| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 12.06.2014 |
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 592 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 71'inci maddesine yönelik önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle, tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti niteliği ve dayandığı ilkeler hem Anayasa'mızın 2'nci maddesinde hem de Anayasa'mızın "Başlangıç" kısmında hiçbir yoruma mahal bırakmayacak, hiçbir tevile yer bırakmayacak derecede izah edilmiştir, açıklanmıştır. Dolayısıyla, hukuk devletinin varlığını sürdürebilmesi için hukuk devletinin dayandığı ilkelerin de korunması gerekir. Bizim milletvekilleri olarak, halkın temsilcileri olarak temel görevimiz -Anayasa'ya bağlılık yeminimiz- hukuk devletinin dayandığı ilkeleri koruma görev ve sorumluluğunu bizlere yüklemektedir. Ama, maalesef, bu tasarıyla, hukuk devletinin dayandığı temel ilkeler tamamen ortadan kaldırılmaktadır, hukuk devletinin ayakları âdeta kesilmektedir. Çünkü -hukuk devletinin dayandığı temel ilkelerden bahsettik, az önce 70'inci maddede bir konuşma yaptık- tıpkı 70'inci maddede olduğu gibi, bu madde de keyfiyeti arttıracak, hukuksuzluğu arttıracak, hukuki güvenlik ilkesini ortadan kaldıracak bir düzenleme niteliği taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, hukuki güvenlik ilkesi, yurttaşların devletine, yargısına karşı tüm muamelelerinde güven duymasını gerektirir. Bu güven duygusunu zedeleyecek işlemlerden kaçınmak da hem yargının hem yürütmenin hem de bizlerin, yasamanın temel görevidir. Ancak, bu düzenlemeyle biz, vatandaşın devlete karşı olan, yargıya karşı olan, yasamaya karşı olan güven duygusunu tamamen ortadan kaldırıyoruz. Ne yapıyoruz 71'inci maddede? Takipsizlik kararlarına karşı bugün mevzuatta itiraz mercisi o takipsizlik kararını veren cumhuriyet savcısının bağlı olduğu en yakın ağır ceza mahkemesi olduğu hâlde, bugün, takipsizlik kararlarına karşı yani kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına karşı itiraz mercisini değiştiriyoruz. Ağır ceza mahkemesinden yani en yakın ağır ceza mahkemesinden bu yetkiyi alıyoruz, takipsizlik kararını veren cumhuriyet savcısının bulunduğu yerdeki sulh hukuk hâkimine veriyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sulh hukuk değil.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - Sulh ceza hâkimine veriyoruz. Yani, dolayısıyla, ağır ceza mahkemesinde 3 kişi tarafından incelenen itirazı biz, savcının bulunduğu yerdeki, kişisel ilişki içerisinde bulunduğu, aynı mekânın içerisinde bulunduğu, aynı çatı altında bulunduğu tek bir hâkimin iradesine ve inisiyatifine bırakıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu şekilde biz, keyfî olarak takipsizlik kararı vermeyi müeyyidesiz bırakıyoruz. Takipsizlik kararı verecek olan merciyi onunla kişisel ilişki içerisinde olan tek bir hâkime bırakarak aslında yolsuzlukları önleyecek, yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidecek bir mekanizmayı çökertiyoruz. Bunu 17 Aralık ve 25 Aralıkta Türkiye gündemine düşen yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle yapıyoruz arkadaşlar. Yani 17 Aralık ve 25 Aralıkta Türkiye yeni bir döneme girdi. Türkiye'de iş adamlarının, bürokratların, siyasetçilerin içinde bulunduğu pek çok insanın rüşvet batağına battığını, efendim, ihalelerde kamu zararı doğuracak bir şekilde milyonlarca doları devlete külfet olarak yüklediğini çok açık bir şekilde gördük. Şimdi, siz bu düzenlemeyle, Adalet Bakanlığı bu düzenlemeyle artık Türkiye'yi bir yolsuzluklar cenneti hâline getiriyor. Artık, takipsizlik kararlarını 3 kişiden oluşan ağır ceza mahkemeleri incelemeyecek. İletişimin dinlenmesinin, telefonların dinlenmesinin 3 hâkimden oluşan ağır ceza mahkemesinin 3'ünün, 3 hâkimin ortak kararıyla yapılabilmesine yönelik düzenlemeyi Meclisten geçiriyorsunuz ama çok önemli davalardaki takipsizlik kararlarına yapılan itirazları 3 kişilik ağır ceza mahkemesinden alıp tek bir hâkimin, bir sulh ceza hâkiminin iradesine ve inisiyatifine bırakıyorsunuz.
Ben, millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen, Anayasa'ya bağlılık yemini eden, yolsuzluklara karşı samimi olduğuna inandığım milletvekillerinden bu maddeye hayır demesini ve madde metninden çıkartılmasına yönelik teklifimizi desteklemesini arz ve talep ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerimle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)