD'e, El Nusra'ya karşı savaşan, YPG konusunda, özellikle PYD konusunda ve Suriye'deki Kürtler konusundaki tutumunu derhâl gözden geçirmesi gerekiyor ve bu konuda politikalarını derhâl değiştirmesi gerekiyor. Çünkü artık El Nusra'dan, artık bu çetelerden ve nihayetinde radikal İslami gruplardan, El Kaide bağlantılı bu gruplardan, IŞİD'den Türkiye'ye hayır gelmeyeceğini artık anlaması gerekiyor ve bu konuda biz Hükûmetten acil adımlar bekliyoruz ve derhâl bu konuda adım atması gerekir.

Yine, önemli bir tehlike daha var. Bunu sizin dikkatinize sunmak istiyorum. Biliyorsunuz, Mahmur kenti aynı zamanda Musul'un bir ilçesi. Mahmur bizim için çok önemli. Neden önemli? Çünkü bizim 1990'lı yıllardan itibaren köyleri yakılıp yıkılan ve oralara göç etmiş on binlerce yurttaşımız var, bu ülkenin yurttaşı, Mahmur Kampı'nda yaşayan on binlerce insan. Şu ana kadar, özellikle Kerkük bölgesinde yaşayan insanların can güvenliği konusunda belki henüz önemli bir gelişme yok fakat Mahmur konusunda, Kerkük konusunda da IŞİD'in saldırgan tavrının sürdüğünü söylemekte fayda var. Bizler bu konuyu derhâl gündeme almalıyız. Bu Parlamento, Musul'daki bütün gelişmelere bütün çıplaklığıyla, bütün gerçekliğiyle el atmak zorunda, el koymak zorunda; Hükûmet ve özellikle Dışişleri Bakanlığı, kamuoyunu ve bizleri tatmin edecek bir açıklama derhâl yapmak zorunda; IŞİD'e karşı ve özellikle El Nusra kaynaklı bütün bu örgütlere karşı, Hükûmet, net tavrını ve duruşunu göstermek zorunda. Aksi takdirde, bütün dünyada yapılan yorumlar gibi IŞİD'in de arkasında Türkiye'nin olduğu yorumları yapılıyor. Türkiye'nin bu utançtan kurtulması gerekiyor.

Musul olayını bu Parlamentonun bilgisine sunuyoruz. Bu Parlamento, bir an önce Musul'daki gelişmeleri gündemine alarak tartışmalıdır.

Hepinize saygı sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)