| Konu: | ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI KURULMASI HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.06.2014 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergeyi gördünüz; zannediyorum, Komisyon da Bakan da anlamadı önergeyi. Önergede ifade edilen şey şu: Gelin, bu güzel yasa tasarısını, iyi duygularla maddelendirilmiş bu yasayı halka mal edelim. Eceabat, bu işin göbeğinde olan bir ilçe, oradaki insanlar buna sahiplik ederlerse bu alan hem kalıcı olur hem de devam ederek gelişir, gelişerek de devam eder. Halkla bütünleştirelim. Halk bir taraftan Ankara'nın, bir taraftan da yerelin müşterek hareket ettiği bir imkâna ve şarta kavuşsun dedik. Umarım bunu değerlendirir AKP'li oy verecek arkadaşlar.
Ama ben öncelikle şunu söylemek istiyorum: Bir defa, bu yasa tasarısı gerçekten -biraz önce de ifade ettiğim gibi- tarihî tahayyülü disipline etmek bakımından son derece önemli. Belki birçokları geçmişte olmuş bitmişlerin bugün yeniden hikâye edilmesi veya düzenlenmesini anlamlı da bulmayabilir ama şu bilinmelidir ki, tarih olmadan siyaset, iktisat, kültür, ekonomi ne olabilir ne de anlaşılabilir. Türkiye'nin karşılaştığı bugünkü sorunların ve tezatların temeli tarihten gelmektedir. Ancak biz geçmişi çok iyi algılayarak anlamlandırabiliriz.
Ünlü bir düşünür "İnsanların davranışını düzeltmek konusunda hiçbir şey geçmişi tanımak kadar etkili değildir." der. Hafızalarını, hatıralarını yaşattığı sürece insanlar sağlıklıdır. Hatıralar şuurun kaynaklarıdır. Hatıralarla temellendirilmiş şuurlar kuvvetlenir. Sosyal varlık kökleri olan bütün şuurlu ve yarı şuurlu hatıralara bağlanmadıkça ve onlara en açık şeklini vermedikçe gerçek dinamik bir sosyal varlığa sahip olunamaz.
Ortega y Gasset "Milletlerin tabiatları yoktur, tarihleri vardır." der. Tarih yoksa, tarihe saygı yoksa, tarih ihmali varsa aslında kâmil manada orada millet de yoktur; ilkellik vardır. Bunun özellikle altını çizdikten sonra, "kimlik" denilen şey de sonuç itibarıyla milletlerin tarihsel süreçte kendilerini diğerlerinden ayıran hikâyelerden ibarettir.
Yüce Meclise sunulan bu tasarının Türk tarihi konusundaki bu tür hassasiyetlerden kaynaklandığını anlamak, düşünmek isteriz. Türk milleti yönünden, devlet kuran irade olan Çanakkale ve bu savaşların geçtiği mekânların korunması ve yaşatılması yolunda atılan her adım gibi bu adım da tarihî şuurun zorunlu sonucudur.
Tasarıyla, insanların içinde yaşadıkları mekânın şuuruna ulaşması sağlanacak, mekân şuuru tarih şuurunu besleyen bir damar olarak ortaya çıkacaktır. Bu tasarıyla amaçlananın dışına çıkar ve çıkar amaçlı işlere tevessül edilirse bu da tarihe ihanet olur. Tarihî alanları rant aracı hâline getirmek için böyle bir tasarının gündeme getirildiğini de düşünmek istemiyoruz.
Kanunda adı geçen Gelibolu Yarımadası ve Çanakkale savaşları Türk tarihi ile cumhuriyet tarihimiz açısından büyük önem arz etmektedir. Bir anlamda Çanakkale Savaşı ve kanunda anılan bölge Kurtuluş Savaşı'nın provasının yapıldığı yerdir. Kurtuluşun mümkün olduğuna dair inanç ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran irade Çanakkale'de mayalanmıştır. Tarih şuuruna katkı sağlayacak her düzenleme millete yapılacak katkıdır. Aslında, bu yasanın gecikmiş bile olduğunu biraz önce de söyledik, bir kez daha burada ifade etmek istiyoruz.
Ancak, bu yasa tasarısında millet yok, devlet var; bu yasa tasarısında Çanakkale yok, Ankara var; bu yasa tasarısında yerel yok, merkez var; bu yasa tasarısında merkezden yönetim var, yerinden yönetim yok. İşte, Çanakkale Savaşı ve Çanakkale türküleriyle doğup büyüyenlerin, kendi topraklarında meydana gelen ve o bölgeyi açık hava müzesine çeviren bir alandan onların da yararlanması, onların da beyninin, zekâsının, gönlünün bu yasa tasarısının içerisine konulması gerekiyordu. Bu teklifle biz bunu getirdik. Umarım "evet" dersiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)