GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:102
Tarih:12.06.2014

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu geç vaktinde görüşülmekte olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 4'üncü bölümünde şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle mübarek Berat Kandili'nin tüm İslam âlemine, aziz Türk milletine hayırlar getirmesi temennilerimi iletmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, kalıcı yasalar ancak sistem yaklaşımıyla çözüm arayan felsefeye dayalı yasalar oluyor. Maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde bu anlayıştan uzak yasa yapma tekniği yine bu kanun tasarısında da gözümüze çarpmaktadır. Sadece bu bölümde, 2005 yılında çıkartılmış 5320 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'da 4 madde, yine 2006 yılında çıkartılmış 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'da 2 madde, 2013 yılında çıkartılmış 6415 sayılı Terörün Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'da 1 madde, 2007 yılında çıkartılmış 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda 1 madde, 2010 yılında referandumdan sonra çıkartılan 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nda 11 madde, 1983 yılında çıkartılmış 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de 1 maddede değişiklik yapılıyor, ayrıca 4 kanunun bazı maddeleri yürürlükten kaldırılıyor. Baktığınız zaman, değişikliklerin son on iki yıllık AKP iktidarında çıkartılmış yasalarda olduğunu görüyorsunuz.

Başka bir anlayış, başka bir siyasi partinin çıkarmış olduğu, gerçekten, günümüzde toplumun sorunlarına çözüm bulamayan yasalarda değişiklik olsa anlarım; 2010 yılında siz çıkarmışsınız, 2013 yılında siz çıkarmışsınız. Bu kanunlar görüşülürken -çok iyi hatırlıyorum- birçok konuda itirazlarımız oldu, düzeltilmesi konusunda önerilerimiz oldu, hepsini reddettiniz ama tek bir sebebi vardı, gelen öneriler doğru da olsa, muhalefetten geldiği için reddedildi. Şimdi bakıyorum, o gün reddettiklerinizi bugün kendiniz getiriyorsunuz. O zaman bu anlayış, gerçekten çürümüş bir anlayış. Bu anlayış, sistem yaklaşımıyla konulara bakılmadığının, sadece günlük olaylar ve kişiler üzerinden AKP siyasetinin yürütüldüğünün bir göstergesi.

17, 25 Aralık tarihlerindeki "asrın yolsuzluğu" olarak bilinen ve bunun faillerinin ortaya konulmasını amaçlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu, maalesef, AKP için yargıda bir milat olmaktadır. 2010 yılında referandum yapacaksınız, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını değiştiren maddeleri için kamuoyuna "Yeni bir adalet sistemi getireceğiz, sorunlarınızı hızla çözeceğiz ve ileri demokrasiye geçişin altyapısını kuracağız." diyeceksiniz, aradan iki yıl geçecek, üçüncü yılda "Yanlış yapmışız, biz kendi yargımızı kendimiz bozmuşuz, şimdi düzelteceğiz." diyeceksiniz.

Değerli milletvekilleri, bir gecede bir ülkede 2.200'den fazla hâkim ve savcının yeri değiştiriliyor, atamasıyla oynanıyorsa -kusura bakmayın- bunun adı hukuk olamaz, olmamalıdır. İki gün önce çıkan kararnameyle birçok hâkim savcının yeri değiştirildi, birçoğunun görevinde değişiklik yapıldı, bir yerden alındı başka bir yere -tabiri caizse- sürüldü.

Peki, gönderdiğiniz yer Türkiye Cumhuriyeti devletinin ili, ilçesi ya da başka bir yerleşim birimi değil mi? Bu hâkim "A" ilinde tehlikeliyse, "A" ilinde paralel yapının hâkimi olarak görev yaptıysa, gittiği "B" ili Türkiye'nin ili değil midir?

O nedenle, bu düzenlemelerin yargı sorunlarını çözmeyeceğini bir kez daha hatırlatıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)