GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI KURULMASI HAKKINDA
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:18.06.2014

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Malumualiniz, 1'inci maddede vermiş olduğumuz önergeyle "tarihî alan" kavramının "millî"yle birlikte "millî tarihî alan" olarak ifade edilmesini önerdik.

Şimdi, "millî" bir millete has, bir kültüre has, bir değerler sistemine has, bir toplumsal yapıya özgü bir anlam ifade eder. Bu yönü itibarıyla bakıldığında, Çanakkale'nin bir milletin ölüm kalım mücadelesi verdiği, bir mahşerin yaşandığı bir alan olduğu akla gelir. Böyle bir alanın, hiç kuşku yok ki, öncelikle o millete ait olduğunun ortaya konması ve ifade edilmesi aslında son derece uygun düşecektir. Fakat, bizde son zamanlarda bu "millî" kavramına karşı, "milliyetçilik" kavramına karşı cehaletten ve gafletten kaynaklanan bir karşı çıkış olduğu için bu kavram da işte bir grubun, bir kişinin veya bir anlayışın anlamı olarak değerlendirildiğinden hemen peşinen ret içerisine giriliyor.

Şimdi, mukallitlikten gelen bir kültürde elbette "millîlik" yadırganan bir kavram olarak karşınızda durur. Ama şunu bilmek gerekiyor ki özgün olmayanlar özgür olamazlar. Dolayısıyla da özgürlüğün temeli özgünlükten geçer. Özgünlüğe sahip olduktan sonra ancak özgürlüğü algılayabilirsiniz.

İkincisi de: "Millî" ile "evrenseli", sürekli bir biçimde, insanlar sanki birbirlerinin alternatifi veya birbirlerinin karşıtı kavramlar olarak düşünüyorlar ki külliyen yanlıştır. Evrensel içerisinde her milletin, her kültürün, her etnisitenin katkısı vardır ve dolayısıyla da millî olmadan evrensel olunamıyor. Durum bu olduğuna göre -millî ve evrenselin karşıtlığından değil- aslında bir kavrama, bir algılama ve bir anlamlandırma meselesi olarak bu kavramın içerisinde tutmamız gerekiyor.

Önce şunu söyleyeyim: Bu yasa tasarısı, gerçekten, biz bu Mecliste bulunduğumuz süre içerisinde gelen bana göre en anlamlı yasa tasarısı. Çünkü, bir milletin var oluşunu, devlet kuran iradesinin zuhur ettiği bir mekânın disiplinize edilmesini, denetim altına alınmasını ve bunun nesillere aktarılması için bir çabayı anlatıyor. Onun için her türlü takdirin üstündedir, gecikmiş bir tasarıdır ve dolayısıyla bunda emeği geçen herkesi aslında kutlamak gerekir.

Biz Yahya Kemal'den bahsederken "Kökü mazide olan atiyiz." diyerek kendimize aslında bir anlam yükleriz; geçmiş-hâl-gelecek arasında böyle bir paralellik kurmaya çalışırız. Paralelliği neyle kuracaksınız? Eğer siz bu paralelliği... Mazi-hâl-ati arasındaki bağlantıyı ancak mekân şuuru yaratarak, onun size yüklediği anlamı içselleştirerek ve bunları nesillerinize aktararak kurabilirsiniz. Eğer bunu layıkıveçhile ortaya koyabilirseniz yetiştirdiğiniz nesiller hem dün, hem bugün, hem yarın arasında kendi topraklarına, kendi varlıklarına, kendi tarihine, kendi kimliğine hâkim bir konuma gelecek ve dolayısıyla buradan yola çıkarak da evrensel ve aynı zamanda insanlığa da büyük katkılar ortaya koyacaklardır.

Kendisine faydası olmayanın dünyaya da faydası olmaz, tarihini bilmeyenin dünya tarihini bilmesi de düşünülemez, anlaşılamaz bir şeydir. Onun için, sürekli bir biçimde bu karşıtlık içerisinde ele alınan problemi aslında bir arada ve birbirinin devamı olarak düşünmek ve bu şekilde değerlendirmek gerekir diyorum.

Zaman bitti, devamını biraz sonra ifade edeceğim. Şimdilik, bu yasa tasarısı hayırlı olsun diyorum. (MHP, AKP ve CHP sıralarından alkışlar)