GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI KURULMASI HAKKINDA
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:18.06.2014

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu bu önergeye niye katılmadığınızı anlamadık. Önergeyi tekrar okuyayım ben. Savaşın yarattığı tahribatları sergileyip barışın gereksiniminin vurgulanmasını istiyoruz. Buna bir milletvekili niye karşı çıkar, niye buna karşıt bir pozisyon alır? Bunu anlamlandırmak son derece zor. Ancak, anladığımız kadarıyla sizin barış gibi bir derdiniz yok. Yani, biz burada yaklaşık bir buçuk yıldır çok önemli uyarılarda, tespitlerde bulunuyoruz ama maalesef gerek iç politikada gerekse de dış politikada barış arayışını merkeze alan bir Hükûmet pratiğiyle karşı karşıya olmadığımızı üzülerek ifade etmek istiyorum.

Dış politikadaki, Orta Doğu'daki gelişmeleri hepiniz takip ediyorsunuz. Biz Orta Doğu ve Suriye politikasında mezhep eksenli bir yaklaşımın, ayakları yere basmayan Neoosmanlıcı bir politikanın ve bu Neoosmanlıcı politikanın derinlikten uzak, öngörüsüz stratejilerinin Türkiye'yi aslında savaşın fiilî bir tarafı hâline getirdiğini defalarca iletmiştik. Bütün uyarılarımıza rağmen ısrarla bu öngörüsüz dış politikanızı devam ettirdiniz. Suriye'de mezhep eksenli politikalarla, IŞİD çetelerine, El Nusra çetelerine, El Kaide'yle bağlantılı örgütlere destek verdiniz ve bugün gelmiş olduğunuz aşamanın sonuçlarını maalesef ülke olarak hepimiz bu faturalarla ödemek zorunda kalıyoruz.

El Nusra, El Kaide, IŞİD çetelerine destek verirken bir taşla iki kuş vurmayı amaçlıyordunuz. Bir yandan bunlar Esad'la savaşacak, Suriye rejimini zayıflatacak öngörünüz vardı; diğer taraftan da tarihî olarak korktuğunuz Kürtlere yönelik Rojava'da bunlar mücadele edecek. Böylece Kürtlerin kazanım elde etmemesi üzerine bir dış politika ortaya koydunuz ama gelinen aşama: Beslediğiniz karga bugün gözünüzü oymaya başladı. IŞİD çetelerinin bugün Musul'da, Irak'ta yaratmış olduğu terör dalgası oradaki bütün halklara tarihe geçecek katliamlar yaşatmakla kalmadı, Türkiye'yi de Orta Doğu bataklığında büyük bir savaşın, maalesef, eşiğine getirdi. Konsolosluk baskınları, işte, rehin pozisyonunda tutulan Türkiye vatandaşları, bunlar konusunda bakıyorum hem Hükûmet hem AK PARTİ Grubu son derece rahat. Düşünün ki ortada bu kadar facia bir durumla karşı karşıyayız. Hadi bırakalım, hiç konsolosluk baskını ya da bu kadar vatandaş rehin alınmamış olsun; bu kadar ağır katliamların görüntüleri bütün dünya tarafından izleniyor, yanı başımızda bir yangın var, bu Meclis henüz bu gündemle bir oturum bile yapmadı, bu ülkenin Dışişleri Bakanı gelip, zahmet edip bu Meclisin Genel Kuruluna bir bilgilendirme bile yapmadı. Dolayısıyla, bu yönlü bir barış arayışınızın olmadığını burada vurgulamak istiyorum. Bu nedenle bu önergeye destek vermiyorsunuz.

İçeride de aynı durum var, içeride de bir buçuk yıldır yürüyen bir çözüm sürecinden bahsediyoruz. Bu çözüm sürecinin sonucunda kalıcı barışı getirme, yüz yıllık bir meseleyi çözme, otuz yıllık bir çatışmayı tamamen ortadan kaldırma gibi tarihî bir fırsatla karşı karşıyasınız. Başından beri diyoruz: Barışın ve çözümün yasasını buraya getirin, burada bu Meclis barışın ve çözümün yasasını yapsın. Biz bunu derken siz ne yapıyorsunuz? Bölgenin her tarafına kalekollar yapıyorsunuz, karakollar yapıyorsunuz, güvenlik barajları yapıyorsunuz, Heronlarla keşif uçuşları yaptırıyorsunuz, âdeta savaş döneminin hafızasını canlandıracak uygulamalarda bulunuyorsunuz.

Açıkçası kaygılıyız, artık, dışarıdaki savaşla ilgili hissetmiş olduğumuz o yakıcı sıcaklığı Türkiye'nin büyük bir iç savaşa gideceği bir iç çatışmanın sıcaklığında da hissetmeye başladık. Biz sizi uyarıyoruz. Bu tarz kanun teklifleriyle ilgili bu Meclis saatlerce mesai yapıyor. Ama barışa dair bir saatlik mesai yapmayan bir Meclis korkarız ki Türkiye'yi de yangın yerine çevirecek. O yangında da hepimizin yanıp kavrulma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)