| Konu: | ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI KURULMASI HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.06.2014 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, Türk milletinin en zor şartlarda ayağa kalkarak cihana karşı durduğu "Vatan böyle savunulur." sözünün içinin doldurulduğu, her metrekaresi şehitlerin kanlarıyla sulanmış, dünyanın geçilemez kabul ettiği topraklardır. Antik çağlardan bu yana önemini kaybetmeyen topraklar, Asya'nın zenginliklerini Avrupa'ya taşımanın en kısa yoludur. Bu özellikleri nedeniyle dünyada stratejik öneme sahip yerlerden birisidir.
1995 yılında, uluslararası bir fikir projesi yarışması açılması kararıyla birlikte bu savaş alanlarının "barış parkı" olması ve böyle anılması yönünde mutabakat sağlanmıştır.
1998'de Norveçli bir ekibin mimari projesi 1'inci olmuş, akabinde Profesör Doktor Raci Bademli Başkanlığındaki ODTÜ'lü bir ekip tarafından uzun devreli gelişme planı hazırlanmış ve 2003 yılında onaylanmıştır.
2003-2004 yıllarında bu planın stratejisi, uygulanma öncelikleri, politikaları ve ayrıntılı alt projeleri çalışması yapılarak bütüncül, bilimsel ve evrensel ilkelerle donatılmış bir teorik belge ortaya çıkmıştır.
Millî parkın batısı, güneyi ve doğusu sırasıyla Ege Denizi ve Çanakkale Boğazı tarafından çevrilmiş, ancak millî parkın kuzeyinde karasal sınır söz konusudur.
Çanakkale'nin Eceabat ilçesinin toplam 12 adet yerleşim birimlerinden 8 tanesi millî park içinde kalmaktadır.
Millî park sınırları içerisinde şehitlikler, yabancı askerlerin mezarları, savaş alanları, savaş kalıntıları, tabyalar, kaleler, siperler, anıtlar, kitabeler, müzeler, tanıtım merkezleri, dinlenme noktaları bulunmaktadır. Bu kalıntılar sit alanları ve kültürel varlık olarak ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Tarihî yarımada, tarihsel ve kültürel değerlerin yanında doğal güzellikleri ile görülmeye değer eşsiz bir coğrafyaya sahiptir.
2002 yılından günümüze kadar bölgede AKP hükûmetleri tarafından bazı fiziksel düzenlemeler yapılmıştır ancak ana tema olan "barış" konusunun yerine manevi değerlerin oluştuğu, yapılan tüm düzenlemelerde "barış" temasının geriye itildiği tespit edilmektedir. Alana yapılan yatırımların bütçesel karşılığı çok büyük ölçeklerde olup, bunun sevk ve idaresi büyük çoğunlukla Ankara merkezli gerçekleşmektedir. Bu kadar büyük ölçekte fiziki müdahalelerin bölge için gerekliliği ise bilim insanları tarafından hâlâ tartışılmaktadır. Millî park içerisindeki yapılaşmalar, kazılar, inşaat ve yol çalışmaları sırasında tarihî ve kültürel değerlere telafisi mümkün olmayan zararlar verilmektedir. Bölgede yaşayan insanların yaşam alanları kısıtlanmış, topraklarında üretemez hâle gelmişlerdir.
Son olarak Ağadere mevkisinde yaklaşık 3 bin şehidimizin bulunduğu bölgeye bir şehitlik yapılması beklenirken şehit mezarları üzerine Panorama 1915 Müzesi'nin yapılacak olması vicdanları sızlatmaktadır. Hükûmet bu konudaki çalışmalarının bilimsel değerlerden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Gelen ziyaretçilerin bölge gezisi sonrası ne tür bir edinim oluşturduğu hiç tartışılmamıştır. Yapılan tespitlerde bu edinimlerin daha çok turistik gezi üzerine yoğunlaştığı gözlenmektedir. Ayrıca, bölgede ziyaretçi trafiğinin düzenlenmesi, disipline edilmesi konusunda ve rehber hizmetlerinde ciddi yanlışlıklar ve sorunlar yaşanmaktadır. Bölgede yaşayan insanlara mutlu ve huzurlu yaşam imkânı sunmadan bölgeyi korumak, kollamak ve gelecek nesillere kültürel ve tarihî mirası taşımak mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, on iki yıllık AKP iktidarı Gelibolu Milli Parkı'nda yeni bir dönem başlatmıştır. Barışçıl ve evrensel dili tercih eden anlayışların yerini savaşı, maneviyatçı ve İslami değerleri öne alan anlayış almıştır. Bölgenin tarihî, coğrafi ve kültürel miraslarını koruma ve yaşatma anlayışından uzaklaşılmış, bilimsel plan ve çalışmalara dayanmayan yol, bina, tesisler yapılarak bölgenin betonlaşması ve tarihsel ve kültürel dokuların kaybolması anlayışı hâkim olmuştur. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla bu anlayış yaşama geçirilmek isteniyor.
Millî parka gelen ziyaretçilere gerçek dışı birçok hurafeler anlatılmaktadır. Bu tür anlatı ve hurafelerin önüne geçmek için 2003 yılında onaylanan Uzun Devreli Gelişme Planı doğrultusunda oluşturulan alan kılavuzluğu ortadan kaldırılarak, siyasi yandaş rehberlerin ve kılavuzların önü açılmaktadır.
Gelibolu Milli Parkı'nın statüsü kaldırılmaktadır. Bu alan koruma anlamında içinde çeşitli sit alanlarının bulunduğu sıradan bölgeye dönüşmektedir.
Gelibolu Milli Parkı'nın yüz yıllık birikimi yeni önermede kendini göstermemektedir. Özellikle, 1994-2004 yılları arasında çok yoğun emekler ve bilimsel değerlerle yapılan planlama çalışmaları yok sayılmaktadır. Son yirmi yılda toplumsal yaygınlığa ulaşan ve hukuki mevzuata giren "barış parkı" kavramları ve "tarihi milli park" adı taslaktan tamamen çıkarılmıştır. Yani, ne "barış" kalmış ne de "milli" kelimesi kalmış. Tasarıyla, yıllardır şikâyet edilen koordinasyon eksikliği müzakere, diyalog ve iş birliğiyle çözülmek yerine, otoriter bir yapıya dönüştürülmektedir.
Bölgedeki ilgili resmî kurumları sürecin dışına atan, yerel hiçbir kurum ve kuruluşu, STK ve toplumsal kesimi sürece katmayan bir merkezî otoriter yapı oluşturulmaktadır. Bu durum, yerel katılımcılığı ve çağdaş demokratik yönetim anlayışını reddeden bir tasarı olduğunu bizlere açıkça göstermektedir. Özellikle, Çanakkale Belediyesiyle ilgili, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasından yüzde 1 ölçeğindeki bütçe katkısı istenmesi, şaşırtıcı düzeyde yanlışlıklar içermektedir. Çünkü, bu iki kurumun bölgeyle doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır. Çalışma, hizmet alan ve sınırlarında bu bölgeler bulunmaz. Bu durumda, ilgili kurumların söz konusu alana dair para harcaması hukuksuzluğu da beraberinde getirmektedir. Ayrıca, sadece, karar ekinde bulunmayan bu husus Çanakkale Belediyesi Koordinasyon Kuruluna uyarılarımız sonucu ilave edilmiştir.
Bilindiği gibi Koordinasyon Kurulu karar kurulu değil, sadece bir danışma kuruludur. Bu kurumların bütçesinden katılım almak, demokratik yaşam ve demokratik yönetim modeliyle kesinlikle bağdaşmamaktadır.
Tasarı dikkatli incelendiğinde ve Hükûmetin daha önceki koruma alanları, sit alanları ve millî parklardaki uygulamaları göz önüne alındığında ne kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. Ayrıca, Sayın Bakanın ve Hükûmetin tarihî millî park sınırları içerisinde yapmayı düşündüğü iyi niyetli tüm çalışmalar ve organizasyonları bugünkü kanunlar çerçevesinde yapması mümkündür. Bugün Sayın Bakanı engelleyen ne vardır, bunu bilmek hepimizin hakkıdır.
Hükûmetin doğaya, çevreye bakışı on iki yıldır bize şunu göstermiştir: Hükûmetin anlayışının, koruma-kullanma dengesinin kullanma lehine değiştirilmesi yönünde olduğu unutulmamalıdır. Bu anlayışın Gelibolu Tarihi Milli Parkı'nda hâkim kılınmasına izin vermeyeceğiz. Bugün, ulusal bağımsızlığına kavuşmuş bir ulusun askerlerinin savaştığı, her karış toprağı şehitlerimizin kanıyla sulanmış vatan toprakları artık barışın, özgürlüğün, ulusal bağımsızlığın simgesi olmuştur.
Sayın milletvekilleri, Çanakkale Zaferi'nden tam on dokuz yıl sonra Atatürk bütün dünyaya şu eşi olmayan barış, hoşgörü ve uygarlık mesajını vermiştir: "Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın toprağındasınız, huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Çanakkale barışın kenti olmuştur. Barışın kenti Çanakkale'deki tarihî millî park dünya barış parkı olmalıdır.
Görüşmekte olduğumuz tasarı geriye çekilerek, katılımcı, müzakereci ve özellikle yerel kesimleri de içine alacak bir tartışma sürecinde, Profesör Doktor Raci Bademli başkanlığında hazırlanan, 2003 yılında onaylanan Uzun Devreli Gelişme Planı'ndan yararlanılarak yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)