GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA İZİNSİZ İKAMET EDEN KİŞİLERİN GERİ KABULÜNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:106
Tarih:19.06.2014

AK PARTİ GRUBU ADINA VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin onayına sunulan Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında AK PARTİ Hükûmeti adına ve grup adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdiye kadar, benden önce söz alan konuşmacıları dikkatle dinledim ve sanıyorum, burada paylaşılan mantık silsilesinde ve olaya yaklaşım açısından bazı eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Burada geri kabul anlaşmasının onaylanmasını tabiatıyla görüşüyoruz ancak geri kabul anlaşması büyük resmin içinde aslında daha küçük bir resimdir. Büyük resmi eğer unutursak ve küçük resmi çözmeye çalışırsak da o zaman, gerçekten doğru bir sonuca varmamız güçleşebilir.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Stratejik derinlik mi büyük resim? Davutoğlu'nun stratejik derinliğiyse ondan hiç bahsetmeyin!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Şimdi, büyük resmin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Avrupa Birliği üyeliği Türkiye'nin stratejik hedefidir. Avrupa Birliği üyesi olmak için Türkiye uzun zamandır mücadele etmektedir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Havai fişek patlatmıştınız girdik diye. Girmiş miydik o havai fişekleri patlattığınızda? Neymiş, statü kazandınız!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Ve gerçekten, Türkiye bugünlere ulaşırken gerek demokrasisinde gerek insan haklarında gerek reformlarında, şayet Avrupa Birliği süreci olmasaydı, Avrupa Birliği süreci olmadan, belki bugün hâlâ AK PARTİ hükûmetlerinden önceki Türkiye'de yaşıyor olmaktan da üzüntü duyacaktık.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Allah Allah!

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Avrupa Birliği sürecindeki en önemli anlaşma bizim zamanımızda yapılmıştır. Bu kadar olmaz!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Şimdi, Avrupa Birliği süreci bu kadar önemliyken ve Avrupa Birliği üyeliğinin çok önemli bir unsuru da vizeyken, vizenin kaldırılmasından burada kimsenin bahsettiğini pek fazla duymadım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Neredeki, hangi vizeyi kaldırdınız?

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Bu anlaşmayla, bir anlamda, Türkiye'yi gerçekten bugün Türk insanını en fazla utanç içinde bırakan...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Papua Yeni Gine'ye kaldırmışsınız!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...Türk insanına en fazla üzüntülü anlar yaşatan vizenin kaldırılması için atılmış bir adımdan da bahsediyoruz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Üç buçuk yıl sonra atacağınız imzayla!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Herhâlde, milletvekili olduğumuz için vize kuyruklarına girmiyoruz ama çocuklarımız, belki yakınlarımız...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Diplomatik pasaportla İngiltere'ye gidemiyorsun, Amerika'ya gidemiyorsun; vize alıyorsun, vize!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Burada benim Dışişleri Komisyonu Başkanı olarak en çok talep aldığım konu gerek muhalefetten gerek kendi grubumdan, vize konusunda yardımcı olmam oluyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Yani bunun karşılığı mı olmalı, karşılığı olarak mı almalıyız?

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Ve bakın, vize konusunda... Sadece vize konusunda çekilen sıkıntılar da değil, Türk insanı, bir anlamda, buradaki vize veren büyükelçilikleri de finanse ediyor. Dört yılda Schengen vizesi için ödenen meblağ 140 milyon Euro, bir de bu tarafı var.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Gelen mültecilere ödeyeceğiniz para ne kadar, onu hesapladınız mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Sizi dinlerken hiç kimse ses çıkarmadı, sizi çok sessiz dinledik.

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Şimdi, bunu söyledikten sonra, bu anlaşmanın unsurlarına dönmek istiyorum.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Barınmaları, iaşe ve ibateleri için ne kadar para ödeyeceğiz, onu hesapladınız mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Sayın milletvekili, biz sizi çok sessiz dinledik!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Bu anlaşmayla birlikte Türkiye'de aslında bir süreç başladı, çok önemli bir süreç başlamıştır.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Size mi soracağız!

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Avukat mısın sen?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Neyi pazarlıyoruz, onu öğrenmeye çalışıyoruz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Biz sizi dinledik.

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Tabiatıyla, şayet Türkiye Avrupa Birliği yolunda, 1970'li yılların sonunda Avrupa...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Yani ülkenin neyini pazarlıyoruz, satılacak neyimiz kaldı Sayın Bakan, bunu öğrenmeye çalışıyoruz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Biz sizi dinledik. Size hiç müdahale ettik mi?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Türkiye'yi hangi pazarlık konusu yapıyorsunuz, onu öğreneceğiz.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Dinlemeseydin bari!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen!

ALİM IŞIK (Kütahya) - Bugüne kadar satmadığınız bir şey kalmadı, neymiş satılacak, onu öğrenmek istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen ama!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Çok ayıp ya!

BAŞKAN - Sayın hatip konuşuyor, lütfen sayın milletvekilleri!

ALİM IŞIK (Kütahya) - Türkiye'nin neyini satıyorsunuz, onu öğreneceğiz.

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) - Alim Hoca!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Sizin sözcünüze müdahale ettik mi biz?

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen!

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Sen sus ya, bir bakansın ya!

BAŞKAN - Sayın Bozkır, buyurun.

Buyurun efendim, siz Genel Kurula hitap edin, buyurun.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Yaptığınız her pazarlıkta, her şeyimiz gitti. Şimdi sıra nede, onu öğrenmek istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen ama!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - O senin düşüncen, o senin düşüncen!

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Niye bağırıyorsun ki?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Tamam, dinle! Dinle, anlatıyor!

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Bakan, sizin ne yaptığınızı bu ülke çok iyi biliyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Dinle, anlatıyor!

ALİM IŞIK (Kütahya) - Siz bu ülkeyi neye pazarladınız bu ülke iyi biliyor. Sizin konuşma hakkınız yok!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın Işık...

Buyurun Sayın Bozkır.

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Türkiye şayet 1970'li yılların sonunda Avrupa Birliği sürecini...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Memleketin başını belaya soktunuz, ondan sonra da buraya gelip daha hâlâ konuşuyorsunuz!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...o zamanki hükûmetin yanlış kararıyla durdurma kararı almamış olsaydı, bugün biz geri kabul anlaşmaları, vizenin kaldırılması, AB üyeliği konusunda uğraşıyor olmayacaktık. Maalesef, bugünlere, o gün alınan yanlış karar nedeniyle gelmiş bulunuyoruz.

Şimdi, bu geri kabul anlaşması, aslında, Türkiye'nin vizesinin kaldırılmasıyla ilgili olarak, paralel yürüyen bir süreçtir. Burada, normal olarak, Balkan ülkeleri olsun, diğer ülkeler olsun, öncelikle vizenin kaldırılması için bir süreç başlatılır ve bu süreçte eğer ilerleme kaydedilirse önce vize kolaylığı aşamasına geçilir, en sonrada da vize kaldırılır.

Türkiye olarak biz, geri kabul anlaşması ile vizenin kaldırılmasını aynı ana getirmek suretiyle diğerlerinden farklı bir noktaya geldik. Burada, geri kabul anlaşmasının onayından itibaren üç yıl zarfında yürürlüğe girecektir, üç yıl sonunda şayet Avrupa Birliği vizeyi kaldırmamışsa da, bu anlaşmanın 24'üncü maddesi gayet açıktır ve meşruhatlı yol haritasında da açıkça belirtildiği üzere Türkiye'nin bu anlaşmayı feshetme, yürürlükten kaldırma imkânı vardır.

Şimdi, bu anlaşmayla getirilen tam olarak nedir? Bu anlaşmayla, öncelikle Türk vatandaşlarının statüsüyle ilgili bir değişiklik yok. Bu anlaşma olmasa da yurt dışında illegal olarak ele geçirilmiş ve geri gönderilme durumunda olan bir Türk vatandaşını zaten Türkiye alıyor. Burada mevzubahis olan kitle Türk vatandaşı olmayan üçüncü ülke vatandaşlarıdır ve bu üçüncü ülke vatandaşlarının üç yıl sonunda Türkiye'den gittiği saptandığı takdirde, şayet Avrupa Birliğinin o ülkelerle anlaşması yok ise Türkiye üzerinden bu ülkelere iadesi söz konusudur.

Şimdi, bakın, geri kabul anlaşması yaptığımız ülkeler söz konusu olduğunda zaten bir sıkıntı yok. Pasaportu olan, diyelim ki Almanya'da yakalanmış bir illegal göçmen iade edilecekse ve bu ülkeyle de bizim anlaşmamız varsa doğrudan doğruya Türkiye üzerinden buraya gönderilecek.

Bizim geri kabul anlaşmamız hangi ülkelerle var? Suriye, Yunanistan, Kırgızistan, Romanya, Ukrayna, Pakistan, Rusya Federasyonu, Nijerya, Bosna Hersek, Yemen, Moldova, Belarus ve Karadağ'la geri kabul anlaşmamız var. Ayrıca, Nijerya, Yemen, Karadağ'la da geri kabul anlaşmalarımızın onay süreçleri devam ediyor.

Buna ilaveten, Avrupa Birliğinin doğrudan geri kabul anlaşması yaptığı ülkeler var ki böyle bir durumda Avrupa Birliği Türkiye'den değil doğrudan doğruya bu ülkelere yakaladığı bu kişileri gönderecektir ki bunlar da Ukrayna, Pakistan, Rusya, Bosna-Hersek, Moldova ve Karadağ'dır.

Şimdi, burada önemli olan husus, Türkiye bu anlaşmayı imzalamakla bir anlamda kendi görüntüsünü de, hakikaten kendi düzeltilmesi gereken unsurlarını da bu anlaşmayla birlikte düzeltmeyi başlatmıştır ve kalan kısımlarını da taahhüt etmektedir. Nedir onlar? Seyahat belgelerinin güvenliği. Gerçekten, Türkiye, bu anlaşma müzakereleri sırasındadır ki bugün iftihar ettiğimiz, Türk pasaportu demeye gerçekten utanmadığımız ve elektronik verilerle donanmış çipli pasaportlara geçmiş bulunuyor.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Eskiden utanıyor muydun Türk pasaportundan?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Eskiden, yıllarca bu pasaportu kullandın, diplomattın, utanıyor muydun? Ayıp ya! Söylenecek söz mü bu ya

!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Dolayısıyla, bu anlaşma müzakerelerinin Türkiye'ye kazanımlarından bir tanesi budur.

Göç yönetimi ikinci unsurdur ve sınırlarda yeterli kontrol ve gözetimin sağlanması, uluslararası koruma gibi hususlarda Türkiye bu anlaşma şartları çerçevesinde bu göç yönetiminde de önemli adımlar atmıştır.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Geri alsın o sözünü ya!

ALİM IŞIK (Kütahya) - Türk olmaktan utandınız. Pasaportu taşıdınız, makamlarda oturdunuz, şimdi de "Yok..." Ayıp ya!

BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen...Böyle bir usul var mı.

ALİM IŞIK (Kütahya) - O sözü geri alsın.

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Kamu düzeni ve güvenliği konusunda tedbirler alınmıştır ve temel haklar konusunda da dördüncü unsur olarak ilerlemeler kaydedilmiştir.

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu olmak üzere, ilgili mevzuatımızda son dönemde gerçekleştirilen değişiklikler, aslında Türkiye'nin daha medeni bir ülke ve göçmen kaynağı olmayan bir ülke görüntüsünden uzaklaşan bir ülke konumuna gelmesi için de önemli bir adım teşkil etmiştir.

Şimdi, burada, tabii, bazı endişeler izhar edildi. Bir tanesi, bir konuşmacı "Bunu Türkiye 24'üncü faslın bir şartı olarak yerine getirdi." dedi ki 24'üncü faslın şartları arasında böyle bir şey yoktur, sadece müzakerelerin yürütülmesi, aşama kaydedilmesinden ibarettir, imzalama gereği orada yoktur. Dolayısıyla, 24'üncü fasılla bunun organik bir bağlantısı da yoktur.

Diğer belirtilen bir husus: "Efendim, Türkiye bir kaçak göçmen deposu mu olacak? Bir anda Türkiye'ye 200 bin, 300 bin kişiyi yollarlarsa Türkiye bunları nasıl kaldıracak, ne yapacak Türkiye?" Şimdi, bakın, hakikaten, böyle, belirsiz rakamlara dayanarak ve hayalî rakamlara dayanarak bir algı yaratmaya çalışmak son derece yanlıştır. Bunu rakamlarla düşünmek kolay.

Birincisi, öncelikle bir komisyon kurulacak. Yakalanan bir illegal göçmenle ilgili bilgiler bu Türkiye'deki komisyona iletilecek. Komisyon bakacak, bu gerçekten Türkiye'den mi gitmiş, gerçekten bu anlaşma kapsamına girecek niteliklerde midir, ona göre bir karar verecek, ondan sonra ancak bu vatandaşın veyahut işte, üçüncü ülke vatandaşının Türkiye'ye gelmesi mümkün hâle gelecek.

Şimdi size bir örnek vermek istiyorum: Bu geri kabul anlaşması bütün Avrupa Birliğiyle imzalandı ama Yunanistan'la Kasım 2001'de imzalanan bir ikili geri kabul anlaşmamız var. Bu 2001'de imzalanan geri kabul anlaşmasının müzakerelerini de Sayın Loğoğlu'nun Dışişleri Müsteşarıyken yaptığını zannediyorum. Yunanistan'la yapılan bu anlaşmaya göre, 2010 yılından itibaren, Yunanistan geri kabul kapsamında 46.581 yasa dışı göçmenin geri alınmasını talep etti. Biz bunu inceledik, makamlarımızla değerlendirdik. 46.581'den sadece 3.878'ini kabul edilebilir nitelikte gördük ve bunları bildirdik. Bu 3.878'den de 1.474'ünü aldık yani Yunanistan 46 bin talep etti, biz 1.400'ünü Türkiye'ye aldık. 2001'den bu yana ise 110 bin geri kabul talebi oldu Yunanistan'dan. Bunun 13 bininin üzerinde görüşme açtık ve sadece 3.800'ünü aldık yani sistemin işleyişi bakımından sizlerle bu rakamları paylaşmak istiyorum. Yunanistan, illegal göç bakımından bütün göçün yüzde 80'ini ifade eder. Dolayısıyla, burada bahsettiğimiz husus önem arz etmektedir.

Şimdi, diğer bir husus var: Türkiye, acaba bu gelen göçmenlere hangi statüyü verecek? Veyahut da örneğin, Türkiye'nin doğusundaki ülkelerden gelenlerle ilgili ne gibi bir işlem olacak? Tabii, burada çok önemli bir husus da şu: 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne göre, mültecilerin hukuki durumuna biz bir rezerv koyduk coğrafi sınırlamayla ilgili olarak. Bu coğrafi sınırlamayı da bu anlaşmayla kaldırmıyoruz ve bu coğrafi sınırlamayı ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğiyle birlikte kaldırabileceğimizi de açıkça belirttik. Dolayısıyla, bu konuda da bir sıkıntımız olmayacak.

Tabiatıyla, çok önemli bir husus: "Avrupa Birliği bu işten o kadar yarar sağlıyor ki acele içinde hemen bunu onayladı ve Türkiye'ye de neden hemen onaylaması için baskı yaptı? Ve bunun gibi bir anlaşma, Avrupa Birliği'nin önceden imzalayıp sonradan Türkiye'ye baskı yaptığı bir anlaşma yok." denildi. Bu da doğru değil çünkü Avrupa Birliği'yle olan ortak transit sözleşmesini -bu ticari bir sözleşmedir, menşei kurallarıyla ilgilidir- Avrupa Birliği bizden önce onayladı ve Türkiye'nin onaylaması için de girişimde bulundu. Bunun gibi hususlar olabilir.

Deniliyor ki: "Türkiye'nin vize kalkmadığı takdirde geri kabul anlaşmasını 24'üncü maddeye dayanarak feshetme yetkisi var ama Türkiye'nin bunu feshetmeye gücü yetmez." Yani, böyle bir şeyi burada Meclis kürsüsünden ifade etmek bence Türkiye'ye saygısızlıktır. Türkiye'nin gücünün yetip yetmeyeceğiyle ilgili bir şey değil. Türkiye anlaşmanın kuralı neyse, karşı taraf bunu yerine getirmiyorsa şayet, bunu fesih de eder, yürürlüğe de koymaz. Bu, hukukta da gayet geçerli bir kuraldır, Türkiye'nin içinde bulunduğu konumda da son derece geçerli bir kuraldır.

Dolayısıyla, Avrupa Birliği rakamlarına da baktığımızda, "Milyonlarca kaçak göçmen Avrupa'da şu anda yaşıyor, bunları kamyonlara bindirip gönderecekler." rakamı da geçerli bir argüman değildir. Ben sizinle burada rakamlar paylaşayım Sayın Bakanım: 2009 yılında 39.975 AB ülkelerine Türkiye üzerinden yasa dışı girdiği iddia edilen yasa dışı göçmen sayısı. Bunlar Frontex rakamları.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Ben de Frontex rakamlarını verdim.

VOLAN BOZKIR (Devamla) - 2010'da 55.688; 2011'de 57.028; 2012'de 37.224. Yani bütün bu rakamları...

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Bir toplayalım, ne ediyor?

VOLAN BOZKIR (Devamla) - Toplayalım... Yani, böyle bir rakamdan bahsediyoruz. Verdiğim Yunanistan örneğinde bunu uyguladığınız takdirde de kurulacak komisyonun incelemesi, içine sinmesi, bunun zamanlamasını ayarlamasından, bütün bunlardan sonra Türkiye'ye kaç kişi girebileceğini orantısal olarak -iktisadi bilgilerinizi çok değerli bulduğum için söylüyorum- yüzdeye vurduğunuzda bu rakam da ortaya çıkabilecektir.

Türkiye, Avrupa Birliği sürecinde, gerçekten, 1963 Ankara Anlaşması'ndan bugüne, mukayese ettiğimizde çok farklı bir noktadadır. 1963'te Türkiye, 400 dolar kişi başına millî geliri, 1 milyar dolar ticaret hacmi, 7 milyon dolar turizm geliri, 7 üniversitesi... Böyle bir Türkiye için, Avrupa Birliğine girmek ne pahasına olursa olsun elzemdi ve o günün Türkiye'sinde de vize her şeyin önünde gelen bir unsurdu. "Vize kalksın hepimiz gidelim, iş bulalım, çalışalım." Böyle bir mantalite vardı ama bugünün Türkiye'sinde 10.500 dolar kişi başına millî gelir, 300 milyar dolar ticaret hacminden bahsediyoruz. Üniversite sayısı 185'i geçti, turizm gelirleri 50 milyar dolara gidiyor. Böyle bir Türkiye için, Avrupa Birliğiyle ilişkimiz artık başka bir konuma gelmiştir ve o günkü Türkiye için konulmuş olan bu vize, maalesef, 12 Eylül askerî darbesinin ülkemize bıraktığı hediyelerden bir tanesidir. 12 Eylül askerî darbesi sırasında işkenceye uğrayan, baskı altında olan insanlar Türkiye'den kaçtıkları için, akın akın gittikleri için, bütün uçaklardan mülteci, siyasi sığınmacı çıktığı için vize konulmuştur ve biz maalesef, bugün hâlâ bu vize belasıyla onun için burada mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Ama, bugün için Türkiye'de, geliri artmış, yaşamını değiştirmemiş ama çocuğunun daha iyi bir tahsil görmesini isteyen, kendisini geliştirmek isteyen, yeni iş sahaları araştırmak bulmak isteyen kitleler, maalesef, bu vize nedeniyle mutsuz olmaktadır ve bu imkândan yararlanamamaktadır. Dolayısıyla, vizeyi kaldırmak, Türkiye için önemli bir husustur. Vizenin kalkmasıyla ilgili olarak da bu anlaşma -aşağı yukarı benim zamanımda. 2005'te- yaklaşık on yıla yakın müzakere edilmiştir. On yıla yakın müzakere edilirken de bu anlaşmanın müzakeresinde gecikmenin temel sebebi, Avrupa Birliğine karşı olan, Avrupa Birliği reformlarına karşı olan Türkiye'deki bazı kesimlerin her şeye karşı çıktıkları gibi, bu anlaşmaya da karşı çıkmaları olmuştur ve inanın, bütün reform kanunlarında ne kadar çaba sarf edilmişse, idamın kaldırılmasından Dernekler Kanunu'na kadar, Medenî Kanun'dan Vakıflar Kanunu'na kadar ne kadar enerji sarf edilmişse bu kanun için de aynı derece enerji sarf edilmiştir.

Ben, Dışişleri Bakanlığında on bir yılımı Avrupa Birliğine verdim ve Avrupa Birliği taraftarı olarak ve Avrupa Birliğinin Türkiye'ye önemli bir katkı sağlayacağına inanan bir kişi olarak bu on bir yılımı harcadım. Ama, bu on bir yılımda benim gördüğüm, gözlemlediğim şu oldu: Türkiye'de, Dışişleri Bakanlığı mensupları dâhil, bir grubun her şeye karşı olduğu gibi, "Geri kabul anlaşması olsun, vize de kalkmasın, reformlar da yapılmasın, Türkiye ilerlemesin, hiçbir özelleştirme yapılmasın." mantalitesi içinde, maalesef, buralara geldik ve Dışişleri Bakanlığında...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - On iki yıldır bunların hepsini yaptınız da ne hâle geldik dış politikada. Biz karşı çıktıkça da on iki yıldır bu hâle getirdiniz dış politikayı. Bizi ne suçluyorsun on iki yıldır iktidarsınız? Getirdiğiniz hâle bak Türkiye'yi ya!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...böyle bir arkadaşım bu görüşmeleri yürütürken yavaş davrandığı için, elli yıllık arkadaşımla da, kırk yıllık arkadaşımla da dört ay konuşmayacak kadar da birbirimize girdiğimizi burada paylaşıyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne hâle getirdi bizi suçluyor hâlâ ya! Biz yaptık biz, iktidar biziz! Tövbe, tövbe!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Bütün bu açıklamaya çalıştığım hususlarla bu geri kabul anlaşmasının büyük resme bakılarak ve bütün tedbirlerin...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Büyük resme baktım: İran'da, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Mısır'da... Hiçbir yere gidemiyorsunuz artık. Gazze'de cuma namazı kılacaktınız! Büyük resim bu!

VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...alındığına inanılarak Türkiye'nin yararına olduğunu düşünüyorum ve AK PARTİ Grubu olarak bu anlaşmanın onayı için olumlu oy kullanacağımızı burada belirtiyorum. Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)