GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:101
Tarih:11.06.2014

HALİL AKSOY (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anılan değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye cezaevlerinde önce çocukları korumak gerekir. Çocukları koruyabilmek için de çocukların en azından Meclis tarafından da, Meclisteki milletvekilleri tarafından da görülebilmesi gerekiyor. Ne yazık ki geçenlerde ben Sincan Cezaevinde çocukları ziyarete gitmek istediğimde benim bu gidişim engellendi, bu birçok milletvekili bakımından da böyledir. Bir ülkede eğer cezaevindeki çocukları milletvekilleri ziyaret edemiyorsa, onların sorunlarını dinleyemiyorsa epeyce düşünmek lazım.

Kaldı ki bu konuda beklentiler çok. Başka konularda da önemli beklentiler var, bu beklentilerden birisi de hasta tutuklularla ilgilidir. Hatırlayacaksınız, ana dilde savunma hakkını da düzenleyen yasa paketi kapsamında hasta tutsaklara dair bir düzenleme yapılmış ancak bu düzenleme son derece yetersiz kalmıştı. Nitekim, 5275 sayılı İnfaz Kanunu'nun 10'uncu maddesinin (3)'üncü fıkrasında Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenen raporların Adli Tıp Kurumunun onayına sunulması ile düzenlemenin kaldırılması gerekmektedir. Uygulamada Adli Tıp Kurumu, tam teşekküllü hastanelerin vermiş olduğu raporları onaylamak için hasta mahpusu da İstanbul'a çağırmakta, bu durum başlı başına bir eziyet hâlini almaktadır. O ringlerde yolculuk yapmak, ringlerin kirliliği içerisinde yolculuk yapmak gerçekten bir işkencedir. Adli Tıp Kurumu genellikle de verilen raporları onaylamamaktadır. Bu nedenle yasanın bu hükmünün değiştirilerek hapis cezasının hastalık nedeniyle ertelenmesinin Adli Tıp tekelinden çıkarılması gerekirken ne yazık ki bu pakette bu düzenleme de yer almamaktadır. Kaldı ki 5275 sayılı İnfaz Kanunu'nun 16'ncı maddesinde yer alan değişikliğe bile Adli Tıp Kurumu direnmektedir. Kanun değişikliğiyle "hayati tehlike" kriteri yerine "yaşamını tek başına idame edememe" kriteri getirilmiştir ancak bunun yanı sıra, cumhuriyet savcılıklarına da geniş yetkiler verilmiş, toplum güvenliği bakımından tehlikeli kabul edilecek tutsakların hastalığına rağmen tahliye edilmemesi düzenlenmiştir. Nitekim, bu hüküm gerekçe gösterilerek Metris Cezaevinde hükümlü olarak tutulan Ramazan Özalp, Adli Tıp Kurumunun "Cezaevinde kalamaz." raporuna rağmen tahliye edilmemiştir. Kanundaki bu kriterin mutlak suretle tümden kaldırılması gerekmektedir. Cümlenin içine iki kelime ilave ederek ne yazık ki sorunlar çözülmüyor.

Değerli milletvekilleri, Adli Tıp Kurumunun resmî bilirkişi tekeli kaldırılmalıdır. Bilimsel kriterlerden ziyade bilimsel olmayan kriterlerle hareket eden ve tamamen siyasal iktidarın etkisinde olan Adli Tıp Kurumunun bu tekeli mutlaka kırılmalıdır. Üniversitelerin adli tıp ana bilim dalı başkanlıkları veya Sağlık Bakanlığının eğitim ve araştırma hastaneleri gibi kurumların bilirkişi vasfı kabul edilmeli, buna göre düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.

Cezaevlerinde bulunan ve durumu ağır olan hasta hükümlü ve tutuklularının son nefeslerini ailelerinin yanında vermesi amacıyla yapısal değişiklikler mutlaka yasalarda öngörülmelidir. Yapılan düzenlemeye rağmen, ağır hastalık hâli nedeniyle tahliye başvurusunda bulunan tutuklu ve hükümlülerden sadece yüzde 9,5'inin talebine olumlu yanıt verilmiştir. Eski Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, Adli Tıp Kurumundan rapor beklerken 14 kişinin de yaşamını yitirdiğini bizzat burada açıklamıştır. Yasada yer verilen "Toplum güvenliği bakımından tehlike." kriteri de cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların tahliye taleplerinin reddedilmesine yol açmaktadır. Ancak, bu düzenleme tahliyelerin gerçekleşmesi hususunda keyfiyetin üzerine gidecek nitelikte bir içeriğe sahip değildir. Zira, Adli Tıp Kurumundan tahliye edilmesi yönünde gelen rapora rağmen, infaz savcısı hükümlünün toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturup oluşturmadığını kolluk birliklerine soruyor. Bunlardan gelen olumsuz yanıt üzerine de bunu reddediyor. Bu böyleyken, yapılan değişikliğin hasta tutsakların akıbeti açısından fayda sağlayamayacağı açıktır. Bu nedenle "Toplum güvenliği bakımından tehlikeli." kriteri madde metninden çıkarılmalı, uygulamada meydana gelen keyfî durum da önlenmelidir.

Teşekkür ediyorum.